Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Keşan İlçe Başkanı Doğuş Şimşek, terör örgütünün, “çekilmeyi durdurduk” şeklindeki açıklamasıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “açılım” politikalarının çöktüğünü savunarak, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kandil-Parti-İmralı şeytan üçgeniyle yürüttüğü siyaseti iflas etmiştir.” dedi.

Hükümetin uyguladığı yanlış politikalar ile Türkiye’nin bir bölgesinin terör örgütünün inisiyatifine terk edildiğini ve bölgedeki vatandaşlarımızın devletle olan bağının asgariye indirildiğini de ileri süren Şimşek, hükümetin dış politikasını da eleştirerek, “Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibinin ABD ittifakının yürüttüğü son haçlı seferinde Suriye’ye müdahale için adeta can atması ülkemiz adına üzücü olmanın ötesinde utanç vericidir.” şeklinde konuştu.

Doğuş Şimşek, gazetemize yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Kanlı terör örgütünün ‘çekilmeyi durdurduk’ açıklaması, AKP hükümetinin yıllardır üzerine inşa ettiği açılım politikalarının çöktüğünün ispatıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kandil-Parti-İmralı şeytan üçgeniyle yürüttüğü siyaseti iflas etmiştir.

Açılım süreci adıyla AKP hükümetinin yürüttüğü gayrı milli politikalar, otuz bin insanımızın katili bölücü örgütün daha fazla güç kazanmasına sebep olmuştur. Hükümetin yürüttüğü politikalar ile Türkiye dışına çekilme iddiası, sadece sözde kalmış ve istihbarat kaynaklarının açıklamalarıyla da bu durum teyit edilmiştir. Terör örgütü AKP hükümetinin politikaları sayesinde dağdaki mevzilerini ve silahlı terörist sayısını artırmakla kalmamıştır. Aynı zamanda Türkiye’nin yolgeçen hanına dönen sınırlarından sokulan silahlar ülkemizde ciddi bir güvenlik zafiyeti yaşanması endişesi doğurmaktadır.

Dünyada örneği görülmeyecek şekilde kanlı terör örgütünün muhatap alınmasıyla, örgütün psikolojik bir üstünlüğe kavuştuğu ve bunun vatandaşlarımız üzerinde, devletimiz ve milletimizin doğrudan varlığını ilgilendiren güvensizliğe dayalı olumsuzluklar doğurduğu açıktır. Hükümetin uyguladığı yanlış politikalar ile, Türkiye’nin bir bölgesi terör örgütünün inisiyatifine terk edilmiş, bölgedeki vatandaşlarımızın devletle olan bağı asgariye indirilmiştir. Koskoca Türk Devletine dağdaki eşkıya tarafından diz çöktürüldüğü, teslim alındığı algısı gerek vatandaşlar ve gerekse uluslararası kamuoyu nezdinden oluşturulmaya çalışılmıştır.

Analar ağlamasın söylemiyle teröristle masaya oturan Başbakan ve ekibinin, bu süreçte pazarlık masasında neleri gözden çıkardığı ise bugüne kadar bilinmezliğini korumaktadır.  Ortadaki gerçek, örgütün tasfiyesine yönelik herhangi bir adımın atılmadığı, ancak verilen tavizler neticesinde geçici olarak susturulduklarını göstermektedir. Açılım sürecinin kanlı katiller sürüsünü her gün cesaretlendiği ve daha fazla taviz isteyen bir canavara dönüştürdüğü görülmektedir.

Türkiye’deki iktidar hesabını daima kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklar üzerinden yürüten AKP hükümetinin Türkiye’nin güvenliğini ve milli birliğini tehlikeye atan sorumsuz siyaseti çökmüştür. Sadece başbakan ve birkaç bakanın bildiği açılım siyaseti tutturamayarak Türkiye’nin iç güvenliğine ve milli birliğimize bir bomba bırakmıştır. Başbakan derhal bu sorumsuz ve vicdanları sızlatan siyaseti tarafa bırakarak, Türkiye’nin çıkarlarına uygun davranmaya başlamalıdır. Terör örgütüyle bu örgütün lideri arasındaki görüşmeler derhal kesilmeli, bölücü başının örgütünü devletin imkânlarıyla yönetmesi engellenmelidir. AKP hükümetinin terörist başını kullanarak terör örgütünü kontrol etme ve teslim alma siyasetinin gerçekleşme şansı kalmamıştır. Tam aksine bölücü örgüt ve elebaşı, hükümetin zafiyetlerini kullanarak tarihinde hiç erişmedikleri güce, özgüvene ve popülerliğe kavuşmuştur.

AKP iktidarının aynı basiretsizliği ve beceriksizliği gösterdiği dış politikadaki tükenişin ülkemizi getirdiği mevzi ise bağımsızlığın timsali büyük Türk milleti için utanç verici bir boyuta ulaşmıştır. Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibinin, ABD ittifakının yürüttüğü son haçlı seferinde Suriye’ye müdahale için adeta can atması ülkemiz adına üzücü olmanın ötesinde utanç vericidir. Yüce dinimiz İslam’ın mührünü taşıyan bu toprakları savunmak için Haçlı seferlerine karşı can veren ecdadımızın tarihi mirası, yapılacak son haçlı seferine gönüllü yazılan AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından çiğnenmektedir.

BM’nin dahi devre dışı bırakılarak ABD öncülüğündeki emperyal bir koalisyonla saldırmaya hazırlanılan Suriye, Müslüman bir ülke olması ile beraber en uzun sınırımıza komşumuzdur ve Türk milletiyle ortak tarihi geçmişe sahiptir. Milliyetçi Hareket Partisi, Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Suriye’ye yönelik, haçlı önderliğinde  bir askeri operasyonu doğru bulmamaktadır. Suriye’de bugüne kadar akıtılan kanın sorumlusu olan küresel güçlerin bölgedeki kaosu daha da içinden çıkılmaz hale getirecek ve daha çok Müslüman kanı dökülmesine yol açacak müdahalelerine Türkiye’nin alet edilmesine karşı çıkmaktadır. Türkiye’yi yöneten iktidarın dış politikayı ideolojik ve mezhep anlayışlarına kilitlemesini ve küresel güçlerin tesirinde  olmasını ülkemizin ve bölgemizin çıkarlarına aykırı bulmaktadır.

Milliyetçi Ülkücü Hareket, bölgesel barışın ve daha hür bir İslam dünyasının ancak ve ancak bölgesinde güçlü ve dirayetli duracak bir Türkiye ile; tarih boyunca bir başka güce dayanmak yerine bağımsız ve onurlu bir politikayı gözeten gerçek Türkiye ile mümkün olacağını düşünmektedir. Bu tarihi misyonu ve vizyonu taşımaktan aciz AKP hükümetinin alternatifi, milli politikaların hayata geçirilebilmesini sağlayabilecek Milliyetçi Hareket Partisi ve Türk İslam medeniyetinden süzülüp gelen Türk İslam Ülkücülüğüdür.”