Lowell adında fabrikayla 1834'te ücretlerinin yüzde 15'i düşürülmesine karşı greve çıkmış örgütsüz olduğundan başarısızlıkla sonuçlanmıştı.1840'larda çalışma gününün 10 saate indirilmesi kampanyası için imza toplamaya başladılar. Amerika'da işçi kadınların ilk örgütü, Lowel Kadın İşçileri Reform Derneği 1845'te kuruldu. Örgüt, yayın organı olarak "Endüstri'nin Sesi" gazetesini kullanarak birçok kadın işçiye ulaştı. New York'ta kurulu Cotton Tekstil fabrikasında greve çıkan binlerce kadın işçinin talepleri şöyleydi; çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş gününün 10 saate indirilmesi, eşit işe eşit ücret. Patron diğer işçilerin dayanışmasını önlemek için fabrikanın kapılarına kilit vurdu. Olaylar sırasında fabrika içinde şüpheli bir yangın başladı. Kaçabilecek hiçbir yeri olmayan kadın işçilerden 129'u yanarak hayatını kaybetti. Takvimler 8 Mart 1857'yi gösteriyordu.1908'de yine mart ayında yine dokuma işçisi kadınlar bu kez 8 saat iş günü, çocuk emeği sömürüsüne son verilmesi ve kadınlara oy hakkının tanınması gibi taleplerle greve gitti. "20 Binlerin ayaklanması" adıyla anılacak olan, çoğunluğu Yahudi, Rus ve İtalyan göçmeni New Yorklu tekstil işçileri greviydi.

23 Kasım 1909'da başlatılan bu grev, Amerikan tarihinde kadınların başını çektiği en büyük grev olarak biliniyor. "Genç kızların bir genel grevi sürdüremeyeceğini" düşünen Kadınların Sendika Ligi sendikaları da zorluyordu.

Kurulalı 9 yıl olmuş Uluslararası Kadın Giyim işçileri Sendikasının bir kadın örgütçüsü WTUL'un bir toplantısında ayağa fırlayıp "Burada bahsedilen dayanılmaz koşullardan muzdarip olanlardan biriyim ve genel şeylerin konuşulmasından bıktım. Greve çıkıp çıkmayacağımızı konuşmak için buradayız. Hemen genel greve gitmeyi öneriyorum!" dediğinde tüm işçilerin desteğini almıştı. Bu kadın, kendisi de göçmen bir işçi olan sosyalist Clara Lemlich'ti. Clara gibi liderlerin önderliğinde grev ilan edildi.

23 Kasım'da binlerce işçi işyerinden çıkıp işi durdurmuştu ama gazeteciler sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi davranıyordu. Ancak başta göçmen örgütleri ve Sosyalist Parti'nin desteğini alan kadınlar zamanla halkın desteğini de aldılar."Kürk timi" diye adlandırılan zengin kadınlarda işçiler için kampanya başlattığında artık gazeteler de onları yazmaya başladı. Diğer yandan patronlar grevi kırmak için ellerinden geleni yapıyordu. Kadınlara saldırtmak için sopalı adamlar tutuyor, polislere ve hakimlerine rüşvet veriyorlardı fakat kadınları hiçbir şey caydırmadı.

1910 Şubat’ında 353 firmadan 339'u sözleşme imzalamak zorunda kaldı

Taleplerin çoğu kabul edilmişti. Bu grevden sonra,1910 yılında 11. Enternasyonal’in Danimarka'nın Kopenhag kentinde gerçekleştirdiği konferansta, Alman Delege Clara Zetkin, Amerika Dokuma İşçisi Kadınların mücadelelerinden de hareketle, kadınlar için uluslararası bir mücadele günü ilan edilmesini önerdi. Bu tarihten itibaren 8mart, kadınların cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı, eşit ve özgür bir yaşam taleplerini haykırdığı, haklarına sahip çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak tarihe geçti.1911'de ilk kez dünya çapında kutlandı. Ve şimdi 2000'li yıllarda 8 Mart'ın o özel anlamının içi boşaltılmak istenmektedir. Şimdiki 8 Mart'larda Birleşmiş Milletlerden Avrupa Birliğine, patronlar, bakanlara kadar herkes "kadınlar kuştur, çiçektir, böcektir" türünden açıklamalar yapılarak kadınların emeğini sömürmek, kadına yönelik şiddeti her gün yeniden üretmek, çocuk istismarlarında "rıza" arayıp, tecavüze "bir kereden bir şey olmaz" denilmesi...

Türkiye kadın erkek eşitliğinde 144 ülke arasında 131.sırada.

Bizden daha kötü olanlar bölgesel ya da iç savaş yaşayan Ortadoğu ve Afrika ülkeleri. Dayak, cinayet, tecavüz, taciz, istismar şiddetin her türü artıyor, şiddet vahşileşiyor.

Ve tabi bizde bu baskı ve işkencelere karşı Clara'lar gibi sokağa çıkıp haklarımızı isteyeceğiz. Her alanda kadın-erkek eşitliğini sağlayacak politikalar hayata geçirilsin.

°Kadın istihdamını arttıracak ekonomik politikalar uygulansın,

°Nitelikli, sürekli ve güvenceli iş olanağı sağlansın,

°İşyerlerinde ayrımcılığa, tacize son verilsin,

°Her işyerine, her mahalleye ücretsiz ve ulaşılabilir kreşler açılsın,

°Hasta ve yaşlı bakımı kamusal hizmet olsun,

°İnsanca yaşamaya yetecek ücret ödensin,

°Her yerde kadınların güvenebileceği danışma merkezleri ve sığınaklar açılsın,

°Sınırsız sendikal örgütlenme hakkı tanınsın (Yukarıda Clara'lardan bunun ne kadar önemli olduğunu gördük)

°İyi hal ve haksız tahrik indirimlerine son verilsin 

°Çocuk istismarının önüne geçecek politikalar hayata geçirilsin

°Çocuk yaşta evliliğe karşı tavizsiz mücadele sürdürülsün 

°OHAL kaldırılsın