Sizde bir kublecik BAYRAM var mı?

Buralar da yok!

Deniz, kum, güneş var ama BAYRAM yok!

Ankara’nın bağları eşliğinde, seksek sekerekten kapınızı çalsam, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpsem, sıkı sıkı bassam bağrıma; Ayşe teyze kolonya dökse, çukulata ikram etse, gençlik yıllarına götürse, dinlesem ah! Dinlesem eski bayramları…

Kezban gelse Almanya’dan, torak yolda buluşsak, seksek oynadığımız yere bağdaş kurup, çocukken şeker dolan torbaya o bayramları sıkıştırsak dolu dolu taşsa…

Sizde bir nefesçik BAYRAM var mı?

Burada kalabalık var, gürültü var ama BAYRAM yok!

Kapımın zili susmasa bugün, çocuklar birikse harçlık versem,  pırıldasa gözleri gözlerim de.

Kapılar kilitlenmese, ardına kadar açılsa gönüller, bayramlık da olsa sadece…

İçim buruk öperken anamın elini, deniz yosunu gözleri buğulanmasa, uzaktan seslenmese komşular:

“Bayramınız kutlu olsun” diye, yavandan.

Sizde bir tadımlık BAYRAM var mı?

Burada şeker var,  tatlı var ama bayram yok!

Virüs sarmış dört bir yanı, gözler de pırıltı yok, yürekler hazin ve buruk.

Burada şekerlik dolu,  gönül dolu, ruh dolu ama BAYRAM yok!

Bir bir eksilmiş bayram kokan sofralardan dostlar, beyaz atlarına binip gitmiş güzel insanlar.

Burada SEN var, BEN var ama BİZ yok!

Sizde BAYRAM var mı?