* Gerçek bir devlet adamı olma yolundayım

* Meclis’te plastik sandalyede oturacağım

* Tarımdan başka elimizde bir şey kalmadı 

MEHMET AYTAÇ-ERDOĞAN DEMİR

Gazeteci Bülent Saylam, Erdoğan Demir ve Mehmet Aytaç’ın hazırlayıp sunduğu Seçime Doğru Özel Programı’na konuk olan Ergin Arslan, bağımsız aday olarak seçilebilmesi için 20-25 bin oya ihtiyacı olduğunu, şu an için ise 12 bin civarında oyu bulunduğunu belirterek seçmenlerden destek istedi. 

“BEN DE ÇİFTÇİYİM VE HER ÇİFTÇİNİN YAŞADIĞI SORUNLARI YAŞIYORUM”

Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız adayı olan Ergin Arslan, nasıl ve neden adat olmaya karar verdiğini anlattı. Kendisinden ve adaylık sürecinden bahseden Arslan; “İlk yayınlarımı altı ya da yedi ay önce yapmaya başladım. Aday olmaya karar verdim ve neden aday olduğunu bulmam gerekiyordu. 2 aylık süreçte bu gerçekten bir popülerlik miydi yoksa ben bu memleket için varım mı demek istiyordum, bunu belirlemem gerekiyordu ve adaylığımın nedenini buldum. Bu süreçte de halkın sorunlarını insanlara yönelttiğimde ilk aldığın soru kimsin sen? Ben eğitimini bu ülkenin üniversitelerinde tamamlamış, tarım alanında üretimler yapan, yazılım alanında üretimler yapan, lisans diplomasına sahip, bir bireyim, bir vatandaşım bir yurttaşım. İki farklı üniversiteden mezunum. Bir tanesi yazılım, diğeri danışmanlık. Onun haricinde de durmadım yazılım şirketi ile devam ettim ve 2010 yılından beri bu ülkeye yazılımsal anlamda değerler katıyorum. Yüzü aşkın işletme, kamu kurumu ve devlet dairesi ile bu alanda çalışmalar yürütüyorum. En sevdiğim alan tarımdır ve çiftçilerle aynı derdin içerisindeyim. Aşağı yukarı 300 dekarlık bir alanda üretim yapıyorum. Bu üretimin içerisinde her çiftçinin sabah tarlaya giderken yaşadığı sorunu, ben de yaşıyorum. Gübre alırken aynı sorunu ben de yaşıyorum. İlaç alırken tarlama bir şey yaparken, bir üretim yapma mücadelesi içerisinde aynı sorunları ben de yaşıyorum” 

“EYT ÇIKTI DEPREM UNUTULDU”

Arslan, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin unutulduğunu belirterek; “Biz seçime girdik, bütün milleti böyle herkes adaylar ama depremi unuttuk. Bu depremi unuttuğumuzun ayıbı inanın hepimize yeter. EYT kadar konuşulmadı yani bir emeklilikte yaşa takılan insanlar kadar bu deprem konuşulmadı, unuttuk. Öncelikle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Muhtaç olan, orada yardıma ihtiyacı olan insanları unutmamalıyız” şeklinde konuştu. 

“GERÇEK BİR DEVLET ADAMI OLMA YOLUNDAYIM”

Neden bağımsız aday olduğunu açıklayan Arslan, şöyle konuştu: “Ben işim gereği siyasi oluşumların ve partilerin içerisinde bulundum. Her partiyle ve her partinin devlet tarafında yönetimleriyle bulundum ve zihnimde kalbimde hiçbir zaman o partilerin içerisinde yer bulamadım. Gerçek bir devlet adamı ve gerçek bir siyasetçi olma yolundayım. Bu yola girdiğimde de partilerin içerisinde zihnime gönlümdekine uygun bir yer bulamadım. Zaten onların da beni çok içlerine alacaklarını sanmıyorum. Senin kriterine göre mi, diye sorabilirsiniz ama benim gibi düşünen de çok insan var gerçekten. Yer bulamayan, yandaş davranılan, muhalefeti de iktidar da söylüyorum yandaş davranılan, liyakata önem verilmeyen oluşumlardan kendimi soyutlayıp, gerçek bir devlet adamı ve gerçek bir siyasetçi olmak için bağımsız aday oldum. Halka da bir sözüm var. Teklifler gelse de, geldi hiç önemli değil sonuna kadar bağımsız olarak bu dönemi tamamlayacağım. Ama ikinci döneme girdiğimde, vatandaşlara daha faydalı olabileceğim bir parti varsa, Atatürk'te anlaşırsak, bu milletin değerlerinde anlaşırsak, terörde anlaşırsak aynı dili kullanırsak ve millet çıkarına karar verirlerse işte o zaman partilerle yine vatandaşlarımız sorarak ve büyük bir çoğunluğundan olur onayı alarak geçmeyi düşünürüm.”

