ESTAB Başkanı Paçaman, Saros Çalıştayı’nı ve Saros’daki sorunları değerlendirdi:

“Saros Körfezi’nin kaybedecek bir ayı bile yok”

Paçaman, Vali Kırbıyık’ın ‘Alan Başkanlığı’ sistemi önerisine karşılık Saros Körfezi’nde kıyı yönetim sisteminin kurulması ve ESTAB’ın daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirtti

MEHMET AYTAÇ

Edirne Saros Turizm Altyapı Birliği (ESTAB) Başkanı Süleyman Güsel Paçaman, dün düzenlediği basın toplantısında geçtiğimiz cumartesi günü Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık başkanlığında gerçekleştirilen Saros Çalıştayı’nı değerlendirirken, yeni sezon öncesi Saros Körfezi’nin genelinde yaşanan sorunlarla ilgili tespit ve önerilerde bulundu.

ESTAB Meclisi üyeleri Erdoğan Gümülcineli ve Erdinç Can ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Saros Çalıştayı hakkında konuşan Paçaman; “Eksikleri de olsa Saros ile ilgili yapılan her türlü toplantı, etkinlik ve çalıştaylarda biz her zaman var olduk. 2019 yılında da bir Saros Çalıştayı düzenlenmişti. Burada da Saros’un sorunlarından, eksiklerinden, ihtiyaçlarından bahsedilmişti ve biz 2019 yılından bu yana her yıl düzenli olarak Saros bölgemizde Sazlıdere’den Enez’e kadar, bütün sorunlarımızı yerinde tespitlerini yaparak her yıl gerek kurumlara gerekse üst mercilere bunları rapor halinde sunumlarını gerçekleştiriyoruz. İhtiyaç listemizi oluşturuyoruz, eksik listemizi oluşturuyoruz. Neler yanlış, bunların tespitini yapıp başta valimiz olmak üzere üst makamlara iletiyoruz. Bu çalıştayları çok önemsiyoruz” dedi.

Yapılan bu çalıştayın aslında mevcut sorunları, eksikleri, ihtiyaçlarını tespit etmesi ve bunların üzerine konuşulmasının çok büyük önem arz ettiğini kaydeden Paçaman, “Saros’da büyük vizyon projeleri ve tanıtımı konuşmaktansa Saros’daki temel sorunları, eksikleri ve kısa vadede çözüm önerilerinin konuşulmasını önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.

“MAVİ BAYRAK, TAKİPSİLİKTEN ELİMİZDEN ALINDI”

Konuşmasında Saros Körfezi’ndeki eksikliklerden bahseden Paçaman şu açıklamayı yaptı: “Saros’da başta bizim çevreyle ilgili eksiklerimiz var. Çevre temizliği, çöp konteynerı yetersizliği, çöplerin yaz sezonunda ne kadar sıklıkla alınması, taşınması gerektiği hususu bunlar gibi problemlerimiz var. Özellikle Özel İdare’nin çalışma alanlarında biraz personel yetersizliğinden kaynaklanan bir takım sıkıntıları olduğunu gözlemliyoruz. Geçmiş yıllarda bunları özellikle Özel İdarenin çalışma bölgelerinde, mücavir alanlarında bunu daha fazla hissettik. Tabii yıllar geçtikçe bunun da hissiyat, daha derin bir şekilde gözümüzün önüne geliyor. Altyapı sorunları, özellikle arıtma tesisleri Saros’da ciddi arızalarla ilgili düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Mevcut arıtmaların durumunun tekrardan gözden geçirilmesi ve yine Özel İdare’nin kontrolünde olan bölgelerde arıtma ihtiyacın elzem olduğunu biliyoruz. Bunlarla ilgili tespitlerimiz ve rapor hususunda çalışmalarımızda mevcut. Yeşil alan ve dinlenme alanları ihtiyacımız var. Yine Saros bölgemizde belediye alanlarında kısmen yeşil alan ve dinlenme alanları var. Ama tabii bu yetersiz kalıyor. Bunların da artması gerektiği düşünüyoruz. Bununla ilgili de çalışmalarımız var. Hâlihazırda yürüttüğümüz projeler de var. Belediyelerimizle işbirliği içindeyiz bununla ilgili. Sahillerde EÇEV, MUÇEV ve kiralanan yerler, kiralanmayıp halk plajı olarak kalan yerler hususunda bir takım sorunlar var. Yolunda gitmeyen maddeler var diyelim. Bunlarla ilgili de sahiller hususunu çok kısa bir süre içinde sezon başlamadan önce ele almalıyız. Sayın valimiz de bu konudaki çalışmasını, hassasiyetini zaten dile getiriyor. Mavi bayraklı plaj oluşturma arzumuz var. Daha önce biliyorsunuz Erikli sahilinde mavi bayraklı plajımız vardı fakat mavi bayraklı plaj kriterlerini karşılamak için düzenli olarak bu kriterlerin yerine gelmesi için denetimler yapılıyor. Biz o yıllarda bu denetimlerden geçiyorduk. Her denetimden alnımızın akıyla çıkıyorduk mavi bayrak konusunda ama sonrasında bu takipsizlik olunca mavi bayrak elimizden alındı ve tekrardan mavi bayrağını oluşturulması için bir çalışma yürütüyoruz. Tabii burada karşımıza çıkan en büyük engel arıtmaların doğru çalışması, arıtmaların denetiminin doğru yapılması. Bununla ilgili biz gerekli yazışmalarımızı yapıyoruz, hâlâ devam ediyor. Umuyoruz ki belediyelerimizle birlikte de diğer alanlarda öncelikli arıtma sorununun çözümü sonrasında da mavi bayrak kriterlerinin karşılanmasıyla yine umuyoruz her şey yolunda gider.”

