Keşan’a bağlı Çamlıca Köyü’nde, Orta Çağ’dan kalma bir gelenek olan “Bocuk Gecesi”nin 11’ncisi geçtiğimiz Cumartesi akşamı gerçekleştirildi. Çeşitli kıyafetler giyen yüzleri boyalı çocuk ve gençler evlerin camlarına vurarak çıkanları korkuttu.

KORUDER (Korudağ Doğal Yaşam ve Çevre Koruma Derneği), Çamlıca Kültür ve Turizm Derneği ve Çamlıca Köyü Muhtarlığı tarafından bu yıl 11’ncisi düzenlenen ve Edirne Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesine alınan “Bocuk Gecesi”, Çamlıca Kültür ve Sanat Evi bahçesinde yapıldı. Geceye, Keşan Kaymakamı Nuri Özder, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Mahir Sağlık, Trakya Üniversitesi (TÜ) Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Hakkı Yörük Sağlık Yüksekokulu ve Keşan Meslek Yüksekokulu öğrencileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Gecenin açılış konuşmasını yapan Çamlıca Köyü Muhtarı Arif Büyükyatıkçı, öncelikle tüm katılımcılara “Hoş geldiniz” diyerek, “2012 yılında Çamlıca Belediyesi tarafından Türk Patent Enstitüsü’nce Çamlıca Bocuk Gecesi olarak tescillenmiş olan etkinliğimiz aynı zamanda geçtiğimiz yıllarda da Edirne Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından korunması ve yaşatılması gereken somut olmayan kültürel miras listesine alınmıştır. 2004 yılında başlayan bu serüvenimiz Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kabul edilerek Türkiye’deki etkinlik takvimine alınmış ve yılın etkinliği olarak yerini almıştır. Etkinliğimiz haberleştirilirken Cadılar Bayramı olarak duyurulmakta fakat görünüş olarak benzese de bu etkinlik Çamlıca Bocuk Gecesi olarak duyurulmasını önemle rica ediyorum.” dedi.

ÖZCAN: BU ETKİNLİĞİN YAŞATILMASI, KORUNMASI BİZ BÖLGE İNSANININ GÖREVİDİR

Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Çamlıca Bocuk Gecesi’nin, Cadılar Bayramı olarak anılmaya çalışıldığında ancak bununla herhangi bir ilgili olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Bu en az on bin yıllık geçmişi olan bir kültürdür. Kökeni de, insanoğlu medeniyetinin başladığı Sümerlerden gelir. Sümerlerde bir iyilik, birde kötülük tanrısı vardır. İyilik tanrısının versiyonlarını dünya baharla birlikte doğa yeşillenip bereket kattığı zaman birçok kültürde ‘Hıdrellez’ veya ‘Nevruz’ olarak kutlanılır. Bu da onun tam tersidir. Kışın kötülüğünün boğulması şeklinde yapılan eski kültürlerin bir tür virtüelidir, etkinliğidir. Bu, şu an kışın bereketsiz döneminde, kötülüklerin yeryüzüne çıkışının lanetlendiği bir etkinliktir. Dolayısıyla, Sümerlerden, Mezopotamya’dan buralara gelirken bir sürü evrimden geçmiştir bu kültür. Bu etkinliğin yaşatılması, korunması biz bölge insanının görevidir.”

Daha sonra ise etkinlikte emeği geçenlere plaket takdim edildi. Gecede, katılımcılara kış aylarına özgü kabak tatlısı dağıtıldı. Etkinlik, Üjj Bej Tiyatro Grubu’nun geceye özel hazırladıkları gösterinin ardından ardından yüzlerini boyayan ve beyazlara bürünen çocuk ve gençlerin bazı evlerin camlarına vurarak, bakanları korkutması ile devam etti. Kortej oluşturan gençler meşaleler yakarak Depo Mevkii’ne yürüdü ve burada yakılan ateşin etrafında korku hikayeleri anlattı.
"BOCUK GECESİ"
Bocuk Gecesi, Orta Çağdan kalma bir gelenek. Balkanlar'daki Hıristiyanların ‘Bojic’ adetleriyle ilişkisi bulunmuyor. Tamamen Türk halk kültürünün bir parçası olan ‘Bocuk’ gecesinde, her evde mutlaka kabak pişiriliyor. Gecede kabak tatlısı, ince akıtma, kar suyunda haşlanmış mısır, armut, ayva, çekirdek, badem, kuzinede fırınlanmış yer fıstığı, ceviz gibi yiyecekler yeniliyor. İnanışa göre, Bocuk verilen varlık, kabak pişen eve gelmez ve kötülük yapmıyor. Bu gecede kabağın yanı sıra mutlaka akıtma yapılıyor. Geceye, aile halkı, komşular ve akrabalar katılıyor. Gençler çarşaflara bürünerek komşularını Bocuk geliyor diye korkutur. Gecede ‘Bocuk’ diye adlandırılan bir varlığın beyazlar içinde insan görünümünde gezdiğine inanılıyor. ‘Bocuk’ gecesi kışın en sert gecesinin simgesi. Bu gece suya tahta atılır ve tahta sabah suyun üzerinde donmuş olarak bulunursa o evdeki kişilerin o yıl boyunca sağlıklı, sıhhatli, dayanıklı ve güçlü olacağına inanılıyor.