“20-25 BİN OY GEREKİYOR”

Arslan, bağımsız aday olmak için kaç oy alması gerektiğini de anlatarak; “Benim tahminime göre 20 bin oy ile seçiliyorum. Ama Cumhurbaşkanlığına ayrı oy vereceksiniz, milletvekilliğine ayrı oy vereceksiniz. Yani gönlünüzdeki Cumhurbaşkanını seçersiniz, bundan yana hiçbir sıkıntı yok. Kaç oy gerekli kısmında ise aslında vatandaşların diğer partilere ne kadar oy vereceği ile alakalı.  Eğer vatandaşlar Cumhuriyet Halk Partisi'ne 150 bini, diğerlerine de 25’şer bin oy verirse farklı hesaplanır. Ama dağıtırsa hepsini o zaman şansım daha yüksek. Kesinliği için 25 bin oya ihtiyacım var” dedi. 

“12 BİN OYUM VAR”

Oy oranıyla ilgili de bilgi veren Arslan; “Şu an 12 bin oyum olduğunu düşünüyorum. Bunu her yeri ölçemeyerek söylüyorum. Dijital tarafa güveniyorum ve köylere güveniyorum. Benim üç tane köyde üretim yaptığım alan var. Köydeki çiftçi vatandaşlarımıza aynı acıyı çektim ben. Onlar için mücadele ediyorum. Muhtarları bir araya topladım, onlarla oturduk. Aynı sorun, hepsi arkamda. Ben 11 bin, 12 bin oyum olduğunu düşünüyorum. Önümde de bir süreç var. Kendimi daha fazla anlatarak bunu 20-22 bin bandına çıkarabileceğini düşünüyorum ve gönülden inanıyorum” şeklinde konuştu. 

“UZAKTAN KIZARAK OLMAYACAĞINI ANLADIM ADAY OLMAYA KARAR VERDİM”

Arslan, nasıl aday olmaya karar verdiğini ise; “Adaylığa ilk karar verdiğimde burama gelmişti. Tarım üretimi yapacağım, tarla ekin diyorlar, tamam Orman İşletmeye gidiyorsun, Mal Müdürlüğüne gidiyorsun vermiyorlar. Ceviz ekelim, üretim yapalım diyoruz, vermiyorlar. Memlekette yağ yok dediler, tüm tarlalarımı ayçiçeğine çevirdim. Memlekete tarım, üretim gerekli dediler, gittim üretim yaptım tüm tarlalarımı ihtiyacınıza göre yönlendirdim. Bu süreçte artık dedim ki bu uzaktan kızarak olmayacak, elimi taşın altına koydum ve eyleme geçtim” şeklinde açıkladı. 

“EN BÜYÜK SORUN GÖÇ”

Edirne’nin sorunlarıyla ilgili konuşan Arslan, şu açıklamayı yaptı: “Edirne’nin öncelikli sorunları nelerdir? Köylerde, cenaze kaldırmaya insan yok. Bizim köylerimizde anne babalar, çocuklarını hayatını kurtarmak olarak şehirlere gönderiyor. Araştırma yaptık, köklerini köylerden koparmamış vatandaşların çocukları, köylerdeki tarlasını satarak giden insanlara göre 2-3 hatta 4 kat daha fazla gelire sahip. Şehirde çalışsa bile köydeki üretimine devam etmesi lazım. Edirne’nin en büyük sorunu köylerin göç vermesi. Benim için birinci en önemli sorun bu.”

“GİRDİ MALİYETLERİ ÇOK YÜKSEK”

Tarım sorunlarıyla ilgili konuşan Arslan; “Tarımda en büyük sıkıntı nedir? Girdi maliyetlerinin çok yüksek olması. İkincisi ekilebilir alanların olmaması. Binali Yıldırım, gidin dağı taşı ekin dedi. Tamam dedik, üretim yapmak istiyoruz dedik, ne yazık ki üretim alanı bulamadık. Traktör alamaz artık çiftçi. Geçen yıl 150 bin lira olan traktör bugün 600-700 bin lira. Her şeyin para ile çözüleceğini düşünüyorlar ya, bu çok büyük bir sorun. Para yenmez, taş topraktır. Yani çiftçiye, buğdaya para verdin ama o para erir. Çiftçi alım yapamadıktan sonra nasıl devam etsin. Önce ete zam yapıyorlar. İnsanlar sağım yapılan hayvanlarını kesiyor. Sonra süte zam yapılıyor” dedi. 

