Dr. Erhan Acar (Tarihçi, akademisyen. İlk, orta ve lise öğrenimini Keşan’da tamamladı. 2009 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisansını Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında 2012 yılında tamamladı. 2022’de İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında doktora derecesini aldı. 2012 yılından beri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümünde Öğretim Elemanı olarak görev yapmaktadır.) 

Kış mevsiminin içinde bulunduğumuz fakat mevsim normallerine nispeten ılık ve yağışsız geçen şu günlerde geçmişe dönmek ve dondurucu kışlardan birini ele almak istedik. Adeta afet niteliğinde ve son derece çetin geçen kışlardan biri bundan altmış yıl önce yaşanmıştı.

1963 yılında o döneme kadar ender rastlanan bir soğuk hava dalgası ile karşılaşılmış, ocak ayının ortalarından itibaren sert kış koşulları Türkiye’nin batısını ve bilhassa Trakya’yı etkisi altına almıştı. Uzun zamandır böyle bir kışın yaşanmadığı belirtilirken yerlerdeki buzlanma çözülmeden üst üste devam eden kar yağışı nedeniyle her yer yoğun bir kar tabakası ile kaplanmıştı. Bu yüzden ulaşım durmuş, Trakya’daki şehirlerarası otobüs seferleri yapılamamıştı. Edirne’de hava sıcaklığı eski 16 dereceye düşmüş, kar yağışı aralıksız bir şekilde devam etmişti. Yoğun kar yağışı sebebiyle İstanbul-Kırklareli, Edirne-Uzunköprü ve Edirne-İstanbul yolu ulaşıma kapanmıştı. İstanbul’un Trakya ile karayolu bağlantısı kesilmiş, araçlar Silivri’den öteye geçememişti. Çorlu’da aşırı soğuklar nedeniyle cadde ve sokaklar buz tutmuş, kar yağışının da devam etmesine bağlı olarak vasıtalar çalışamaz hale gelmişti. Buna bağlı olarak Çorlu’daki nakliyeciler kızakla çalışmaya başlamışlardı. Ergene Nehri ve Çorlu Deresi ise tamamen donmuştu.

Dur Durak Bilmeyen Bir Kar Yağışı 

Günler geçmesine rağmen kar yağışı etkisini yitirmemişti. Edirne’de 50 saat boyunca aralıksız ve yoğun bir şekilde görülen kar yağışı hayatı durdurmuştu. Hava sıcaklığının eksi 19 dereceye kadar düştüğü Edirne’de sosyal hayat felce uğramış, dükkânlar kapanmış, okullar tatil edilmiş, tanklar sokaklara çıkarak vatandaşlara yardım etmeye çalışmıştı. Trakya’da karayolları vasıtasıyla ulaşım bir türlü sağlanamadığı gibi yollarda kalan araçlar kurtarılmayı beklemekteydi. Karayolları gibi demiryollarında da ulaşım kesilmişti. Edirne’ye ulaşmaya çalışan trenler kara saplanmıştı. Yolda kalan trenleri kurtarmaya giden iki lokomotifin suları donmuş, kar suları kullanılarak makineler işler hale getirilmeye çalışılmıştı. Demiryolu ulaşımının normal hale getirebilmesi için yapılan kar temizleme çalışmaları da bir türlü sonuç vermemişti. Çünkü kar yağışı aralıksız bir şekilde devam etmekteydi. Temizlenen yerler kısa bir süre sonra yeniden kapanmaktaydı. Yardım için Sirkeci’den çıkan ve 200 askerin bulunduğu yardım katarı da bölgeye ulaşamamış, Çatalca’da kalmıştı. 

