BÜLENT SAYLAM

Edirne Valiliği ve Trakya Üniversitesi tarafından düzenlenen panelin ardından Yunanistan’a çıkan karayolu üzerindeki son köprülü kavşağa Dr. Sadık Ahmet’in ismi verildi.

Saat 11.00*de Şapçı Ağadayı Tesisleri*nde başlayan panele Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Dr. Sadık Ahmet*in eşi Işık Sadık Ahmet ve ailesi, Gümülcine ve İskece Müftüleri, Edirne Milletvekilleri, Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, çevre il ve ilçe belediye başkanları, çevre il ve ilçe başkanları, DEB (Dostluk ve Eşitlik Partisi) Yöneticileri, Bursa Batı Trakya Dernek üyeleri ve Batı Trakya*dan gelen soydaşlarımız katıldı.

Panelin moderatörlüğünü Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, Ankara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Saadettin Yağmur Gömeç ve Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitü Müdür Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu konuşmacı olarak katıldı. Panel 3 konu başlığı halinde gerçekleştirildi. 1. Dr. Sadık Ahmet kimdir?, 2. Dr. Sadık Ahmet*ten Lider Sadık Ahmet*e , 3. Lider Sadık Ahmet ne tür bir mücadele verdi?

Panelde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Saadettin Yağmur Gömeç söz aldı. 1. konu başlığı olan Dr. Sadık Ahmet Kimdir? bölümünde Sadık Ahmet'in hayatı hakkında bilgi verdi. Panelin 2. konu başlığında Dr. Sadık Ahmet'ten Lider Sadık Ahmet'e olan bölümü anlattı. Son konu başlığında ise mücadele arkadaşı Gümülcine seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif de Dr. Sadık Ahmet'le geçen mücadele yıllarını anlattı.

IŞIK SADIK AHMET: BU KÖPRÜ, GÖNÜL KÖPRÜSÜDÜR

Panel’den sonra konuşmalara geçildi. Panelde ilk olarak Dr. Sadık Ahmet*in eşi DEB Partisi Onursal Başkanı Işık Sadık Ahmet söz aldı. Işık Sadık Ahmet eşinin Batı Trakya’daki mücadelesini hatırlatarak şunları söyledi: "Kazanımları ve yaptıkları saymakla bitmez. Kısacası 100 yılda yapılacakları 10 yılda gerçekleştirebilendir. Doktor olarak girmediği ev yoktu. Her soydaşın sağlığıyla ilgilenirdi. Siyasetçi olarak da ezilen halkın her daim yanındaydı. Tabii her başarılı erkeğin yanında bir de kadın vardır, ben de eşime her zaman destek oldum. Sendelediğinde ona omuz verdim, hayat arkadaşlığı yanında yol arkadaşlığı da yaptım. O da ömrünü toplumuna adadı. Lozan’ın 72'nci yıl dönümü olan 24 Temmuz 1995 tarihinde, içinde tüm ailemizin bulunduğu şüpheli bir kazada, onu bizden ve toplumdan kopardılar. Doktor Sadık Ahmet, bıraktığı eserleriyle, fikirleriyle yaşamaya devam ediyor. Toplum onu hiçbir zaman unutmadı, kalplerinde yaşatıyorlar. Bugün burada da ismi bir kez daha ölümsüzleşecektir. Bu köprü, gönül köprüsüdür. Keşan’ı Batı Trakya’ya, Balkanlar’a, gönül coğrafyamıza bağlayacak olan köprüdür. Öte yandan her yıl İpsala Gümrük Kapısı’ndan Türkiye ve Yunanistan’a giriş-çıkış yapan yüz binlerce insanın altından geçtiği köprüdür. Bu köprülü kavşak, Doktor Sadık Ahmet’in isminin ve onun mücadelesinin bilinmesi için farkındalık oluşturacaktır” dedi.

