Apartmanlar arasından bakınan o ev Bir eski fotoğrafı andırmaktaydı Baktım da buz tutmuş ak saçakları Çarıklı günleri haykırmaktaydı! Bildiğiniz o eski evler gibiydi; Kiremitler kırıktı, kapısı dardı Çamur harçlı, taş örme duvarlarında Islıkla söylenmiş türküler vardı! Büyükçe bahçesi, yola bakardı Ağaçların dalları çatal çataldı. Tahtaları çürümüş çardak altında Taşları dökülmüş döveni, kardı. Gözlerime ilk çarpan boş saksılardı. Kasımpatlar çoktan kurumuşlardı. Çatının altındaki kiriş ucundan Paslanmaya yüz tutmuş bir nal sarkardı. Bahçenin ucundaki bir iri çınar Bir zaman tünelini andırmaktaydı. Elleri kırışmış yaşlılar gibi Kocaman gövdesi sallanmaktaydı Kuyunun üzerinde bir kara kazan Sacayağı nerde* diye bağırmaktaydı Perdeyi açıp açıp kapayan çocuk Umut dolu gülücükler fırlatmaktaydı En canlı duransa küçücük nardı. İncecik dalları karlı bahardı Kömürlük kapısında asılı yanbol Kendi hazanını yaşamaktaydı Duvara dayalı üç tane teker Bir yaba, bir baston, kırık ibrikler Ve duvar üstündeki yırtık çizmeler Sanki sahibini aramaktaydı Bacanın dibinde üşüyen susak Savrulan dumanla kararmaktaydı Eşiğin üstündeki küçük delikten Bir yemek kokusu yayılmaktaydı Camları kapatan soluk perdeler Kim bilir ne hisler saklamaktaydı Pencerenin önündeki bir mum çiçeği Gelen geçene göz kırpmaktaydı Dışardan duyulan bir güzel ninni “Ingaa! “ sesine karışmaktaydı Belli ki bu evin bir köşesinde Mini mini bir bebek uyumaktaydı. Karlara gömülmüş bu yaşlı evin Saçağından buzlar uzanmaktaydı Baktığım her yerden gönlüme doğru Bir ılık rüzgar savrulmaktaydı! Ah, gönül ocağımı tutuşturan ev! Ah, bahçeyi kuşatan alçak duvarlar! Tıpkı sizin gibi sıkışıp kaldı Apartmanlar altında ne hatıralar