“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır. Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.”

Yazıma Atatürk’ün 30 Ağustos 1925’te Kastamonu’da sarf ettiği bu çok kıymetli sözlerle başlamak istedim. Çünkü, Sakarya’nın Akyazı ilçesinde bir tarikat liderinin 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz ettiği haberlerini bir haftadır basından takip ediyoruz. Uşşaki denilen tarikatın şeyhi olan şeref yoksunu, 12 yaşındaki kız çocuğuna 2019 yılından beri cinsel istismarda bulunmuş, kız ses çıkarmasın diye 100 lira vermiş; olayı örtbas etmek için ailesine 70 bin lira teklif etmiş ve bütün bu olanları bir telefon konuşmasında gülerek anlatmış. Nereden baksanız mide bulandıran bir olay. Tam da Atatürk’ün daha 1925 yılından bugünleri görüp tehlikeyi nasıl sezdiğini örneklendiren bir olay.

Uşşaki tarikatı ve sözde liderinin verdiği zarar çocuklarımızla sınırlı değil. Bu insan müsveddeleri laik Cumhuriyete karşı da büyük bir tehlike arz ediyor ve “Hele ki bir İslam devleti olsun, en güzel sarığı biz saracağız, en güzel cübbeleri biz giyeceğiz” diyerek asıl niyetlerini açıkça ifade ediyor. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren laik düzenin karşısında sinsi bir yılan gibi pusuda bekleyen tarikatlar ve cemaatler, her dönemde devletin en önemli kadrolarına sızmaya çalışmışlar ve ne yazık ki başarılı da olmuşlardır. Bunun en somut ve en acı örneğini 15 Temmuz’da milletçe yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti’nin önündeki en büyük engellerden biri şüphesiz ki din istismarcısı tarikatlar ve cemaatlerdir. Sakarya’daki olay da durumun vahametini anlamak için fazlasıyla yeterli. Bu çocuklar bizim canımız, hayatımızın en kıymetli varlıkları. Onlara sahip çıkmak da hem milletimizin hem de devletimizin boynunun borcu. “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek, çocuklarımızı bu bağnazlara teslim ederek hayatlarının kararmasına müsaade edemeyiz. Bir kez daha anlıyoruz ki Türkiye’yi tarikatlara ve cemaatlere teslim etmek isteyenler hiç vazgeçmeyecekler. Bunlar yavrularımıza göz dikmişler. Bunlar insanlıktan nasibini almamışlar. Bunların dinle, imanla uzaktan yakından ilgileri yok, bunların Allah korkusu yok.

Türkiye Cumhuriyeti her alanda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. Hiç kimse tekkelerin, tarikatların, cemaatlerin yol göstermesine muhtaç değildir. Biz sadece bilimden, fenden ve medeniyetten güç almalıyız. Ülkemiz için, devletimiz ve milletimiz için en hayırlı yolun Mustafa Kemal’in yolu olduğunu her seferinde tecrübe ederek görüyoruz. Adı, misyonu ne olursa olsun tarikat ve cemaatlerin Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Atatürk Türkiye’sinde çocuklarımız sapıkların, yobazların oyuncağı olarak değil; çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin gözbebeği olarak büyümelidir.