Olumsuz hava koşulları nedeniyle halk zor günler yaşamaktaydı. Öyle ki içme suyu noktasında önemli sıkıntılar meydana gelmiş, temiz su karaborsaya düşmüş bir teneke suyu çok yüksek fiyata satan fırsatçılar ortaya çıkmıştı. Ayrıca odun ve kömür fiyatları ile gıda fiyatlarında büyük artışlar olmuştu. Buna göre, fasulye, pirinç, nohut, sucuk ve pastırma gibi ürünlere bir hafta içinde yüzde elli civarında bir zam gelmiş, pekmez ve helvanın kilosunda 100 kuruşluk bir artış yaşanırken, soğan fiyatları ise yüzde yüz artmıştı. Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava dalgasının etkisi 25 Ocak 1963’e gelindiğinde de devam etmişti. Trakya’da bütün yollar kapalı vaziyetteydi ve sıcaklık eksi 20 dereceye kadar düşmüştü. Yoğun kar yağışının devam etmesi ve tipi nedeniyle Sazlıdere’de bir kahvehanede mahsur kalan 42 kişi açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Bu 42 kişiye ulaşılamayınca Edirne Valisi ile Zırhlı Alay Kumandanı birlikte tankla hareket etmiş ve mahsur kalan vatandaşlara ekmek, zeytin ve helva getirmiş, dönüş yolunda onlar da kara saplanarak yolda kalmışlar ve kurtarma ekiplerine haber vermişlerdi. Bunun yanı sıra Kapıkule sınır kapısındaki gümrük personeli, polis ve askerler günlerdir mahsur kaldıklarından yiyecekleri tükenmiş ve vilayetten yardım istemişlerdi. Don ve buzlanma nedeniyle motorlu araçlar çalışamaz haldeyken Nafia Müdürlüğüne ait greyderler de Edirne içerisindeki kar temizleme çalışmaları sırasında sık sık donmuş ve arıza yapmışlardı. Vilayette odun ve kömür iyice tükenmiş, elde kalan 725 çuval un Edirne’nin üç günlük ihtiyacını karşılayabilecek miktardaydı. Ekmek fırınları bu nedenlerden ötürü faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştı. Okulların tatili uzatılmış, dükkânlar açılamamış Edirne’de hayat tamamen durmuştu. Bu arada Kırklareli’nden de kara kış nedeniyle vefat haberleri gelmekteydi. Kofçaz’da kasaba dışındaki koyun ağılından dönen bir vatandaş yolda donarak ölmüştü. Hayrabolu’nun Lahana köyünde ördek avına çıkan bir kişi suya düşmüş ve donarak yaşamını yitirmişti. Diğer yandan normal bir şekilde vefat eden vatandaşların cenazeleri defnedilememiş, hava şartları defin işlemlerine de engel olmuştu. Hastalar hastanelere ulaşamazken, nakil için askeri tanklar devreye girmişi. 

Kandilli Rasathanesi yetkilileri, 1911 yılından beri elli iki yıllık süre içinde on bir gün süreyle devam eden böyle yoğun bir kar yağışına rastlamadıklarını açıklamıştı. Nitekim ocak ayının ortasından beri günlerce devam eden kar fırtınası ve aşırı soğuklar Trakya’da açlık tehlikesinin belirmesine yol açtı. Sivil ve askeri makamların tüm çalışmalarına rağmen ulaşım bir türlü normale dönmemiş, Trakya ile irtibat kesilmişti. Edirne-İstanbul tren seferleri yapılamadığı gibi Avrupa’dan gelen trenler de Uzunköprü’de kalmıştı. 28 Ocak itibariyle Uzunköprü’de biriken katar sayısı dörde yükseldi. Mahsur kalan yolcuların bir kısmı Alpullu şeker fabrikası lojmanlarına götürülmüş, geride kalanlar için ise yiyecek yardımı temin edilmişti.

