<p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Kapalı toplum. Ulaşım iletişim yok denecek durumdu. Köyde Radyo sayısı iki elin parmakları kadar. En olumlu yan yardımlaşma. Toplumsal kültürel derinliklerden gelen kesintisiz süren bir uygulama. Gelenek ve göreneklerine sıkı sıkıya bağlılık.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Gençlerden başlamak gerekirse asker sonrası topluma katılmaları uygun görülüyordu. Genç erkek ve kızlar birbirlerini sınırlı görürlerdi. Onlar kuyu başlarında, düğünlerde, cümbüşlerde, hıdrallez şenliklerinde, harmanda birbirlerini beğenme şansları vardı. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Cümbüş neydi?</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Bir eve komşu köylerden gelen genç kız misafir olarak gelmişse onun için yapılan şenlikti. Genellikle genç kızların tef çalıp söyledikleri kendi kendilerine oynadıkları kısa soluklu eğlence. Bu etkinlik bir anlamda gelen konuğun onuruna yapılmış olurdu. Genç delikanlılar genç kızlar toplanırlardı. Cümbüşler gece yapılırdı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Piyasa</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Köyün erkek gençleri akşamüzeri işten eve dönerler. El yüz vücut temizliklerini yaparlar. Giysilerini değiştirirler. Yani kendilerinin dış görünüşlerini çeki düzen verirlerdi. Şallar çıkarılırdı. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Şal neydi?</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Genç erkekler genelde kendilerini güneşin etkisinden korumak için taktıkları bir nevi örtü. Gençler yüzlerinin yanmasını istemezlerdi. Beyaz akça parlak görünmek isterlerdi genç kızlara. Bu amaç için kullanılan ve çilpaze diye adlandırılan kremi kullanırlardı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Bu şekilde donanan genç erkekler üçer beşer kişilik gruplar halinde köyün sokaklarında tur atarlardı. Amaç genç kızları görmekti. Onlarla göz göze gelebilmek belki. Bu uygulama eş seçmede bir yöntem olarak gelenekselleşmişti.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Genç erkeklerin piyasa güzergahları genç kızların su aldıkları kuyuların yolları. Veya o yollara yakın noktalardı. Genç erkeklerin kendilerini göstermede kullanılan bir yöntemdi. O dönemlerde bu etkinlik “Piyasa” diye adlandırılırdı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Evlilikler genelde isteme ile başlardı. Arada kız kaçırma olayları da yaşanırdı. Kız kaçırmalar genelde ailelerin barışması ile sonuçlanırdı. Bu barıştırma işleminde köyün önde gelenleri etkin rol oynarlardı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Kız istemek için dünürler gönderilirdi. İsteme işi en fazla üçüncüde olumlu sonuç verirdi. Ardından düğüne karar verilirdi.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğüün öncesi urba (ruba) düzme diye bir gelenek vardı. Bu uygulama genelde yörenin ticaret merkez Keşan’da yapılır. Keşan’da bir manifaturacıda. Kız ve erkek tarafı birbirlerine ufak tefek hediyeler alırdı. Bu hediyeler akrabalık derecesi yaş ve cinsiyete göre değişiklikler arz ederdi. Takılar alınır ve hazırlanır yavaş yavaş düğün yaklaırdı. Düğünler zamanlama olarak harman sonu, hıdrallez sonrası gibi zaman dilimlerinde yapılırdı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğün:</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğünün günü belirlenir belirlenmez hazırlıklar yoğunlaşırdı. Düğünlere komşu köylerden gelecek olanların yatması ve beslenmesi düğün sahibi yakınlarınca paylaşılırdı. Kimse aç ve açıkta bırakılmazdı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğüne davet kahvelerde lokum dağıtılarak yapılırdı. Ayrıca okucu (okuyucu) adı altında bir kadın hane hane köyü davet ederdi. Bu uygulama düğünün ilanı anlamını taşıyordu.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğünler genelde çalgısız yapılırdı. Bunun nedeni yoksulluk olarak değerlendirilebilir. Ulaşım zorlukları da bunda etkendir. Yani davul zurnasız ince çalgısız düğünler olurdu. 1970’li yıllardan sonra düğünler çalgılı olmaya başladı. düğünler üç gün sürerdi. Genelde Perşembe günleri ve Pazar günleri sona ererlerdi. Bu yerleşik bir uygulamaydı geleneksel hal almıştı. İlkel koşullar hakimdi o yıllarda. Kadınlar kızlar odun ve taş parçaları üzerinde otururlardı. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğün evinde bu oturma düzenine karşın delikanlılar gençler kızlara tam karşı kümelenirdi. Bu alana evli erkekler giremezdi. Komşu köyden gelen gençlerin düğüne girmesi konusu değerlendirilirdi. Gençlerin önde gelenleri karar verirdi. Konuk gençler düğüne ya sokulur ya da sokulmazlardı. Yani bir anlamda yasak uygulanırdı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğünlerin oluşu: kızlar dare (tef) çalarlardı. Tefleri çalar ve beraberinde şarkı türkü okurdular. Tef kasnağa gerilmiş zilleri olan bir sazdır. Kızlar söyledikleri şarkı ve türkülerin bazılarını kendileri derlerlerdi. Örnek vermiyorum okuyanlar yaşlılara sorsunlar.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Oyunlar teflerin eşliğinde ve ritminde yapılırdı. Kına gecesi ayrı bir işlevi vardı tef çalanların. Hüzün ve burkan şarkı ve ritm uygulanırdı. Düz oyun diye hareketsiz bir oyun oynardı kızlar. Daire biçiminde hareketsiz oyunlar vardı. Küçük çocuklar bu yuvarlak içine doluşurdu.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Hareketli oyunlarda tefler hızlanır. Eller sıkça vururdu. Hora (halay) oyunu hareketli oyunlardandı. En hareketli oyun “bu fasulye yedi buçuk lira” oyunuydu ve çok meşhurdu.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Bazı oyunlardaki “semah” özelliği ilerleyen yaşlarımda bende Hasköy’de alevi bektaşi kültürünün izleri ve kırıntılarının olduğu hissini uyandırmadı değil. Yani o dönemde kızlar hem hanende hem sazende idiler.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğünlerin diğer önemli bir bölümü de çeyiz alma işlemiydi. Kız evinde düğünden önce genç kızın çeyizleri hazırlanır. Ardından öküz arabası ile sandığı ve çeyizleri erkek evine getirilirdi. Erkek evine getirilen bu çeyizler bir süre kız evinde sergilenir ve insanların görmesine izin verilirdi.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Çeyizde genelde el işlemeleri. Dokuma pamuk iç giysileri vardır. Dokuma pamuk giysiler her aşamada insan emeğini yansıtır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Pamuk ekilir. Kazılır bakımı yapılır. toplanır ve un değirmenindeki makineden geçirilir. Tohumlarından ayrılır. Kabartılır pamuklar çıkırıklarda ip haline getirilir. Ardından ilkel tezgahlarda dokunur. Deniz suyunda çırpılır. Giysi yapılacak hale getirilir. Biçilir dikilir ve giyilmeye hazır hale getirilirdi.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Eski düğünlerin damat traşı:</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Damat traşları düğünlerde olmazsa olmazdı. Damat traş edilirken herkes damada gücüne ve yakınlığına göre genelde para asar.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğün çalgısızsa bu kez iki sazende ve hanende çıkar sahneye. Bunlar Salih Yavaş (Kara Salih) Halilibrahim Kalkan (Doktor)’dı.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Tef çalarak ritm tutarlar. Aynı zamanda bir türkü veya terane mırıldanırlar. Damat ve arkadaşlarını oynatırlardı. Erkek hanende ve sazendeler adeta bir ikili oluşturuyorlardı. O günün koşullarında bugünkü davul zurna, ince çalgı ve orkestra görevi yapmaktalardı. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Düğün alayına sıra gelmiştir. Eğer kız kaçmışsa bu işlem doğal olarak yapılmazdı. Düğün alayında öküz arabasının üstü örtülür. Hazırlanır ve kız evine gidilirdi. Kız evinde devam eden düğünde el öpme töreni yapılır. gelinin yakınları komşuları ellerini öptürür. Hediyelerini verirler. Bu hediyeler ağırlıklı olarak para olurdu. Gelin arabaya bindirilir. Damadın evine doğru yola çıkılır. Arabanın önüne çıkanlara mendil verilirdi.</span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">Gelinin damadın evine gelmesi düğünün finali demekti. Gelin süzülerek durur. Damat evin kapısından çıkar. Havaya sağa sola şeker atar. küçük çocuklar bu şekerleri yerden toplar. Gelinle damat kol kola eve yürür. Alkışlar kopar. Buna koltuk denirdi. Ardından gelin ve damat içeri girerlerdi. Gelin dışarı çıkar kaynana ve görümcelerle oynar. Akşamda ezan sonrası davetliler damat yemeği verilirdi. </span></span></span></span></p> <p style="margin-bottom:.0001pt"><span style="line-height:normal"><b><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Helvetica","sans-serif""><span style="color:black">(Sürecek)</span></span></span></b></span></p>