“YAĞMUR SUYU VE ENERJİ İLE İLGİLİ PROJELERİM VAR”

Arslan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Sulama konusunda neler söylersiniz? Çiftçinin tarımsal sulamalardan vazgeçeceğini düşünüyorum. Bu sulamalarda galiba en büyük özveri yine çiftçilerden bekleyeceğiz. Su krizi giderek derinleşiyor giderek kötü bir hal alıyor. Bu konuda köy evlerinde yağmur suyunun depolanması ve evlerin çatılarındaki güneş enerji santralleri ile enerji tüketiminin azaltılması yönünde projelerim var. Hem sulama, hem de enerji tüketimi bugün suyun başında büyük bir bela.”

“TURİZMDE ÖNCE ALTYAPI”

Saros Körfezi ve turizm ile ilgili görüşlerini de açıklayan Arslan; “Bir yeri turizme açmadan önce bunu gelecek insan sayısına yakın bir şekilde hazır etmemiz gerekiyor.  Bunun tanıtımını yapmadan önce bölgemde bu alanda alt yapının hazırlanmasını öncelik edeceğim. Belki beş yıl belki ikinci döneme kalırsak bilemiyorum ama ciddi mücadele vereceğim. Çünkü Saros Körfezi cennet. Neden bizim burada satılık halk plajı var da, Yunanistan'a gittiğinde tarihi plajlar var. İkisinin arasında çok bir fark yok. Biz farklı değerlendiriyoruz, biz para olarak bakıyoruz. Para olarak bakmayacağız, turizm olarak bakacağız, para kendiliğinden gelir zaten. Gerekli değeri gösterdiğinizde inanın kendiliğinden gelecektir” şeklinde konuştu. 

“VEKİL OLDUĞUMDA FSRU’YA KENDİMİ BAĞLAYACAĞIM”

Saros FSRU Limanı ile ilgili de konuşan Arslan; “Galiba en sert eleştiriyi ben yaptım onlara. Dedim ki sizin cahilliğinizin benim geleceğimi etkilemesine artık izin vermek istemiyorum.  Arkasındayım söylediklerimin net olarak. Belki milletvekili seçilirsem kendimi o limana bağlayabilirim. Çok ciddi söylüyorum bunu. Şu an yapsam bir ses getirmez ama o zaman yapabilirim. Bir limana, bir enerji nakil hattına, bir teknolojik alana karşı değilim. Ama nereye ve nasıl yapıldığına karşıyım. Bunlar farklı şekilde çözümlenebilirler. Bunu tam fay hattının üzerine, sahilin gözbebeğine yapmak yarın orada bir facia olsa, yarın bir deprem olsa, burada yaratıcı tahribatı düşündükçe yani o bölgedeki insanların duygularını kaçması lazım” dedi. 

“MECLİS’TE PLASTİK SANDALYEDE OTURACAĞIM”

Seçilmesi durumunda ilk işinin ne olacağını da açıklayan Arslan; “Meclis’e gitmeden önce Atatürk heykelinin önünde bir konuşma yapacağım. Buna niyetliyim. Edirne'ye gideceğim, mazbatamı alacağım ve Meclis’e gideceğim. Gittiğim gibi oradaki koltukları ter çevireceğim. Çok oturdular. Bir tane plastik sandalye götüreceğim ve o kürsünün tam öüne koyacağım o plastik sandalyeyi. Kesinlikle her şeyi oradan dinleyeceğim, o rahat koltuklara oturmaya alışkın değilim. Oraya gittiğimde ilk gündeme getireceğim şey, Meclis’e bir sonraki dönem 100 tane en az bağımsız milletvekili nasıl sokarız, nasıl milletvekili yaparız, bunu isteyeceğim.  Çünkü bağımlı vekil partinin sözünden çıkamıyor. Daha sonra da hemen köyler. Köy okulları, göç sorunu, tarımsal üretimlerin arttırılması ve vatandaşlarla iç içe geçip, insanların isteklerini, 600 tane milletvekili, Meclis Başkanı, kurmaylar, kim varsa tam böyle tabiri caizse enselerine yapıştıracağım vatandaşların isteklerini” diye konuştu. 