“SAROS KÖRFEZİ’NDE DEPREM VE TSUNAMİYE NE KADAR HAZIRIZ”

Saros’un eksikleri ve sorunları üzerine konuşmasını sürdüren Paçaman, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Engelli erişim alanları hususu da var. Bölgemizde, sahil şeridinde engellilerin plajlara, sahillere, kumul alanlara erişiminde sorunlar yaşıyoruz. Yani buralar kamu alanları. Her ne kadar özel sektörün kiraladığı plajlarda olsa biz engelli erişiminin olmadığı sahil yerleşkesi istemiyoruz. Bununla ilgili de çalışmalarımız var. Umuyorum halk plajları çalışmasıyla birlikte örnek pilot bölgeler yaratılarak engellilerin erişimine uygun plajların yaratılması hususunda da kısa vadede bir girişim olur. Doğal afet ön müdahale merkezleri ve yangın müfrezeleri hususu var. Malumunuz deprem bölgesindeyiz. Saros Körfezi de fay hattının çok yakınından geçen bir bölge. Ama depreme sahil yerleşkelerinde ne kadar hazırız? Depremle beraber tsunami riski de taşıyor Saros Körfezimiz. Bununla ilgili ne kadar hazırız? Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Yine yaz sezonunda yangınlar oluyor ve biliyorsunuz, kıyı şeridimizde çam ve meşe ormanlarının olduğu alanlarımız da var. Bununla ilgili sahillerde zaman zaman yangınlar çıkıyor, işte belediye itfaiye erlerimiz yangına müdahale ediyorlar. Zaman zaman geç kalınabiliyor. Biz her zaman şunu savunduk kurum olarak. Sahil yerleşkelerinde yerleşik sezonluk müfrezeler kurulmalıdır. Yangın müfrezeleri kurulmalıdır ve sahil yerleşkelerinde yaz sezonu boyunca bu müfrezeler aktif görev almalıdır. 24 saat esasına dayalı görev almalıdır. Bununla ilgili de bir çalışma yürütülmesini arzu ediyoruz.”

“DALIŞ MERKEZLERİ İÇİN KALICI YER TAHSİSİ GEREKİYOR”

Saros Körfezi’nde en önemli turizm dalarlından birinin dalış sporunu olduğunu ifade eden Paçaman, dalış merkezlerinin yerleşim sorunu ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Dalış merkezlerimiz İbrice Balıkçı Barınağı’nın içerisindeydi. Daha sonra dışarıya alındılar belli statüleri karşılamadığı için. Biz de odamın o dönemin valisi sayın Ekrem Canalp’in de desteğiyle dalış merkezlerimiz geçici surette İbrice Balıkçı Barınağının dışına konumlandırdık. Tabi geçici olarak burada yer alıyor bu dalış merkezlerimiz. Bölgemizin dalış turizminin en temel yapı taşları, dalış merkezleri. Dolayısıyla onların burada ticari bir faaliyet yürütmelerinden ziyade, bölge turizminin katma değerine etki eden unsurlar olduğunu biz her zaman önemsedik kurum olarak. Bundan sonraki süreçte de en kısa sürede önümüzdeki sezona girmeden onların Saros Körfezi’nde faaliyetlerini daha kolay bir şekilde icra edebilmeleri için bir kalıcı yer tahsisi hususunda çalışma yapılmasını hedefliyoruz ve takip edeceğiz. Saros’da bir iklim değişikliği planı hazırlanmasını öngörüyoruz. Malumunuz dünyada iklim değişikliğiyle ilgili çok ciddi bir hazırlık var. Belediyelerde, kurumlarda, bakanlıklarda isimler değişti. Belediyelerde birimler kuruldu. Ama biz Saros olarak iklim değişikliğine ne kadar hazırız? Bunu konuşmamız gerekiyor.”

