AYGÜL KONAR
Manisa ili depremlerle sarsılırken, 24 Ocak 2020 Cuma günü merkezüssü Elazığ ve 23 Şubat 2020 Pazar günü merkezüssü İran olan depremin Van’ın bazı ilçelerinde ve köylerinde can kaybına ve ciddi anlamda maddi hasara yol açması ülkeyi acı bir şekilde sarstı.
Jeofizik Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Hakan Balcı dün yaptığı açıklamada, olası bir depremde ülkenin hazır olmadığına dikkat çekti.

Balcı, depreme karşı acil tedbir alınması gerektiğini vurgulayarak, “Önümüzde beklenen bir İstanbul depremi var. Özellikle Tekirdağ açıklarını da etkilemesi düşünülen Silivri, İstanbul depremi büyük bir risk arz ediyor” dedi.
“1999'DAN ÖNCE OLAN YAPI STOĞUMUZ ÇOK FAZLA”
Hakan Balcı, depremin yine kendini hatırlattığını, 1999’dan önce yapılan yapı stoklarının bir an önce gözden geçirilmesini belirterek şunları söyledi: “Özellikle son yaşadığımız Elazığ depreminden sonra geçtiğimiz gün tekrar Van'ı etkileyen bir deprem oldu İran'da. Manisa'da devam ediyor, İzmir'de de yine oldu. Tekrar dikkat çekmek gerekirse, özellikle ülkemizin yüzde 97'sinin depremden etkilenme riski olduğundan bu konunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekir. Burada kurumlarımıza çok önemli görev düşüyor. Özellikle eski yapı stoklarımızın, 1999'dan önce yapılmış olan yapı stoklarımızın bir an önce gözden geçirilip, plan-proje ve binanın sağlık-sıhhati anlamında depreme dayanıklı olup olmadığını, olası bir depremde nasıl bir tepki vereceğini, gerekli ölçümlerinin yapılıp ona göre gerekirse yenilenmesi ya da güçlendirilmesi yoluna gidilmesi konusunda artık hızlı bir şekilde adım atmak gerekiyor. Çünkü 1999'dan önce olan yapı stokumuz çok fazla. Keşan dahil tüm Türkiye'de böyle. Buna önem vermemiz gerekiyor. Önümüzde beklenen bir İstanbul depremi var. Özellikle Tekirdağ açıklarını da etkilemesi düşünülen Silivri, İstanbul depremi büyük bir risk arz ediyor.”
DEPREMLER ALARM VERİYOR…
Balcı, herkesin merak ettiği, fayların sürekli hareket etmesiyle beklenen Marmara depremini etkileyip, etkilemeyeceğiyle ilgili de şöyle açıklık getirdi: “Kuzey Anadolu Fayı dediğimiz, Marmara Denizi’nin içinden geçen faya olan mesafeler uzak. Bir de çalışma sistemi olarak Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın çalışma sistemiyle, Ege’de olan depremlerin çalışma sistemi fayların özellikleri anlamında birbirinden farklılıkları var. O yüzden birbirini etkilemesi beklenemez. Fakat şu var; tarihsel süreçlerine baktığımız zaman bu depremler süregelen depremlerdir. Belli bir periyot aralıklarıyla bir yerde deprem olduysa, belli periyotlarda tekrar aynı yerde o depremler olacaktır. Depremin çalışma mekanizması bu şekilde. Nasıl ki insan olarak nefes alıp veriyorsak, dünyanın da depremler olmadan bu şekilde durması mümkün değil. Depremler olmadan dünya da yaşamını sürdüremez. O anlamda mesafelerin uzak olması Marmara fayını çok etkilemez. Ancak depremlerin sıklıkla yaşanması, birçok depremi yaşamamız nedeniyle artık alarm verdiğini gösteriyor.”
“YAPI STOKLARIMIZI ARTIK BİR AN ÖNCE ELDEN GEÇİRMEMİZ GEREKİYOR”
Özellikle hazırlık yapmamız anlamında bir an önce zaman kaybetmeden gerekenlerin yapılmasını söyleyen Hakan Balcı, “Zaman kaybetmeye tahammül yok. 1999’da yaşanan Kocaeli depreminde arada çok uzun mesafe olmasına rağmen Avcılar, Bakırköy etkilenmişti. İran’da yaşanan depremde de yine mesafe olmasına rağmen bizim ülkemizi etkiledi. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın devamı Kocaeli’den, Marmara Denizi’ne, Marmara Denizi’nden devam edip Gelibolu istikametinden Saros Körfezi açıklarından Yunanistan’a devam ediyor. 1912 yılında Şarköy’de olan 7.2 büyüklüğünde bir deprem var. Bu deprem tarihsel kayıtlara bakıldığında Keşan’ı ve köylerini de etkilemiş. Bu tabii yapılarla alakalı da bir konu. Hep söylüyoruz; ‘Gelişmiş ülkeler de özellikle Japonya’yı örnek gösteriyoruz. Neden orada depremden korkulmuyor ya da neden binalar yıkılmıyor?’ diye çünkü depreme uygun yapıldığı için yapılar yıkılmıyor. Biz 99’dan sonra deprem bölgesi olduğumuzun bilincine vardığımız için miadı da hep 99 olarak ele alıyoruz. Bu sefer 99’dan önceki yapılarla 99 sonrası yapıları birbirinden ayırt etmek gerekiyor ki, yönetmeliklerin, yapı tekniklerinin değişmesi, zemin etütlerinin yönetmeliklerde yer bulması bunlar hep devamlılık arz eden, süre gelen şeyler. Bu yapı stoklarımızı artık bir an önce elden geçirmemiz gerekiyor. Bu işin acil bir şekilde gündemin ön sıralarına alınması lazım. Ülkemizin daha fazla canı yanmaması açısından acil tedbir almak gerekiyor. Depremlerin verdiği alarmı dikkate almamız gerekir” şeklinde konuştu.