DESTİCİ: BATI TRAKYA TÜRKİYE’NİN AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR 

Işık Sadık Ahmet*ten sonra Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici konuşmasını yapmak için kürsüye geldi. Balkanlar’ın Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasında çok ağır bedeller ödendiğini dile getiren Destici, şunları söyledi: ※Yüz binlercesi sırf Türk ve Müslüman oldukları için katledilmişler, şehit edilmişler. Ama ona rağmen; ‘Biz buradayız Türk’üz ve Müslümanız ve buradan da bir yere gitmeyeceğiz. Bizim vatanımızdır burası’ demişler. Onun için de biz Türk milleti adına da onlara şükranlarımızı sunuyoruz. Ama bilinmelidir ki tıpkı Türkmeneli bölgesi gibi Batı Trakya da Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve büyük Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti daha güçlüdür. Çok güçlüdür. Ve bundan sonra geçmişte yaşanan zulümleri ya da katliamları bir kere daha yaşanmasına, yaşatılmasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmez ve etmeyecektir. Bunu da herkesin bilmesi gerekir”

KIRBIYIK: 3 KITADA TOPRAKLARI OLAN BİR CİHAN İMPARATORLUĞU KURMUŞUSUZ

Destici’nin ardından Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık konuşmasını yaptı. Vali Kırbıyık şunları ifade etti: ※Batı Trakya Türklüğünün yılmaz savunucusu, dava ve mücadele insanı rahmetli Dr. Sadık Ahmeti doğum gününde hep birlikte anmak, hak ve özgürlük mücadelesini gelecek nesillere aktarmak adına düzenlemiş olduğumuz panelimize teşriflerinizden dolayı her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Tarihimiz boyunca aziz milletimizin varlığını koruması ve geliştirmesinin çok çeşitli bedelleri olmuştur. Orta Asya steplerinden başlayan yolculuğumuzda, 1071’de Anadolunun kapıları Türklere açılmış zamanla 3 kıtada toprakları olan bir cihan İmparatorluğu kurmuşuz. Edirne, Payitahtlık yapmış bir şehirdir. Fatih Sultan Mehmet Edirnede doğmuş, tahta Edirnede çıkmış, kutlu seferin tüm hazırlıklarını Edirnede planlamış, İstanbulun fethini Edirneden başlatmıştır. Yüzyıllar boyunca Evlad-ı Fatihanın huzur ve güven içerisinde yaşadığı başta Balkan coğrafyası olmak üzere Rumelide Anadoluda 19. Yy. başlarıyla birlikte çeşitli acılar yaşamış ve kaybedilen sadece savaşlar olmamış yüzyıllardır Türklerin vatan toprağı olan toprakları da olmuş. Göçler ve acılar yaşanmıştır. Her ne kadar birlikte yürüttüğümüz İstiklal Harbini kazansak da kimimiz Anavatanın toprakları dışında bu kutlu Türk davasını sürdürmek durumunda kalmıştır. Bu noktada Anavatanın ötesinde Türklük davasını sürdürme bayraktarlığını nasıl Azerbaycanda rahmetli Ebulfeyz Elçibey yürüttüyse, Kıbrısta nasıl rahmetli Rauf Denktaş yürüttüyse, Batı Trakya Türkleri için de bu bayraktarlığı rahmetli Dr. Sadık Ahmet üstlenmiştir. Dr. Sadık Ahmetin eşsiz azmi, kararlığı, cesareti, özgüveni, liderliğini her yönüyle az önceki panelimizde gördük, bilgilendik.  Bu anlamda da panelistlerimize çok teşekkür ediyorum.

SİYASAL HAKLARIN ENGELLENMESİNDE YATAN KORKU HEP AYNI KORKUDUR

Tabii, rahmetli Dr. Sadık Ahmetin mücadelesi öyle bir mücadele ki, sadece bulunduğu bölgede değil, sözde demokrasinin simgesi olan, demokrasi naraları atan batının da gerçek yüzünü ortaya koyan bir mücadeledir. Bugün Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistanda bağımsız Milletvekili olabilmek için %3 lük bir baraj var. İşte bu barajı koyduran korkunun adı aslında rahmetli Sadık Ahmet olmuş ve bugün de aynı korkuyu aynı şekilde hissettiklerini görüyoruz. 

