Demokrasiyi değil, askeri vesayeti savunan, demokrasiyi es geçip, laiklikle yetinerek “Türkiye laiktir, laik kalacak” diyerek askeri vesayete geleceğini ipotek etmiş ulusalcılarla mı, MHP’lilerle mi kol kola girecektim? İzmir Cumhuriyet Mitinginde “Ne darbe ne şeriat” dedi diye Ankara’da kürsüye çıkarılmayan Türkan Saylan’a rağmen bu insanlarla mı aynı kefede tartılacaktım? Yoksa hiçbir hukuki dayanağı olmamasına rağmen 368 oy zorunluluğu icat eden(sözde onursal bilmem ne) Sabih Kanadoğlu’nun aklına mı uyacaktım? Bahçeli ile darbecilerle ve darbe özlemi içindeki ulusalcı faşistlerle aynı çizgide mi olacaktım?

***

Siz, günü geldiğinde kenara çekilmeyi bilmeyen ve DSP’yi İsmail Cem ve arkadaşlarına emanet etmeyi engelleyen, bu sayede DSP’yi de İsmail Cem’in Yeni Partisi’ni de bitirip AKP’ye iktidar yollarını açan Ecevit’i; ya da iktidar oldukları dönemlerde sırf Kürt partisi Meclise girmesin diye, yetkileri olduğu halde seçim barajını düşürmeyen Baykal ve diğer liderleri görmeyeceksiniz, 28 Şubatlardan hiç utanmayacaksınız, başörtülü insanları düşman belleyerek ötekileştireceksiniz, SUSURLUK rezaleti yaşanırken sadece tencere tava çalarak şov yapacak, işin derinliğine inemeyeceksiniz, bu konuda Fikri Sağlar dışında Baykal dahil CHP’nin hiçbir tepkisine rastlamayacaksınız, Kürtleri ve dindarları dışlamak, yok saymak için her türlü insanlığınızdan vaz geçeceksiniz, sonrasında da gelinen noktada faturayı YETMEZ AMA EVET diyenlere keseceksiniz. Kaldı ki YETMEZ AMA EVET tercihinin yanlışları olsa bile insanların özgür iradeleri ile ne askerlerin, ne de AKP’nin peşine takılmadan verdikleri bir kararı bir suçmuş gibi kendinizi aklamak için kullanmanızın demokrasi ile düşünce ve fikir özgürlüğü ile bağdaştığını mı düşünüyorsunuz?

***

YETMEZ AMA EVET’in bir başka alternatifi yoktu. CHP lideri BAYKAL, utanmadan, sıkılmadan 12 Eylül darbe Anayasası’nı savunuyordu. Eğer asker güdümünde sırf laikçi ulusalcılardan oluşan baskılar sonucunda bile olsa CHP’nin yapması gereken, bir iktidar partisinin kapatılmasına göz yummak olmamalıydı. 12 Eylül Anayasası’nı değiştirebilmek için AKP ile birlikte bir çalışma bile yapabilirlerdi. Daha demokratik bir Anayasa elbette mümkündü. Ama 12 Eylül Anayasası’nın kendilerine sağladığı haklardan, saltanattan vaz geçmek o zamanki Ulusalcı / laikçi CHP’nin işine gelmiyordu. Demokrasi bu kesimler için fantezi idi.

NASIL OLSA Asker sayesinde gül gibi geçinip gidiyorduk; rakımızı içiyorduk, demokrasiye ne gerek vardı? İşte bu kafa ile ülke, AKP’ye teslim edildi.

***

Önce bu gerçeklerle yüzleşin. YETMEZ AMA EVET’çilere fatura kesmek sizi aklamaz… Bunun hala farkında olamayışınız ve zamanında açıkça fikrini söylemiş olan Sezen Aksu’lara hala yargısız infazlar yapmanız sizin için bir demokrasi ayıbıdır. Tabi en hafif betimleme ile… Şu anda iktidarın trollerinden çok daha zararlı bir tavır içindesiniz. FETÖ’yü tehlike olarak görmeyen Ecevit’i hatırlayın. “Özde/ sözde Atatürkçü” kavramlarını icat edenleri hatırlayın. Anayasaya “Din eğitimi mecburidir” diye yazanları, Türkiye’yi TÜRK/ İSLAM ideolojisi ile şekillendirmeye çalışan Cuntayı hatırlayın… Ve o cuntanın hazırladığı Anayasaya %91 ile EVEEEET ! diyen kitleyi hatırlayın… Siz, ya da anneniz babanız bu referandumun hangi kesiti içindeydi? Asıl o zaman HAYIR diyebilmek marifetti. Siz ne dediniz?

Aynı madddeler bugün yine önüme gelse tereddütsüz yine EVET derim ve bu yazdıklarımın herhangi bir bölümüne YANLIŞ diyebilecek kişilerle tartışmaya da hazırım. Hadi buyrun…

Açılım sürecini de adam gibi tartışalım... Açılım sürecini engelleyen Kürt ya da Türk tarafında kimler varsa onların tümünü lanetliyorum… Kanla beslenenleri ve onları alkışlayanları lanetliyorum. 3 yıl tek bir şehit kanı akmamasını içine sindiremeyenleri lanetliyorum. Barışçı bir çözüm yolu bulamayan, öneremeyen geri zekâlıları lanetliyorum.