Keşan’da Yakacak ve Yiyecek Sıkıntısının Baş Göstermesi 

Yetkililer son zamanlarda doğuda dahi böyle kış koşullarına şahit olmadıklarını ifade etmişti. Trakya’daki köylerin büyük bir kısmı ile irtibat kesik vaziyetteydi. Keşan’dan geçen araçlar trafik ekipleri tarafından durdurulmuş ve yola devam etmelerine izin verilmemişti. Buna bağlı olarak Keşan’da kalacak yer sıkıntısı belirmiş, oteller dolmuş, okullar misafirhane haline getirilmeye başlanmıştı. Öte yandan Keşan’da yakacak sıkıntısı da baş göstermişti. Yakacak sıkıntısı sebebiyle ekmek fırınları çalışamamış ve 4. Tümen’den yardım talebinde bulunulmuştu. Tümen Kumandanı Tuğgeneral Bekir Ecevit, ekmek fırınlarına 6 ton odun dağıtılması konusunda talimat vermişti. Öte yandan un konusunda da sıkıntı mevcuttu. Un sorununun halledilebilmesi adına Tekirdağ yolunun açılması için yoğun çaba sarfedilmişti. Edirne postasını getiren otobüs, Keşan’a 15 kilometre kala kar engeline takılmış ve yolda kalmıştı. Kara saplanan otobüsün yolcuları donmaktan son anda kurtularak Paşayiğit köyüne sığınmıştı. 

Keşan halkı sert kış koşulları dolayısıyla günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmişti. Bu yüzden dönemin Keşan Kaymakam’ı Yusuf Kenan Aybek’in başkanlığında kurulan yardım komitesi tarafından para toplanmış, ekmek ve pekmez alınarak vatandaşlara dağıtılmıştır. Ayrıca ekmek fırınlarına odun veren 4. Tümen tarafından halka da bir miktar odun temin edilmiş, Keşan’daki yakacak sıkıntısı giderilmeye çalışmıştır.

Tüm çabalara rağmen Trakya’daki yollar ulaşıma açılamamış, şiddetini yeniden arttıran kar yağışı 29 Ocak’ta yolların yeniden kapanmasına neden olmuştu. Özellikle köyler ile irtibatın kesik olması olağanüstü kış koşullarının yarattığı tahribat hakkında sağlıklı bir haber alınmasının önüne geçmişti. Karadan ulaşılamayan köylerden haber alınabilmesi ve havadan inceleme yapılabilmesi için Ankara’dan helikopter getirilmişti. Buna göre köylere helikopter vasıtası ile havadan gıda yardımı yapılmasına karar verilmiştir.

30 Ocak’ta kar fırtınasının şiddetini azaltmasına ve sıcaklıkların biraz artmasına rağmen Trakya’daki kar yağışı devam etmekteydi. Hava sıcaklığının sıfırın altında seyrettiği bölgede Tunca ve Meriç nehirleri donmuş vaziyetteydi. Keşan-Tekirdağ, Kapıkule-Edirne, Edirne-Kırklareli, Saray Yassıviran, Saray Çerkezköy, Havsa, Uzunköprü-Keşan, Keşan-İpsala yolları tekrar karla kaplanmıştı. Bir sonraki gün de yollar trafiğe açılamadı. Edirne ile Kapıkule sınır kapısı arasındaki karayolunda çalışma yapan ekipler, Kemal köyü yakınlarında korkunç bir manzara ile karşılaşmış, üç köylünün donmuş cesetlerine ulaşmışlardı. Öte taraftan Meriç Nehri üzerindeki büyük buz kütleleri şehre bakan setlerin üzerine yığılmış ve Edirne için bir tehdit haline gelmişti. Meriç köprüsünü de tıkayan buzların dinamit marifetiyle parçalanması istenmişti.