Müslüman Türk azınlığının eğitim hakkından, vakıf kurma hakkına kadar getirilen kısıtlamalar. Seçilmiş müftülerimize yapılan baskılar. Vatandaşlıktan çıkarmalar. Demografi yapıyı değiştirme çabaları. Siyasal hakların engellenmesinde yatan korku, hep aynı korkudur. Dün olduğu gibi bugün de Batı Trakya Türkleri kimliklerini, dinlerini, inançlarını her türlü baskıya rağmen korumaktadırlar. Müslüman Türk toplumunun kuşaktan kuşağa aktarılan bu mücadelesi için yürekten kutluyor ve bu mücadelede emeği geçen gayret sarf eden herkese şükranlarımı sunuyorum. Yine bu salonda özellikle Batı Trakya'dan gelen misafirlerimizle birlikte olmaktan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Ecdadımızın her noktasını nakış nakış işlediği medreselerle, camilerle, kervansaraylarla, köprülerle donattığı Edirnenin sınırları 6 bin kilometre kare gibi gözükse de aslında gönül coğrafyamızın, özellikle Balkanlardaki gönül coğrafyamızın çok daha geniş bir alanı kapsadığını burada bulunan herkes benim kadar biliyor. Ben şehre gelen misafirlerimize şehrimizi anlatırken gurur duyduğum bir hususun özellikle altını çiziyorum. Ben bu şehrin 204. Valisiyim. 1361 yıllından itibaren, Lala Şahin Paşa ile başlayan bir misyon Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de devam etmiş ve bugünlere kadar gelmiş. Bunun şu sebeple altını çiziyorum. Bizler Edirne Valiliği olarak, devletimizin tüm kurumları olarak her zaman sizlerin yanınızdayız, emrinizdeyiz.  Bugün de böyle yarın da böyle olacak. Allaha şükürler olsun ki her türlü imkana sahibiz. Bizler sizlerin yanında olmaktan büyük bir gurur ve memnuniyet duyuyoruz.

Çok kıymetli misafirlerimiz sözlerime son verirken çok değerli Dr. Sadık Ahmet'i bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Başta kıymetli hocalarım olmak üzere bu panelin hazırlanmasında emeği geçen herkese kalben şükranlarımı sunuyorum. Yine bugün ki programımız dahilinde ülkemizden Yunanistan'a doğru giden son kavşak noktası olan köprülü kavşağın adını Dr. Sadık Ahmet köprülü kavşağı olarak değiştiriyoruz. Bu noktada da Karayolları Genel Müdürlüğümüze, Ulaştırma Bakanlığımıza teşekkür ediyorum. Çok anlamlı bir isim değişikliği oldu. Işık hanımla sohbetimizde belki kendisi söyler diye bırakmıştım ama müsaadenizle ben belirteyim. Rahmetlinin ismi birçok yere verildi ancak 3 yer bizler için çok önemli dedi. 1.'si Dışişleri Bakanlığının bulunduğu caddenin Dr. Sadık Ahmet caddesi olması çok önemli. 2. olarak İstanbulda Fener Rum Patrikhanesinin bulunduğu caddenin ismi Dr. Sadık Ahmet olması çok önemli. 3. olarak ise bu kavşağa adının verilmesi. Yunanistandan gelişte ve Yunanistana giderken herkesin bu kavşağı görmesi ailemiz ve davamız için çok önemli olduğunu söyledi. Bu noktada duyarlılık gösteren herkese tekrar teşekkür ediyorum. Teşrifleriyle bugün bizleri onurlandıran T.B.M.M. Başkanımıza özellikle şükranlarımı arz ediyorum.”