“SAROS’DA KIYI YÖNETİM SİSTEMİ KURULMALI”

Paçaman, tüm bu anlattıklarının genelinde Saros Kıyı Yönetim Sisteminin olduğunu belirterek, Saros Körfezi’nde kıyı yönetim sistemi kurulması gerektiğini vurguladı. Paçaman şöyle konuştu: “Biz Saros’da bir kıyı yönetim sistemi kurulmasını ön görüyoruz. Yani Saros’da herhangi bir tüzel kişiliğin vakıf olmadan, biz burada bir kıyı yönetim sisteminin işletilmesini, kurulmasını ve bu yönetim planlamalarının sonucunda da kurumların, gerekli hizmetleri projeleri ifa etmesinin daha doğru olacağını öngörüyoruz. Bunun örnekleri de var. Ege'de, Akdeniz'de ve turizm bölgelerinde yönetim sistemlerinin kurulması her zaman mevcut hali hazırdaki kamu kurumlarının ve yeni kurulacak tüzel kişiliklerin de önünü açan bir sistem olmuştur. Dolayısıyla bunu çok önemsiyoruz.”

“DALGAKIRAN VE FSRU EN ÖNEMLİ SORUNLAR”

Saros Körfezi’nde çok büyük 2 problemin olduğunu ifade eden Paçaman şunları söyledi: “Yayla sahilinde dalgakıran projesi malumunuz. Bu 2014 yılından bu yana hayata geçirmeyi bekleyen ve oradaki balıkçı barınağının da bir takım mühendislik hatalarının sonucunda Saros sahilinin kıyı erozyonuna uğrayarak yok olma tehdidiyle karşı karşıya geldiği bir gerçek var ortada. Bizim Saros Körfezi'nin gözdesi, incilerinden bir tanesi Yayla sahilimiz yok olmanın eşiğine geldi. Bir bölümü yok oldu ve git gide de bu derinleşiyor ve çözümü belli. Çözümünü yine devletimizin ilgili bakanlıkları yerinde tespitler yaparak bir proje hazırlanmış. 7 tane tahkimat dediğimiz dalgakıran sistemini kıyıya paralel bir şekilde Yayla sahiline yerleştirilecek ve buradaki kıyı erozyonu önlenecek. Kumul alan tekrardan oluşturularak, buradaki erozyon önlenmiş olacak. Ama ne hikmetse bu bir türlü hayata geçirilemedi. Bunu çok önemsiyoruz. Bizim burada konuşacağımız birçok konudan daha önemli bir konu olduğunu burada tekrar ifade etmek istiyorum. Bunun her zaman takipçisi olduk ve bundan sonraki süreçte de takip etmeye devam edeceğiz. Tabii diğer büyük sorunumuz Saros FSRU projesi. FSRU ile ilgili bizim görüşümüz, durduğumuz yer her zaman belliydi. Gerek ESTAB’ın kurumsal kimliği anlamında, gerek meclis yapısı olarak biz bu projenin doğru bir yerde olmadığını, bunun yanı sıra biz Türkiye'nin, enerji arzının yanında olduğumuzu, enerji arz ve ihtiyaçlarının her konuda destekçisi olduğumuzu ifade ettik. Yine aynı yerdeyiz. Yine bunu söylüyoruz. Fakat bunun yeri hususunda çok ciddi sorunlar olduğunu her platformda dile getirdik. BOTAŞ ile zamanında yaptığımız görüşmelerde de bunu söyledik. Saros turizminin geleceği ile ilgili endişelerimiz devam ediyor. Bu endişelerin ne oranda büyüyeceği hususunda oturulup konuşulması gerektiğini, bir FSRU öncesi ve FSRU sonrası turizmin geleceği ile ilgili bir durum değerlendirilmesi yapılması gerektiğini sayın valimizle de paylaştık. Biz bu endişeyi hâlâ yaşıyoruz. Bölge halkı da yaşıyor. Bölgenin bütün unsurları da yaşıyor işte esnafından tutun turizm yatırımcılarına, mevcut turizm işletmelerine ve bölgedeki kamu kurumlarına muhtarlıklara kadar mikro ölçekten makroya kadar her unsur bu endişeyi hâlâ yaşıyor. Biz bu endişenizi zaten çalıştayda da yeniledik. Bununla ilgili kısa vadede bir oturum yapılması gerektiğini SAROS FSRU projesinin bölge turizmine vereceği olası zararları gözden geçirmek üzere bir komisyon kurulması, en kötü ihtimal bilimsel başlıklar altında bunun ele alınması gerektiğini önemseyenlerdeniz. Tabii keşke bunların hiçbirisine gerek kalmasa, bu projenin yeri değişse, başka bir yere alınsa. Ama alınamıyorsa da kesinlikle bununla ilgili bir ön çalışma yapılmalı. Sadece BOTAŞ'ın yapmış olduğu hazırlıklar yeterli olmayacak, öyle gözüküyor. Çünkü bilimsel raporlar ve bilirkişi raporları bize bunu gösteriyor. Biz bu endişeyi biz bu kaygıyı hâlâ yaşıyoruz. Umuyorum bununla ilgili de devletimizin gerektiği kurumları, mevkileri bir girişimde bulunurlar.”

