Bugünkü halimize örnek yazıma Nasreddin Hoca’nın fıkrasıyla başlamak istiyorum. Ancak onun öncesinde Romen Diyojen, gündüzün ortasında elinde fenerle neden adam aramış onu açıklayayım. Çünkü insanlığın var olduğu günden itibaren, karakterli, dürüst, kişilik sahibi insan bulmak zor olduğundan dolayı sembolize etmek amacı ile gündüz ortasında elinde fenerle adam aramaya çıkmış. İnsanların karaktersizlikleri gördükçe Diyojen’e hak vermemek yanlış olur. Şimdi Nasreddin Hocamıza sıra geldi. Padişah bir gün Hocanın köyüne gider. Köylüler güzel karşılayınca Padişah memnuniyetini belirtmek için giderayak ‘köyünüze bir fil hediyem olsun der’ ve gider. Fakat fil köylünün bütün yiyeceklerini yer, yine de doymaz. Perişan olan köylü Hocaya ‘Hocam perişan olduk, padişaha durumumuzu arz et, bu filden kurtar bizi’ Hoca ‘o zaman benimle gelin padişaha anlatayım.’ Neyse birlikte giderler. Padişah ‘hoca filin durumu nasıl? Diye sorar. Hoca, tam ‘padişahım filiniz… derken, bir bakar arkasında kimse yok, herkes kaçmış. Padişah, ‘ee ne olmuş file?’ deyince, Hoca ‘padişahım hediyeniz olan filden çok memnun kaldık, yalnız canı sıkılıyor, bir tane daha istiyoruz’ der. Ülkemiz büyük sıkıntılar içinde milletimiz olarak saraya duyurmalıyız. Çanakkale’de tarih yazan bu millet tek vücut birleşerek bu sıkıntılardan kaçmadan usanmadan kurtulacağına inancım sonsuzdur.