HABER MERKEZİ

Arslan, iktidarın bir maaşa bir ürüne zam yaparak vatandaşın derisinin soyulduğunu söyledi.

ÜLKEKECE BİR YANGININ İÇİNDEYİZ

Ülkece ekonomik bir yangının içerisinde olduğumuza vurgu yapan Arslan, “Her gün psikolojimizi yerle bir eden zam haberleriyle uyanmak hepimizi fazlasıyla yıpratıyor. Bu bunalımı hissetmeyen tek bir vatandaş bile yok, çocuk yaşta vatandaşlarımız bile bu kaygı ile günlerini endişe içinde geçirmekte. Bunlar bizim gerçeklerimiz, bunlarla yüzleşerek, bunları konuşarak ve bunlar için bedeli ne olursa olsun ağır adımlar atarak ancak bu durumdan kurtulabiliriz. Siyasi iktidarın zarar göreceği endişesi ile ne yazık ki karar verici merkezler konuşmuyor, konuşsa anında yerinden edileceğini biliyor!” dedi.

ÜLKE KAZANIMLARINI YILLARINI KAYBETTİ

Arslan, seçim sürecinde ülken kazanımlarını ve yıllarını kaybettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Hepimizin bildiği gibi seçim sürecine kadar baskılanan ekonomik olumsuzluklar bir anda etrafımızı sardı ve seçim için yapılan bu baskı sürecinde ülkenin yaktığı dolar rezervinin haddi hesabı yok. Ülke yalnızca bu süreçte yıllarca süren kazanımlarını kaybetti, yıllarını kaybetti! Bu gün yaşadığımız bu ekonomik bunalım bir anda olmadı, bu uzunca zamandır süregelen yanlış kararların ve yönetimlerin sonucudur. Ülkemiz her daim kırılgan bir ekonomi modeli ile büyümeye çalışmaktadır. Başka ülkelerin devlet başkanlarının ağzından çıkan birkaç cümle bile ertesi gün bizim DOLAR / TL kurumuzu yerle bir etmeye yetiyor. Kadroların liyakatsızlığı, siyasetin bir çok alana yön vermesi, adaletin bağımsız olmadığı inancı ve üretimin her geçen gün daha da azalması bu kırılgan ekonominin en büyük nedenidir. Dolar kurundan etkilenmemizin asıl nedeni ise üretmiyor oluşumuzdur. Eğer bir ürün bizim elimizde yok ise bunu başka ülkelerden ve o ülkelerin para birimleriyle almak zorundayız. En başta üretemediğimiz gerek teknoloji gerekse hammaddeyi neden üretemediğimizi sorgulayıp ülke kaynağını buraya aktarmamız gerekiyor.”
PARANIN GÜCÜNÜ ÜRETİM BELİRLER

Paranın gücünü üretimin belirleyeceğini belirten Arslan, “Paranın gücünü ne Cumhurbaşkanı, ne bakanlar ne siyasetçiler belirleyemez. Sabahtan akşama kadar konuşsak fayda yok, üretmiyorsan paran pul kadar değersizleşir. Şimdi gelinen bu karanlık noktada sıralı zam ile günü kurtarıp kitlelerin gözlerini boyuyoruz. Önce asgari ücrete zam yapıyoruz, zam daha maaşlara yansımadan sırayla ürünlere yansıyıp vatandaşın cebinden zaten olmayan zammı geri alıyoruz. Market rafları cepleri yakmaya başladığında sıradaki zammı emeklilere yapıyoruz, akabinde yine ürünlerimize zam yapıyoruz. Memurlarımıza zam yapıyoruz bu süreçte dolar ve akaryakıt durdurulamadığı için yoksulluk sınırına bile yaklaşamayan maaşlarımız ile yaşamaya çalışıyoruz. Tabii adına yaşamak dersek! Bu öyle bir kısır döngü oldu ki sarmalın içinden çıkamıyor, değerlerimizi bir bir yitiriyoruz. Kurtarıcı gibi sunulan devlet adamları ise yapacakları tek şey olan üretime kaynak ayırmanın haricinde her şeyi yapıyorlar. Hatta öyle güzel yapıyorlar ki, verginin vergisinin vergisini istiyorlar. Zaten parası olmayan tabana vergiyi yayıyoruz diyorlar, Ahmet amcanın zar zor aldığı 98 model aracına vergiyi bindirdikçe bindiriyorlar.” 
ÇİFTÇİ REZİL OLDU

Arslan, üreten çiftçinin rezil olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bir çiftçi olarak mazot, gübre ve diğer girdilerin anamızı ağlattığı bu günlerde elimizdeki buğday ile rezil olduğumuz gerçeğinden de bahsetmek istiyorum ve TMO'ya sesleniyorum. Önümüzdeki yıl da kapasite sorunu yaşarsak ve biz yine ürettiğimiz buğday ile rezil olursak, meclisteki bizi temsil eden vekiller de sizin kapınıza dikilerek bunun hesabını sormazsa hepinize yazıklar olsun!
Tüm bu sorunların çözümü vardır, her zaman olmuştur. Finans kaynağını azınlık zenginliğine değil de üreten desteğine ayırdığımız gün düzelmeye başlayacağız. Bu çok zordur, burada ilk tasarrufun kamudan başlaması gerekiyor!

Yaparlar mı? Açıkçası umutlu değilim. 
Farkındayım önümüzdeki yol giderek kararıyor, ışık giderek azalıyor. Ama hala umut var! Önümüzdeki yolu aydınlatmaya yetmese de, devam etmemiz için yeterli!
Pes ETMEDİM! 

Asla da etmeyeceğim!”