HABER MERKEZİ

Edirne’nin araç trafiğine kapalı ve en işlek caddelerinden biri olan Saraçlar Caddesi’nde hazırlanan alana gelen binlerce emek ve meslek örgütü üyesi, siyasi parti, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar, caddeyi doldurdu. TES-İş Edirne Şube Başkanı Zeki Şişko, TÜRK İŞ, DİSK, KESK, BİRLEŞİK KAMU-İŞ, TMMOB, TTB, TDB Edirne bileşenlerinin hazırlamış olduğu ortak basın metnini okudu. Ortak basın bildirisinde kıdem tazminatı, Emeklilikte Yaşa Takılanlar, 3 bin 600 ek gösterge, emekli maaşları vs. gibi konular hakkında açıklamalar ve talepler yer aldı.

“EKONOMİK KRİZ SATIN ALMA GÜCÜMÜZÜ HER GEÇEN GÜN DÜŞÜRÜYOR”

Zeki Şişko basın bildirisine şöyle başladı: “Adımız, inancımız, ten rengimiz, yaşam biçimlerimiz, yaşadığımız şehir, çalıştığımız işyeri farklı olsa bile işçi/emekçi olmanın ortak paydasında buluşuyoruz. Dünya ekonomisi gelişiyor, ticaret artıyor, karlar patlıyor ama emeğin bütün bu zenginlikten aldığı pay azalıyor. Bu nedenle sosyal adalet git gide bozuluyor. Pasta büyüyor ama geniş kesimlerin yoksulluğu bitmiyor. Üretilen zenginliğin, adaletsiz bir şekilde paylaşılması tüm insanlığı tehdit ediyor. Yaşadığımız sorunları mücadeleyle aşmamız gerekiyor. Ancak, aramızdaki yapay ayrımları ortadan kaldırıp birlik olduğumuzda mücadeleyi kazanma şansımız ortaya çıkıyor. Ekonomik kriz satın alma gücümüzü her geçen gün düşürüyor. Birbiri ardına gelen zamlar emekçilerin belini büküyor! Bizler için temel gıda maddeleri dahi artık lüks haline geldi.”

“KIDEM TAZMİNATI, KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”

Şişko, ortak basın bildirisini okumaya şöyle devam etti: “Buradan güçlü bir şekilde bir kez daha söylüyoruz. Kıdem tazminatı örgütlü-örgütsüz tüm emekçilerin hakkıdır. Kıdem tazminatı, kırmızıçizgimizdir. Kıdem tazminatı işçi sınıfının vazgeçilmezidir. Kızımızın gelinliği, oğlumuzun damatlığıdır. Emeklilikte yaşa takılmak istemiyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Toplumun büyük bölümünü oluşturan ücretli, emekli, iktisaden dar ve sabit gelirli geniş halk kesimlerinin geçim koşullarını göz önünde bulunduran bir vergi politikası istiyoruz. Vergide ‘az kazanandan az, çok kazanandan çok’ ilkesinin geçerli olmasını talep ediyoruz. KİT’lerdeki taşeron işçilere, geçici işçilere kadro istiyoruz.696 Sayılı KHK ile kadro geldi ama sorunlarımız hala bitmedi. Örgütlenme ve toplu pazarlık hakkımızı sınırlayan düzenlemeler devam ediyor. Enflasyonun yüzde 20’ye dayandığı koşullarda kadroya geçirilen işçilere yüzde 4 ücret zammı veriliyor. Özel sektörde de taşeron çalıştırmanın önüne geçilmiyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin en az önemsendiği işyerlerinin başında yine taşeron şirketler geliyor.”

“SADECE MART AYINDA 108 ARKADAŞIMIZ İŞ CİNAYETİNE KURBAN GİTTİ”

TÜRK İŞ, DİSK, KESK, BİRLEŞİK KAMU-İŞ, TMMOB, TTB, TDB Edirne bileşenlerinin hazırlamış olduğu ortak basın metnini okuyan Tes-İş Edirne Şube Başkanı Zeki Şişko, bildiriyi şöyle sonlandırdı: “Sendika seçme özgürlüğüne saygı gösterilmiyor, sendikal ayrımcılık yapılıyor. İş cinayetleri durmak bilmiyor. Sadece mart ayında 108 arkadaşımız iş cinayetine kurban gitti. Ama insan yaşamının, insan onurunun hiçe sayıldığı çalışma koşulları bizlere sunulmuş birer lütuf gibi kimi çevrelerce savunuluyor. İşsizlik adeta patladı! İşsizlikteki artışın önüne geçilemiyor. İşsizlik, sosyal dışlanmayı kaçınılmaz hale getirip insan onuruna yaraşır yaşam umudunu söndürüyor. Özellikle, eğitimli genç işsizliği toplumsal bir felakete davetiye çıkarıyor. İşsizliğe çözüm bulunması için, insanı ve çalışmayı, yatırımı ve üretimi temel alan bir programı savunmamız zorunlu hale geliyor. Becerilere ve yeteneklere uygun istihdam politikalarının hayata geçirilmesi için sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Eşit işe eşit ücret, işyerinde ayrımcılık ve tacizin engellenmesinin yanı sıra son dönemlerde bir utanç kaynağı olarak sıkça duyulan çocuk istismarının önüne geçmek, adil ve yaşanabilir güzel bir dünya kurmamız için biz emekçilerin asli görevleri arasında yer alıyor. Bize insanca bir yaşam kurmamız için sağlıklı çevre gerekiyor. Kendi kar ve çıkarlarını, insandan ve doğadan daha fazla önemseyen fabrikalar atıklarıyla zehir saçıyor; HES’ler ormanlarımızı yok edip derelerimizi kurutuyor. Doğaya sahip çıkmamız, geleceğimize sahip çıkmamız anlamına geliyor. Emeğin sömürülmediği, herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin olduğu, ekonomik krizlerin faturasının emekçilere yıkılmadığı, kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu, sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin, itiraz etmenin cezalandırılmadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke istiyoruz. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü.”