BATI TRAKYALI KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ

Doktor Sadık Ahmet’e onun şahsındaki Türk mücadelesine biz sadece bir siyasi parti olarak veya bir siyasi partinin temsilcisi, milletvekilleri olarak veya bürokrat arkadaşlarımız olarak sahip çıkıyor değiliz. Biz bütün bir Türkiye olarak, Türkiye’de yaşayan 85 milyon insan olarak Batı Trakya’da yaşayan kardeşlerimizin yanındayız. Onların davasının arkasındayız. Türkiye’de hükümetlerle veya dönemsel olarak bir sahip çıkma meselesi değildir. Türkiye var olduğu müddetçe, 85 milyon insanımız var olduğu müddetçe Batı Trakya Türklerinin yanındayız. Bu davanın yanındayız. Bunu gösteren sembolik bir toplantı ve buraya katılan arkadaşlarımızın varlığı bunu ifade eden bir mana taşıyor”

‘YUNANİSTAN TAAHHÜT ETTİĞİ ULUSLARASI ANLAŞMALARA UYMALI’

Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şunları söyledi: “Lozan malum, Lozan Anlaşması’yla Batı Trakya’da kalan Türk Müslüman azınlık bazı hukuki teminatlar altına alınmıştı. Onun mukabili olarak Türkiye’de de İstanbul’da, özellikle Adalar’da, İstanbul’un farklı ilçelerinde bulunan Yunan kökenli daha önceki Osmanlı tebaası olan kişilerin de şimdi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişilerin de benzer teminatları var. Arzu edilen, talep edilen şey, mücadelesi yürütülen şey; ilave bir hak, bir lütuf değil. Yunanistan’dan talep edilen kendisinin taahhüt etmiş olduğu uluslararası anlaşmalara uyması. Tabii daha sonra başka hukuki gelişmeler de oldu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi imzalandı, kabul edildi. Buradaki hükümlere de burada kendisinin taahhüt etmiş olduğu, tanıması gereken haklara da hukuka da uyması talep ediliyor. Fakat tabii başından itibaren, daha 1923’ten itibaren 100 yıldır çeşitli dönemlerde, farklı şekillerde, Yunanistan’ın hukuk tanımazlığını her olayda, her dönemde müşahede ettik. Özellikle darbeden sonra 1967’de albaylar cuntasının gelişinden itibaren başlayan süreçteki tutumlar, o bizim Türkiye’nin Kıbrıs Harekatı sonrasında bu darbe yönetiminin uzaklaşmasından sonra da onun politikalarının devam ettiğini, sürdürüldüğünü görüyoruz

‘DOKTOR SADIK AHMET’İN UNUTULMAMASI İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ’ 

Doktor Sadık Ahmet burada bir hukuk mücadelesi yürüttü ve bu mücadeleyi de dediğim gibi sadece Yunanistan sınırları içinde değil, Türkiye’ye, Türk dünyasına ve bilhassa uluslararası Avrupa platformlarına da taşıyan sembol bir isimdi. Bu mücadeleyi önce fert olarak, daha sonra sivil toplum kuruluşlarıyla bir toplu kolektif bir mücadele olarak ve daha sonra da bir siyasi mücadele olarak, siyasi parti olarak yürütmüş oldu. Allah rahmet eylesin. Bu tür sembol isimleri biz unutmadığımız gibi unutulmaması için de gayret gösteriyoruz. Birçok arkadaşımız bahsettiler. İşte onların son adımı olarak da bugün Türkiye’den Yunanistan’a çıkıştaki son köprülü kavşak olan yere Doktor Sadık Ahmet ismi de verilmiş olacak. Herkes görsün, hatırlasın ve bu davanın sembol ismini unutulmasın diye

TÜRKİYE’NİN DOSTLUĞU KIYMETLİ, DÜŞMANLIĞI DA ÇOK TEHLİKELİDİR’ 

