Her duyarlı vatandaş gibi ben de ülke gündemini yakından takip ediyorum. Takip etmekle kalmayıp görüşlerimi hem sosyal medyada hem de olabildiğince yerel gazetelerde paylaşmaya çalışıyorum. Bu konuda farklı tepkilerle de karşılaşıyorum. Bazısı korkmam gerektiğini söylüyor.

  • Abi, çok keskin yazıyorsun. Korkmuyor musun?
  • Neden korkayım ki? Düşüncelerimi yazıyorum, araştırmalarımı yazıyorum. Kimseye de hakaret etmiyorum.
  • Abi belli mi olur. Ülkede muhalefet kalmamış, adalet kalmamış, niye riske atıyorsun kendini?

Bazısı ise kendi korkuları üzerinden yorum yapıyor.

  • Yazıların çok güzel. Okuyorum ama beğeni koymuyorum.
  • Beğenmediğin için mi?
  • Yoo. Çok beğeniyorum da bizim kızın memuriyet işi var. Ne olur ne olmaz diye beğeni koymuyorum. 

Bazıları akıl hocalığı yapıp mizah yazarlığına soyunmamı öğütlüyor.

  • Senin yazdığın konuları bu millet okumaz, okusa da anlamaz. Ciddi konuları sevmez bu millet.
  • Sen okuyor musun bari?
  • Valla şöyle bir bakıyorum. Ama geçen gün yazdığın komik(!) yazıyı çok beğendim. Sen komik şeyler yazsana. Daha çok okunur.

Bazıları okumadığı halde okumuş gibi yapıyor.

  • Valla çok güzel yazıyorsun. Beğenerek okuyoruz. Kalemine sağlık.
  • Teşekkürler. Beğeniyorsunuz demek. 
  • Hele bu millet adam olmaz, sürünsünler diyorsun ya.. Çok doğru valla.
  • Benim yazılarımı okuduğunuzdan emin misiniz?

Bazıları tamamen siyasi duruşu ile tavır koyuyor. İktidara yakınsa,

  • Hep iktidara giydiriyorsun. CHP ağzıyla yazıyorsun.
  • Ben eleştirilerimi yazıyorum. Yazılarımda yanlış gördüğün bir şey var mı?
  • 2001 krizini, iflasları unuttun galiba. Tabi senin tuzun kuru. Bu seçimde de alacaksınız boyunuzun ölçüsünü.

Muhalif bir duruşu varsa,

  • Kardeşim, AKP memleketi batırmış sen CHP ile uğraşıyorsun.
  • Ben ülke gerçekleri üzerine yazı yazıyorum. Yeri geldiğinde iktidarı, yeri geldiğinde de muhalefeti eleştiriyorum. Yazılarımda katılmadığın bir şey mi var.
  • Doğru yazıyorsun da. Muhalefeti eleştirmenin zamanı değil. İktidarın ekmeğine yağ sürüyorsun.

Bu ve benzer eleştirilerin hepsini doğal karşılıyorum. Ancak bu diyalogların tamamına bakıldığında önemli bir kesimin ya yazının başlığına bakarak veya yazının tamamını okumadan hüküm yürüttüklerini görüyorum. Bunun yanında bu yazıları önyargı ile okuyanlar da azımsanmayacak oranda. Okuyup da okuduğunu anlamayanlar da cabası. Samimi okurları tenzih ederim.

Kitap ve gazete okuma oranlarının yüzde birin altına düştüğü bir ülkede suya yazı yazmak gibidir memleket meselelerini yazmak. Geçim sıkıntısı çeken bir vatandaş dahi ekonomik gerçekleri anlatan bir yazı ile ilgilenmez sarayda adını bilmediği yiyecekler eşliğinde verilen ziyafet haberi ile ilgilendiği kadar. Kurtuluş savaşı yılları dahil, Atatürk’ün 4000 kitap okuduğu bilinir. Bugün kitap özetleri ile ufkunu genişletenler tarafından yönetiliyor olmamız tüm yaşadıklarımızın özetidir aslında.

Her şeye karşın ben suya yazmaya devam edeceğim. Birkaç kişiyi dahi yazdığım konular hakkında düşünmeye sevk edebilirsem ne mutlu bana.