Mustafa Bezbaş, Erdoğan Demir’le gündemi değerlendirdi

Siyasetçilerin hesap verebileceği bir sistem zorlanmalı”

HABER-FOTO:

BÜLENT SAYLAM

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Edirne Milletvekili Aday Adayı Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Mustafa Bezbaş, dün, Erdoğan Demir ile Medya Keşan, Keşan Postası, Keşan ve Saros TV Facebook sayfalarında aynı anda canlı yayınlanan programda gündemdeki olayları değerlendirdi. Bezbaş, depremden, eğitime, eğitimden tarıma, tarımdan hayvancılığa bir çok konuyla ilgili görüşlerini açıkladı.

DEPREMZEDELER İÇİN 20 KONTENJAN ÖĞRENCİMİZ KALDI

Erdoğan Demir, Kahramanmaraş merkezli deprem ile ilgili düşüncelerini sordu. Bezbaş konu hakkında şunları söyledi: “Çok büyük bir yıkım Allah kimsenin başına vermesin. Biz buradan yaşıyoruz, oradan yaşayan insanların o yaşadıkları acılar çok büyük. Geçenlerde bir öğretmen arkadaşım geldi. Kahve içmeye bile utanıyorum. İnsanlar lükslerini bile yaşamaktan çekinir oldular. Türk milletinin ne kadar büyük bir millet olduğunu depremde anladık. Hiç bir siyasi fark gözetmeden elinde ne varsa hemen vermek istemeleri, bir sürü genç insanın o bölgeye gidip yardım etmek için mücadele etmeleri. Bir yandan da depreme ne kadar hazırlıksız olduğumuzun da bir göstergesiydi. 40 bini geçen insanımız vefat etti. Hepsine Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum. Biz de yarayı nasıl sararız diye düşündük. MEB (Milli Eğitim Bakanlığı)’ten bir kontenjan açıldı ama biz daha önce bir hamle yaptık. 45 öğrenci alabileceğimizi duyurduk. ADEN dolu bir okul. Sınıfın bir kontenjanı var. 24 kişilik bir sınıfa 25 kişi alamıyorsunuz. Alırsanız suç işlemiş olursun. Biz kontenjanlarımız müsait olanlara öğrenci aldık. Final’de de 9-10-11. Sınıflara aileler geldi. Çocuklarının kayıtlarını yaptırdılar. Özel okullar; yemek, kitap, eğitim ve servis bunların ücretlerini ayrı ayrı tahsil ederler. Biz bunların hiç birisini talep etmedik gelen öğrencilerimizden. Etmeyeceğiz de. Haziran ayına kadar bu öğrencilerimizin eğitim ihtiyaçlarını karşılayacağız. Şu ana kadar 13 Final’e 12 öğrenci de ADEN’e olmak üzere 25 öğrencimiz kaydını yaptırdı. 20 öğrenci daha alabiliriz.”

KEŞAN, TRAKYA GÖÇÜ YAŞAMIŞ İNSANLAR

“Keşan, Trakya göçü yaşamış insanlar. 93 harbinden, mübadelede gelmiş insanlarız. Sürekli Trakya bu sıkıntıları yaşamış. Yollarda çocuklarını kaybetmişler. Benim dedem, Kılıçköy korusunda bir dana için canını vermiş. Ne diyebiliriz. Trakya bu acıları yaşamış. O yüzen Atatürk’ü niye çok seviyor insanımız. Bu ülkeyi kurtardığı için. Yardımlar da bu anlamda yapıldı. Siyaset üzeri bir yardım süreci yaşadık. Keşan, Uzunköprü, İpsala, Enez, Edirne ve tüm ilçelerimiz yardımda yarıştı. Ticaret odalarımız, Ticaret Borsalarımız hepsi yardımlarını deprem bölgesine ulaştırdı. Herkes elinden geldiği kadar desteğini yaptı. Ben sürdürebilirliğinden endişeliyim. Derler Türkler hep hızlı başlar, sonrası için korkuyorum. Burada da basına büyük iş düşüyor.”

BİZDE DESTEKLER ÇOK AZ

Demir, daha sonra Bezbaş’a süt fiyatlarındaki düşüşle süt üreticilerinin yaşadığı sıkıntıları hatırlatarak, hayvancılık ile ilgili olarak neler yapılması gerektiğini sordu. Bezbaş, şu açıklamada bulundu: “Yem fiyatlarında bir düşüş yok. Geçmişte yapılan hatalar yeniden yapılıyor. Anlık düşüşler üreticiler için çok büyük sıkıntılara neden olur. Maliyetlerinizi daha önceden belirleyip ona göre üretiminizi yapıyorsunuz. Bizim Türk insanı çalışkandır. Bizim en kötü sıkıntılarımızdan birisi öngörüsüzlük. Hayvancılığın bu noktaya gelmesinin bir nedeni de ithalattır. Hayvan üreticilerine bir sorun size yapılacakları sıralayacaktır. Meraları ıslah edin diyeceklerdir. Kaba yen ucuz olsun biz hayvanlarımızı otlatalım. Fabrika yemine dönmeyelim. Fiyatları baskılamayın diyeceklerdir. Zaten piyasa kendini bulur. İthalatı bırakın diyeceklerdir. Yerli havancılığa teşvik verin. Gençler bu işi yapmak istemiyor diyeceklerdir. Gençlerin sigortalarını ödeyin diyeceklerdir. Toplam 26.500 işletme küçükbaş bunlar deprem bölgesinde. 11 ilde bu işletmelerimiz. Buradaki hayvan varlığı 3 milyon 800 bin civarı. Verilen teşvik. Bir yılda bir veriyor bu teşvik. 25 TL idi bu sene 50 TL’ye çıkarıldı. Toplam 191 milyon 989 bin 250 TL. Bu deprem bölgesi olduğu için ekstra arttırılmış değil. Önceden veriliyor. Bu yıllarda 20 TL idi. Hiç arttırılmadı. Avrupa’ya gittiğinizde etin ucuz olduğunu söylerler. Sütün ucuz olduğunuz söylerler. Oradaki teşvikin çok olduğunu biliyoruz. Ciddi teşvikler veriyorlar. Bizde destekler çok küçük kalıyor. 