Çok yakın bir yerde, son zamanlarda bilhassa Yunanistan’da Türkiye karşıtı bir tutumun sesini yükselttiğini, belki de biraz seçimlerle alakalı olarak bunun gündeme taşındığını, Türkiye düşmanlığının pik yaptığını, yükseldiğini görüyoruz. Öncelikle şunu ifade edeyim; değerli arkadaşlar, bir toplum, bir halk, bir millet varlığını kendi tarihine, kendi kültürüne, kendi değerleri üzerine oturtarak ortaya koyabilir, açıklayabilir, izah edebilir. Bir başka ülkeye olan düşmanlık üzerine, kendi milli varlığını izah etmeye çalışan bir ülkenin bu milli varlığını koruyabilmesi, sürdürebilmesi mümkün değildir. Yunanistan’ın yapmış olduğu budur. Yunanistan kendi tarihi değerleri, kültürü üzerine değil, Türkiye düşmanlığı üzerine bir millet olma esası getirmeye çalışıyor. Bu sürdürülebilir, korunabilir, savunulabilir bir şey değildir. Bir başka husus şudur; bir ülke, bir devlet komşularına karşı zaman zaman uluslararası alanda bazı ülkelere dayanarak o ülkelerin kucağına oturarak efelenmeye kalkarsa bunun başarılı olmadığını, tarihin her döneminde gördük. En son yüzyıl önce bunu gördük. O zamanki İngiltere’nin birtakım stratejik hesapları üzerine Türkiye’ye Anadolu’nun batı kısmına asker çıkartan Yunanistan’ın nasıl perişan olduğunu onlarca yıl altından kalkamayacağı zorluklar içerisine girdiğini gördük. Benzer bir şey şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nin belki 51’inci eyaleti olmayı da göze alacak şekilde, ekonomik ve askeri bakımdan kendi bağımsızlığını risk ve tehdit altına sokacak şekilde gözü kara bir Türkiye düşmanlığıyla sürdürmeye çalışıyorlar. Bunun öncelikle Yunanistan’a faydası yok. Yunanistan’da yaşayan insanlara kendi halkına faydası yok. Ama Türkiye’nin de böyle bir devleti ciddiye alması, böyle bir ligde yarışan, devam eden, sürdüren, varlığını sürdüren bir devleti ciddiye alması mümkün değil. Bu açıdan söylüyoruz ki; Türkiye’nin dostluğu çok kıymetlidir. Ama Türkiye’nin düşmanlığı da çok tehlikelidir. Dolayısıyla Türkiye’ye karşı herkesin harekete geçerken, konuşurken, hesap yaparken çok dikkatli olması lazım.

‘TÜRKİYE ULUSLARARASI HUKUKTEN KAYNAKLANAN HAKLARINI SAVUNMA KUDRETİNE SAHİP BİR ÜLKEDİR’

Başta Lozan Anlaşması. Lozan Anlaşması’nın atıf yapmış olduğu başka anlaşmalar bir arada değerlendirildiğinde bilhassa Adalar Denizi’ndeki bazı adalar üzerinde hakimiyet meselesinin tartışmalı bir mesele olduğunu, bilhassa hukuki statü itibarıyla tartışmalı bir mesele olduğunu da ifade etmek isterim. Bu konuların gündeme geleceği, konuşulacağı bir ortamı Yunanistan’ın ateşlememesi, tetiklememesi gerekir. Yoksa hukuken de uluslararası hukuk bakımından da bazı sürprizlere hazır olması icap eder. Biz Türkiye olarak hem çevremizde hem bütün dünyada barış istiyoruz, istikrar istiyoruz, huzur istiyoruz. Onun için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, Ukrayna- Rusya Savaşı’nda olduğu gibi. Ancak Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını ve menfaatlerini savunmayı her zaman ve her vasıtayla gerçekleştirebilecek bir güce, kudrete sahip bir ülkedir. Bu vesileyle bunu ifade edelim ve bir daha Doktor Sadık Ahmet’in şahsında sembolleşen Batı Trakya’daki Türk kardeşleri mücadelesinin yanında olduğumuzu, 85 milyon Türkiye olarak yanında olduğumuzu, burada tekrarlayalım”

Panel ve konuşmaların yapılmasının ardından İstasyon Mahallesi’nde Batı Trakya Türklerin liderlerinden Dr. Sadık Ahmet’in adının verildiği köprülü kavşağın açılış töreni gerçekleştiridi. Kavşak önünde hatıra fotoğrafı çekildi.