Kar Fırtınası Yerini Sellere Bırakıyor 

Şubat ayının ilk haftasında hava şartlarının değişmeye başlaması ve sıcaklığın yükselmesi ile birlikte eriyen karlar ve buzlar bu sefer de su baskını tehlikesini ortaya çıkarmıştır. Tunca ve Meriç nehirlerindeki buzların erimesi neticesinde bölgedeki halk zor durumda kalmıştı. Kar ve don nedeniyle kapanan tren hattı su baskını nedeniyle kapanmış, Edirne ve Uzunköprü istasyonları sular altında kalınca vatandaşların bu istasyonlara girmesi yasaklanmıştı. Ergene Nehri’nde de sular aşırı bir şekilde yükselmiş ve Uzunköprü’yü tehdit eder hale gelmiş, belediye binası tahliye edilmiştir. Edirne ve civarında yaşanan selin etkisi bir süre daha devam etmiş, yükselen sular nedeniyle elektrik direkleri devrilmiş, bölge elektriksiz kaldığı gibi telefon irtibatı da kesilmişti. Keşan’da karların erimesiyle birlikte su baskınları yaşanmış, ekili araziler sular altında kalmış, Keşan-İpsala yolu ulaşıma kapanmıştı. İpsala’da bulunan taşkın setleri ise taşıma kabiliyetini aşmış olduğundan yıkılma ihtimali dahi ortaya çıkmıştı. Böyle bir durumda İpsala’nın sular altında kalabileceği göz önünde bulundurulmuş ve Devlet Su İşleri Müdürlüğü tarafından yüz kişilik yardım ve bariyer oluşturması maksadı ile bin kadar çuval istenmiştir. Bu talep karşısında Keşan 4. Tümen Kumandanlığı bir bölük asker ve 1.100 torbayı İpsala’ya sevk etmiş, ayrıca bin çuval daha gönderileceğini bildirmişti. Gönderilen askeri birlik ve kum torbaları setleri takviye etmek için kullanılmıştır. Su baskınları Enez’de de yaşanmış, 45 hane sel nedeniyle tahliye edilmiş ve evleri tahliye edilen ailelere afetler fonundan yardım edileceği belirtilmişti. 

Karların erimesi, buzların çözülmesi ve ardından gelen aşırı yağışlar Trakya’daki bütün nehirlerin taşmasına, arazilerin sular altında kalmasına ve çok sayıda evin kullanılamaz hale gelmesine sebep olmuştu. Meriç ile Ergene’nin birleştiği mevkide büyük tehlike arz eden su baskınları meydana gelmiş, İpsala’nın Sarıcaali ve Meriç’e bağlı Adasarhanlı köyleri sular altında kalmıştı. Sel sularının setleri aşması ve bazı kısımların yıkılması nedeniyle su baskını İpsala için önemli bir tehdit oluşturmuş ve İpsala Kaymakamlığı tarafından 150 ev boşaltılmıştır. 1963 yılındaki kış mevsiminde Trakya Bölgesi olağanüstü günler geçirmiş, bölgenin tamamında hayat uzun süre boyunca adeta durmuş, dönemin yetkilileri ve uzmanlarının da dile getirdiği gibi ender rastlanan iklim koşulları hüküm sürmüştür. 

Kaynaklar: 

Erhan Acar, “1960-65 Döneminde Türkiye’de Sosyal Hayat”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, 2022.

Başkanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu: 30.1.0.0, Yer No: 121.773.3.

Akşam, 23 Ocak 1963; Akşam, 26 Ocak 1963; Akşam, 1 Şubat 1963; Cumhuriyet, 28 Ocak 1963; Cumhuriyet, 29 Ocak 1963; Cumhuriyet, 30 Ocak 1963; Cumhuriyet, 31 Ocak 1963; Cumhuriyet, 1 Şubat 1963; Cumhuriyet, 4 Şubat 1963; Cumhuriyet, 5 Şubat 1963; Cumhuriyet, 7 Şubat 1963; Tercüman, 18 Ocak 1963; Tercüman, 19 Ocak 1963; Tercüman, 20 Ocak 1963; Tercüman, 25 Ocak 1963; Tercüman, 26 Ocak 1963.

(Tercüman, 25 Ocak 1963.)

(Tercüman, 26 Ocak 1963.)

(Akşam, 27 Ocak 1963.)

(İpsala’daki setlerin taşıma haddini aşması nedeniyle Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü tarafından Keşan’da yer alan 4. Tümen Kumandanlığından yardım talep edildiğini gösteren belge. Başkanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu: 30.1.0.0, Yer No: 121.773.3)