“BÖLGE TURİZMİNİN GELİŞMESİNDE ESTAB OLMAZSA, OLMAZ”

ESTAB’ın Saros Körfezi’ndeki her sorunda ve çözüm masasında daha etkin rol oynaması gerektiğini söyleyen Paçaman; “ESTAB bir kamu kurumu neticede. ESTAB, Trakya'da tek turizm birliği ve bölgemizin en büyük turizmle ilgili en büyük kamu kurumudur. ESTAB’ın içerisindeki organizasyon şemasında Edirne Valiliği başta olmak üzere il genel meclis üyelerimiz, bölge belediyelerinin meclis üyeleri ve belediye başkanları ve turizm işletmelerinin yetkilileri var. Böyle bir yapının Saros ile ilgili her sorunun çözüm masalarında sorunların görüşüldüğü platformlarda yer almasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bölge turizminin gelişmesinde bölge turizmin sorunlarının konuşulmasında ESTAB bence olmazsa olmaz olmalı. Saros’un kaybedecek bir vakti yok. Biz burada bir tüzel kişilik kurma, işte alan başkanlığı, farklı modelleri görüşme. Ama inanın Saros’un, kaybedecek bir ayı yok. Biz önümüzdeki yaz sezonunu şimdiden hazırlamamız gerekiyor. Biz her türlü girişimde her türlü plan program hazırlığında yer almaya devam edeceğiz. Tabii kurumlar, üst makamlar bizi ne kadar dahil ederlerse biz de o oranda daha fazla katkı sağlamak için tüm çalışmamızı sağlayacağız” dedi.

“ALAN BAŞKANLIĞI İLE İLGİLİ HENÜZ BİR DETAY YOK”

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Paçaman, Edirne Valisi Kırbıyık’ın, Saros Çalıştayı’nda önerdiği “Alan Başkanlığı” konusundaki görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “Alan Başkanlığı sadece bir fikir olarak sayın valimizin bize açıkladığı bir tüzel kişilik diyelim. Henüz bununla ilgili bir detay yok. Ne sayın valimiz bununla ilgili bir açıklama yaptı, ne de bize herhangi bir kuruma bir tebliğ geldi bununla ilgili. Dolayısıyla şu anda alan başkanlığı ile ilgili herhangi bir açıklama yapmak çok doğru olmaz. Çünkü onların da türleri var, kapsamı var, ne kadar yetki verilecek, ne kadar yetki devri yapılacak, bir sürü soru var. ESTAB olarak zaten hali hazırda böyle bir oluşum var Ve %100 kamu kurumu olan bir oluşum. İçerisinde bölge belediyelerini, özel idareyi ve bölgenin turizm sektörünü kapsayan bir oluşum. Bu oluşumun güçlendirilmesini zaten biz önemsiyoruz. Bölgenin sorunlarını bölgenin yerel yöneticileri, bölgenin seçilmişleri en doğru çözümü sağlarlar. Yani bölgede yaşayan bölgenin sorununu bilen, bölgenin insanıyla doğru iletişim kurarak tespitleri yapan yerel yöneticiler ve dolayısıyla biz seçilmişler oluruz. Bu anlamda ESTAB’ın güçlendirilmesini önemsiyoruz.”

