Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı kapsamında, 24 Ocak’ta alçakça katledilen Uğur Mumcu’nun anmasıyla başlayıp, yine canice yöntemlerle katledilen aydın, demokrat, yurtsever bilim insanlarının anma etkinlikleriyle devam eden ‘’Adalet ve Demokrasi Haftası’’ 31 Ocak'ta Muammer Aksoy’un anmasıyla sona erecektir. 24 Ocak’ta Keşan’da da düzenlenen anma programı etkinliği organizasyonunda emeği geçenlerin ve tüm katılımcıların gösterdiği duyarlılık ve erdemli özveri, yadsınmaz bir karşılıksız emektir, çabadır. 

Elbette etkinliklerin daha güçlü, daha kitlesel olarak yapılabilmesinin önemli faktörlerinden biri de her etkinlik sonrasında “değerlendirme toplantıları” yaparak, gözden kaçabilen birçok “önemli ayrıntıyı” da samimiyetle dile getirip değerlendirerek uyarı, eleştiri ve önerilere açık olarak, bundan sonra düzenlenecek etkinliklerde en az hata yapma hedefi olmalıdır. Hiçbir şey yapılmazsa, hata da yapılmaz. Etkinlik ve eylem yapılıyorsa muhtelif hatalar da yapılabilir. Önemli olan önceki yapılan hataları tekrarlamayıp, var olan hataları da en aza indirgemektir. 

Anma sırasında okunan yazıların içeriğindeki eksik-yetersiz değinmeler, genelde bilinenlerin gereksiz tekrarı, yazıları okuyanların düzgün olmayan diksiyonları ve etkili motivasyon vermeyen konuşma tarzları, katılımcıların ve özellikle genç katılımcıların yeterli oranda olmaması, ilk anda göze çarpanlardır.

Önümüzdeki sene anma programı organizasyonunu ortalama 1 ay öncesinden gündeme alıp, daha geniş bileşenlerle bir araya gelerek ortaklaştırılmış- kolektif kararlar çerçevesinde, daha zengin bir program olması ve daha çok katılım sağlanması hedeflenmelidir. Bu, kimsenin tekelinde değildir. 

Selda Bağcan’ın ilk çıkan kaseti olan Uğurlar Olsun ile ilgili oldukça etkilendiğim bir anımı ilk kez sizlerle paylaşacağım. 

Uğur Mumcu’nun katledilişi sonrasında, sevgili Selda Bağcan’ın Uğurlar Olsun kasetinin tanıtım ve dağıtım sürecinde, İstanbul Unkapanı’nda bulunan Majör Müzik Yapım Şirketinde --O dönem ismi Majör Plak Evi idi- ikram ettiği kahveyi yudumlarken, ülkemizin içinden geçtiği güncel siyasî süreçlerle ilgili sohbet ettik. Ben, sohbet ettiğimiz masanın üzerinde bulunan çok sayıda kaseti okşarken, Selda da ilk dörtlüğünü hafifçe mırıldanıyordu. Oldukça hüzünlü bir atmosfer oluşmuştu. Ben de kendi boyutumda katkı vereceğimi belirterek cebimdeki para kadar kaset alacağımı söyledim. Parayı almak istemedi fakat ısrar ettim ve tahmin ediyorum ki kasetleri ilk defa ben aldım. Sadece, kendisinden bir ricam oldu; kasetlerin üzerine kendi el yazısı ve imzası ile “Özgürlük ve demokrasinin yiğit savaşçısı Uğur Mumcu” vb. yazılar yazmasını rica ettim ve yaklaşık yüz kadar kaseti alarak dostlarıma dağıttım. 

Sevgili Selda Bağcan, 1981-1983 yılları arasında üç kez Metris Cezaevi’ne girmiş olan o cesur, mücadeleci kimliğiyle boyun eğmemiş, kendi dalındaki mücadelesini yükseltip günümüze kadar gelerek, dünya ölçeğinde mücadelesine devam etmektedir. “İyi ki de hapislere girmişim, hayat tecrübem arttı” demekten de geri durmamıştır. 

Sevgili Selda Bağcan’a Keşan’dan sevgiler gönderiyorum.