SONGÜL KONAR

Açıklamasına, “Sertifikalı Serbest Tarım Danışmanlığı projesi; 2009 yılı itibari ile uygulanmaya koyulduğu tarihten itibaren çeşitli aşamalardan geçerek günümüzde uygulanma şekline gelmiştir.” diyerek, sözlerine başlayan Açar, şunları söyledi: “Proje aslında, 2003 yılında başlatılmıştır. Bakanlık, 2003 ile 2009 yılları arasında ilgili mevzuatları yayımladı. Akabinde kendi bünyesinde konu uzmanlarını yetiştirdi. İlgili birimlerin başına da konuyu bilen konu uzmanlarını getirdi. Bakanlık kendi bünyesinde açtığı kurslar ile yayımcılarını yetiştirme yoluna gitti. Kamu dışında olan teknik personellerinde danışman olarak yetiştirilmeleri için ilgili sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere bu konuda yetkiler verildi. 2009 yılına gelindiğinde ise, çağdaş bir anlayış ile sertifikalı Serbest Tarım Danışmanlığı projesini hayat geçirdi. Üretici de projeye dahil edilerek süreç başladı. Bütün olumsuzluklara karşın proje özellikle çiftçi nezdinde kabul görmeye başladı. Görülen eksiklik ve yanlışlıklar yapılan toplantılar ve de istişareler ile giderilerek proje sağlıklı bir yapı kazanmaya başladı. İşte ne oldu ise bu devreden sonra olmaya başladı. Bakanlık başta bürokrat atamaları ile ‘Danışmanlık’ konusundan bilgi sahibi olmayanları birimin başına getirdi. Taşrada da konu uzmanları bulundukları görevlerinden başka görevlere atanarak bir yerde taşra nezdinde de danışmanlık il müdürlüklerinin bünyesinde kendilerine göre tabiri yerinde ise külfet görülmeye başlandı.‘Tarım Danışmanlığının Kaldırılması’ gerektiği konuları alenen dillendirilmeye başlanıldı. Neticede bakanlık düzeyinde yapılan değişiklik neticesinde yeni Gıda ve Tarım Bakanının; ‘Tarım Danışmanlığı’ kaldırılacaktır beyanatları duyuldu. Akabinde danışmanlığın kaldırılamayacağı fark edildiğinde ise verilen beyanatlar değiştirilerek,‘Sertifikalı Serbest Tarım Danışmanlığı’ ilgili üretici kuruluşları ile yürütülmesine karar verildi. Bir anlamda sistemin rekabetçi gücü sistemden çıkarıldı. ‘Sertifikalı Tarım Danışmanlığı’ bir anlamda mesai mevhumu anlayışı ile dört duvar arasına sokuldu.”

Açar, karar neticesinde bireysel anlamda bazı kişilerin, kurumsal anlamda da,‘Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Derneği’, DAR-DER; konuyu sürekli gündemde tutmaları neticesinde sistemin rekabetçi gücünü oluşturan ‘Sertifikalı Serbest Tarım Danışmanları’ tekrar sisteme dahil edildiğini ifade ederek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bütün bu gelişmeler olur iken üyesi olduğumuz sivil toplum kuruluşları ise danışmanlık konusundaki olumsuz tutumlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Aslında bakanlığın kursları kaldırmasına ve de sınav sistemine geçilmesine de neden olmuşlardır. Şu anda da, özellikle danışmanların sertifikalarına vize imkânı sağlanması amacı ile de kısmen de olsa şeklen kursların açıldığı görülmektedir. Diğer taraftan‘Sertifikalı Serbest Tarım Danışmanlığı’ projesinin geliştirilmesine; gerek üretim anlamında olsun gerek ise istihdam anlamında olsun gerçek anlamda katkıları olmamıştır, olmamaktadır. Son aylarda ise, bakanlığın dış kaynaklı bölge toplantıları yaptığına şahit olunmuştur. Bu toplantılara kimler nasıl ve ne şekilde davet edildiği bilinmeden toplantılar yapılmış ve de Danimarka’daki, Hollanda’daki yayım sistemleri anlatılarak eğitimler yapılmıştır. Nitekim en son yapılan sınavda da bu ülkelerin danışmanlık sistemleri soru olarak sorulduğu da görülmüştür. Peki, bakanlığın 2003 yılında Avrupa ülkelerinin bu konudaki sistemleri de incelenerek çalışmalarına başlatılan ve ülkemiz şartlarına uyarlanarak 2009 yılında uygulanmaya sokulan‘Sertifikalı Serbest Tarım Danışmanlığı’ projesinin, 10 yıllık geçmişi neden değerlendirilmemiştir? Yapılan bir sınava hiç mi soru olacak kayda değer bir sonuç elde edilmemiştir? Bu değerlendirmemi sınav sonunda sosyal medya üzerinden gerçekleri paylaşan ve de sınav değil gerçek anlamda eğitim kursları açılmasını talep eden meslektaşlarımızın duygularına kısmen de tercüman olsun diye değerlendirilmiştir. Aslında bu gerçekler geçmişte görülmüştür. Bu amaçla da dernekleşme yoluna gidilmiştir. Gelecekte danışmanın üretime katkısının gerçek anlamda ortaya konulması, neticesinde ise özlük haklarının da bu doğrultuda elde edilmesi isteniyor ise tüm danışman arkadaşların TAR- DER’e sahip çıkmaları gerektiğini bu vesile ile de hatırlatmak istedik.”