“FSRU, SAROS KÖRFEZİ’NİN HER HANGİ BİR YERİNE YAPILMAMALI”

Paçaman, Sazlıdere’ki Saros FSRU projesi ile ilgili soruları da şu şekilde yanıtladı: “FSRU, bölgenin ortak bir tepkisi. Ortak tepkinin paydaşları kimler? Bölgede yaşayan vatandaşlarımız, Saros Körfezi'nin dernekleri, odaları, belediyeleri, il genel meclis üyeleri, belediye meclis üyeleri, muhtarları. Biz bu projenin Saros Körfezi’nin herhangi bir yerinde yapılmasını istemiyoruz. Biz projenin var olmasını, ülkemizin enerji arzının gerçekten karşılanmasını istiyoruz. Şu anda ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçilmişleri gibi otursak da biz ülkemizi seviyoruz, biz vatanımızı seviyoruz. Dolayısıyla biz devletimizin baki olması için tabii ki bu tür projeleri destekliyoruz. Ama biz bu projenin Saros gibi büyük sorunları olan bir bölgede biz bu projenin hayata geçirilmesini istemiyoruz sadece.”

“FSRU DA SAROS DA BURAYA GELENLER DE DEVLETİMİZİN BİR PARÇASI”

Paçaman, FSRU’nu yeri ile ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Bu projelerin uygulama alanları var, örnekleri var, referansları var. Daha önce yapılan yerler var, dünyada var. En yakını Dedeağaç’ta, kıyıdan 20 kilometreye yakın mesafe uzaklıkta deniz açıklarında yapılmış bu sistem. Böyle bir sistemin uygulanması daha doğru olur mu? Bunu bilimsel tartışmalara açmak gerek. Saros’ta olması bizi kurtarmıyor. Şöyle kurtarmıyor. Zaten en büyük sorun, gemilerin Saros Körfezi’ne girişinden sonra kıyılara ve denizin dibine vereceği zarar. Bilimsel raporlar zaten hatırlarsanız hep bize bunu söylüyordu. Saros Körfezi’nde turizme vereceği zararları biz öngörüyoruz. Bununla ilgili açıkta deniz açıklarında farklı yerlerde tercih edilebilir. Yani kara ve demiryolu lojistiği ile deniz kıyısına daha uzak bir lokasyon seçilebilir ama takdir edersiniz ki bunu zaten seçmek, bunun önerisini sunmak bizlerin görevi değildir. Saros, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de kıyısı.  Nasıl FSRU bizim devletimizin bir parçası olacak,  Saros da devletimizin bir parçası. Saros’ta yaşayan vatandaşlarımız, Saros’u ziyaret edenler de devletimizin önemsediği vatandaşlarımız, misafirlerimiz. Sazlıdere muhtarlığı da devletimizin bir parçası. Yani bu anlamda devletimiz çok yönlü düşünmeli diye biz düşünüyoruz.”

“TROL VE DİNAMİT İLE AVCILIĞIN DAHA SIK DENETLENMESİNİ ÖNEMSİYORUZ”

Saros Körfezi’nde devam eden trol ve dinamit ile balık avcılığı ile ilgili bir soruya da Paçaman şu cevabı verdi: “Bizim daha önce hayata geçirdiğimiz projelerde yapay resif projeleri var biliyorsunuz. Zaten ESTAB, Saros Körfezi'ndeki yapay resif projelerin tamamını hayata geçiren kamu kurumu. Heykel balıklarından, en son uçağa kadar gemi ve su altı tarih müzesini de katarsak, bütün yapay riskleri sağlayan bir kamu kurumuyuz. Bu yapay risklerin zaten asıl amacı, bölgemizdeki kıyı balıkçılığı, amatör balıkçılığın gelişimine katkı sağlamak, balık popülasyonunun artmasını sağlamak ve bölgede özellikle trol tekneleri gibi yasa dışı avcılığın da önüne geçmek suretiyle bir yapı hazırlamak. Bu yapay resiflerin asıl amacı bu. İkinci amacı dalış turizmine destek vermek esasında yani dünyada böyle bu Türkiye'de uygulamalarında böyle. Asıl amaç, amatör balıkçılığı ve kıyı balıkçılığının kontrollü denetimli ve caydırıcı bir unsur haline getirilerek düzenlenmesi. Tabii zaten yapay resiflerin olma amaçlarından biri de bu olduğu için biz bu anlamda denetimlerin daha sıkı yapılmasını önemsiyoruz. Güvenlik güçleri, güvenlik kuvvetleri, bunlarla ilgili gerekli düzenlemeye gerekli denetimi zaten dönemsel olarak yapıyorlardır diye düşünüyoruz."