“KÖY OKULLARININ AÇILMASI İÇİN ÇALIŞACAĞIM”

Köylerin durumu ve köy okulları ile ilgili açıklamalarda bulunan Arslan, şöyle konuştu: “Biz teknolojiyi sonradan kullanıyoruz. İkincisi bizim her şeyimiz para. Paraya tamah edersek olmaz. Vatandaşa ve insana değer vererek olur. Bir insanı önemsersen eğer onun yolunu yaparsın. Onun oyunu önemsersen göstermelik yaparsın. Köy okulları neden boşaldı? Öğretmenlerin köylere gönderilmesi finansal bir sorun. Bir okulun açılıyor olması da finansal bir sorun. Okulun açık tutulmasını yetecek maddi güç bulunamaması. Çünkü bir okul varsa müdür vardır, sınıf öğretmenleri vardır, bunların oraya nakliyesi vardır, öğrencileri vardır. Ama bunların temelinde yine para. Paradan dolayı vazgeçtik. Ama şöyle düşünelim. Bir köyde okulun açık olduğunu düşünsenize cıvıl cıvıl.  Köydeki vatandaşlar sekizinci sınıfa kadar en az köyde kalmaya devam eder, şehirlere taşınmazlar. O çocuklar psiko-motor dediğimiz becerilerini kazanarak büyürler.  Ben köy okulunda yetiştim. Bu okulda aldığım eğitim beni lise hatta bir üniversite hayatımda da takip etti. Çok kaliteli eğitim vardı. Para olarak bakarsak kapalı tutmaya devam ederiz. Köy okullarını açmak bir milli güvenlik sorunu bugün.  Ben Gazi Üniversitesi'nde okudum, Açık Öğretim’de, Edirne’de okudum. Bana inanın Kepirtepe’nin yetiştirdiği bir lise mezunu, bugün üniversiteden mezun bir çok insandan daha kaliteli aritmetik beceriye sahip.” 

“MAKAM ARACI KULLANMAYACAĞIM”

Makam aracı kullanmayacağını söyleyen Arslan; “Ben makam aracı kullanmayacağım. Benim kendi aracım bana yeter. Makam aracını yalnızca makam aracı kullanmalısın denilen protokol işlerinde kullanacağım. Ama oradan buraya gidip-gelirken kendi aracımı kullanacağım. Seçim döneminde üzerimde hep aynı elbiseyi görüyorlar. Ben bu millet refaha çıkana kadar bundan başka takım elbise giymeyeceğim. Maaşımla da siyasal bilgiler mezunu pırıl pırıl gençler çalıştıracağım. Benim paraya ihtiyacım yok. Tarım bana yeter” diye konuştu. 

“GENÇLERİN HİÇBİRYERE GİTMEYE HAKKI YOK”

Arslan, gençlerin tamamının yurtdışına gitmek istediğini söyleyerek; “Şu an Keşan'ın en sağlam yazılım firmasına sahibim. Çok güzel iş yapan arkadaşlarım var Keşan’da yazılım anlamında ama en büyük yazılım şirketi bana ait.  Gençlerin hepsi inanın bana yurtdışına gitmek istiyor. Tamamını aklında fikrinde yurtdışına gitmek var. Nereye gidiyor nereye? Bizim bu yurtdışına gitmeyi düşünen gençlerle buranın Ergene’sini temizlememiz gerek. Deresini, gölünü temizlememiz gerek. Ağaçlarını keserken önlerinde durmamız gerek. Limana kendimizi bağlamamız gerek. Bunları kimse yapmaz gençler giderse kimse arkasında durmaz. Gitmek istedikleri yerlerde de tercih edilen göçmen gruplarından değil bu insanlar, bu gençler. Gençlerin hiçbir yere gitemeye gitmeye hakkı yok. Bu memleket bizim, biz onlarla buranın temizliğini yapacağız, ormanına sahip çıkacağız, gençlere iş yapacağız, yıkılan evlerini yapacağız” dedi. 

“ERGENE’Yİ TARIMSAL SULAMA KİRLETİYOR”

Arslan, Ergene Nehri kirliliği ile ilgili olarak ise; “Ziraat mühendisleri atama bekliyorlar. Köylerde çalıştırılması gerek ziraat mühendislerinin. Gerekirse çiftçilerden parasını kesecekler, çiftçiler vergi ödeyecek. En azından kendimi de koyuyorum çiftçi olarak ben vergimin nereye gittiğini bileceğim. Ziraat mühendisi gelecek, bilgisi ile donanımıyla, teknolojisi ile eğitimiyle çiftçiye yardımcı olacak. Ziraat mühendisleri köye lazım. Ergene Nehri’nin kirliliği %10'u fabrika atıkları, diğer %10’u şehirlerdeki deşarj noktaları, %80'i tarımsal atıklar. İlaçlı suların Ergene’ye karışması ve oradaki biyolojik çeşitliliği yok etmesi. Yine en büyük özveriyi biz çiftçilerden bekleyeceğiz. Ergene’yi temizlemek için yapmanız gereken tek şey. Atıp alanlarında filtre edeceksiniz ve çiftçilerin sulu tarımlarına bir sürü ara vereceksiniz. Başka yapacağımız bir şey yok doğa geri kalanını kendi halledecek” şeklinde konuştu. 