MERALAR ISLAH EDİLMELİ

“Koskoca tarıma siz 30 milyar TL ayırıyorsanız ne olur 30 milyar TL ile. O para hiç bir işe yaramıyor. Bunların çok ciddi bir şekilde arttırılması lazım. Milli hasılanın %1’inin ayrılması lazım desteklere. Kanun öyle ama kanun uygulanmıyor. Tarım ve hayvancılığın da ayrılması lazım. Bu kavramlar taban tabana zıt kavramlar. Tarım ve hayvancılık aynı şey değil. Hayvan meradan beslenir. Tarım topraklarda ürettiği ürünlerle insanları besler. Meralar ıslah edilmedi. Edirne’mizin eski valisi Allah gani gani rahmet eylesin Fahri Yücel valimiz vardı. Onun döneminde çalı kesme makinesi alındı. Bu dönemde de var ama çok ciddi bir iş yaptığını görmedim. Bir plan yok. Meraların her yeri çalı içinde. Vali Yücel döneminde gübre de verdi üreticilere. Meralarda bele kadar ot vardı. Yine olur. Kurak bir bölgeye doğru gidiyoruz. 10 sonra yaşayacaklarımızı 10 yıl önceden kestiremiyorsak sonra işte bir sürü problem yaşıyoruz. Hayvancılığın kurtuluşu bana kısmet olursa milletvekilliği bu sorunların çözümü için politikaları söyleyeceğim.”

SAROS FSRU’NUN YERİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM

Erdoğan Demir, Saros FSRU Limanına demir atan ilk gemi ile ilgili açıklamaların olduğunu söyleyerek Bezbaş’a konu hakkındaki düşüncelerini sordu. Bezbaş şunları söyledi: “Büyük gemiler bunlar. Bu deprem bölgesinde yer seçiminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Hep bunu söyledik. Kendi kendini temizleyen bir Saros Körfezini bizim için ve çocuklarımız için çok önemli olan körfezimiz için bu gemi ciddi bir tehdit. Bunun aksini düşünmek mümkün değil. 

YARIN KEŞAN’DA BİR DEPREM OLURSA BUNUN HESABINI KİM VERECEK?

21 Şubat 2023 tarihinde Ali Paşa Halk Çarşısının durumu ile ilgili yapılan haberi hatırlatan Erdoğan Demir, Mustafa Bezbaş’a konu hakkındaki düşüncelerini sordu. Bezbaş da “Son depremden sonra siyasetçilerin hesap verebilecekleri bir sistemin zorlanacağını ve yeni dönemde seçimlerle birlikte herkesin adamına göre iş yaptırmaktan vaz geçeceğini düşünüyorum. Siyaset yoluyla elde edilen gücün çok hor kullanıldığını düşünüyorum. İnsanlık neyi gerektiyorsa o yapılmalı. Kimsenin kayrılmaması gerekmektedir. Gençleri Türkiye’de tutabileceksek onlara objektif kriterlerle yönetilen bir ülke, hesap verebilen yöneticiler olarak karşılarına çıkmamız lazım. Her yerde şeffaflık olmalı. Kanuna uymak, kanunun arkasından dolanmamak. Yarın Keşan’da bir deprem olsun bunun hesabını kim verecek? O binayı hepimiz, gözlerimizin önünde görüyoruz ve yetkililerin bu soruna en kısa sürede çözüm getirmesini bekliyoruz. Getirmezlerse yarın öbür gün bunun cezasını biz değil onlar çeker. Deprem hepimize ders oldu. Kamunun okullar ve hastaneler konusunda çok ciddi yaptırımları var. Denetimler çok. Bu denetimlerin her yerde aynı olmasını düşünüyorum. Özel işletmelerde de bu aynı olmalıdır. Sıkı bir prosedür uygulanmalıdır.” diye konuştu.

Erdoğan Demir de Bezbaş’a ek olarak şunları söyledi: “Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu bize verdiği özel röportajda çok açık yüreklilikle Keşan’da olabilecek 7 üzeri bir depremde Keşan’ın yarısı yıkılır dedi. Bu cesaret işi, kendisini tebrik ediyoruz ama bu haberimiz üzerine kendisinden herhangi bir cevap alamadık. Dileriz ki Ali Paşa Halk Çarşısı için açıklama gelir ve biz de gazetemizde yayınlarız.”

Mustafa Bezbaş son olarak şunları söyledi: “Bina altlarındaki marketlerin denetlemesi gerek. Kesilen kolon var mı? Depremde en büyük zarar bu kesilen kolonlardan dolayı yaşandı. Tüm binaların denetlenmesi lazım. İnsan hakkı konusunda vebal konusunda ders çıkarmamız gerek. Muhalefet de bundan ders çıkarması lazım. Olası iktidar değişikliğinde yapılan hataların hiç birini yapmaması lazım. Bu benim adamım diye farlılık göstermemesi gerek. Bizim de bu iklimi oluşturmamız lazım. Bir standart oturtmalıyız. Ev standardı, beslenme standardı, eğitim standardının oturmasını bekliyor gençler.”