“TARIMSAL DESTEKLEMELER DEĞİŞMELİ”

Arslan, tarım konusundaki açıklamalarına şöyle devam etti: “Tarım politikalarında değişiklik istiyorum, net. Tarımsal destekleme şartları, gerçek üreticiyi kapsayacak. Kaşının üstünde göz olacak bilmem ne olacak, yoksa vermem. Yok böyle bir şey. Desteklemeler yeterli değil. Bugün 300 dönüm yer üretiyorum ben, 100 dönümü kayıtlı. 100 ton buğday döküyorum, 50 ton ayçiçeği döküyorum ama banka bana sen küçük çiftçisin diyor. Ben nasıl taşıyacağımı bilemiyorum ürettiklerimi ama kendimi kanıtlayamıyorum. Döktüğüm ürün üzerinden destek vermesi lazım. Traktör almaya iki kere başvurdum vermediler. Dedemden babamdan kalma bir traktörüm var ama çok şükür. Üretim yapabildiğime şükür ediyorum gerçekten. Başvuruya dayalı desteklemeden, teşvike ve tespite dayalı destekleme modeline geçilmesini istiyorum. İnsanları desteklemek için sen tespit edeceksin. Bugün 1000 dönüm yerim var. Bana desteğe gerek yok ki. Ama bugün 50 dönüm yeri var adamın.  Büyümek için bir finansman ihtiyacı var. 100 dönüm olursa traktörü yetmeyecek. Buna destek gidecek. Sürünün başındaki çobana da 50 tane küçükbaş ver o bu anlar çünkü bu işten takip et satamazsın de. Tarımın modernleştirilmesi ve köyleri içme suyu sorunu çözülmesi lazım. Köy yolları, yol aydınlatmaları eksik, kazaya sebebiyet veren kavşaklar var.”

“ELİMİZDE TARIMDAN BAŞKA BİR ŞEY KALMADI”

Arslan, şöyle devam etti: “Emlakçılarımız harıl harıl para kazanıyor tarlalardan. Bence bu bir çiftçiye ihanet. Tarla para kazanılacak bir yer değil. Biri satın alacaksa çiftçi satın alacak. Senin alıp satabileceğim bir şey değil. Orada üretim yapılır. Siz tarlayı bu şekilde alıp satamazsınız. Bunu engellemek için ne gerekiyorsa yapacağım. Tarla mı alacaksın, getir ÇKS’ni, üretim mi yapacaksın getir belgeni. Üretim yapacak olan alacak tarlayı. Elimizde tarımdan başka bir şey kalmadı. Her şey özelleşti. Sadece tarıma sarılabiliriz. Tohumda da dışa bağlıyız zaten. Mutlaka tarıma sahip çıkacağız.”

“FUTBOLCUDAN VEKİL OLMAZ”

Ergin Arslan, Meclis’te futbolcu vekil olmaması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Futbolcudan vekil olmaz. Meclis’te kavga eden, hakaretler eden vekil istemiyoruz.  Ben 2002 Dünya Kupası'nda yarışan Türkiye gibiyim. Birinci olamazsan da favorilerden biriyim. Böyle farklı renklerin mecliste olmasını istiyorum. Bağımsız adaylara destek verilsin. Bağımsız cumhurbaşkanı adaylarına insanların hep imza vermesini ve farklı bir renk oluşturmasını istedim. Edirne’deki tüm vekil aday adayları ile kesinleştiğinde görüşmeyi tanışmayı gönülden çalışmayı çok isterim. Umarım sonuna kadar hep birlikte olacağız. Halkımız izlesin, baksın, görsün, benden daha iyi anlatan, benden daha iyi olacağına inanan varsa ona oy versin. En iyimiz gitsin oraya, başka hiçbir isteğim yok. Beni destekleyen tüm vatandaşlarımıza tüm halkımıza teşekkür ediyorum” 

Programın tamamını Medya Keşan Facebook ve YouTube kanallarından izleyebilirsiniz.