SONGÜL KONAR

Uzun zamandır İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yenilenen seçimlerinde görevlendirilen Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun ilçeyi ziyarete geldiğini söyleyen Yıldız, “Vekilimiz, İstanbul seçimlerinde görevli oldukları için bölgeye gelememişti. Geldiği gibi bir basın açıklamasıyla genel değerlendirme yapalım dedik. 31 Mart’tan beri İstanbul’da görevli oldu vekilimiz. Keşan adına da kendisine çok teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

“BİZ İSTANBUL’DA BAŞARACAĞIMIZI BİLİYORDUK”

İstanbul seçimleri için gece gündüz demeden çalıştıklarını ve bu süreci başarı ile tamamladıklarını dile getiren Gaytancıoğlu, “Ciddi bir çalışma yaptık. Bu çalışmada sosyal medyayı kullanmadık. Seçimin en önemli anahtarı buydu. Neden kullanmadığımıza gelirsek; biz İstanbul’da başaracağımızı biliyorduk, özellikle AK Partili seçmenlerden oy almamız gerektiğini düşünerek AK Partili seçmenlere bire bir ulaşmayı ve bunu da sosyal medyada paylaşmamayı ilke edinmiştik. Partimiz bize bu stratejiyi söyledi, biz de örgütümüzle sabah çıkıyoruz akşam dönüyoruz şeklinde görüntüler paylaştık. Onun dışında bir şey paylaşmadık. Başarımızın altında yatan nedenlerden sadece bir tanesi budur. Nedenlerin başında Sayın Ekrem İmamoğlu’nun kişiliği gelmekte ve CHP’liliği gelmekte ve halkımızın ona duyduğu güven gelmekte. Şunu anlattık sürekli; Ekrem İmamoğlu ne yaptı da halkın güvenini kazandı. Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldı, hemen düğmeye bastı. Hangi düğmeye bastı derseniz televizyonun düğmesine bastı. Şeffaf bir şekilde İstanbul’un nasıl yönetildiği, İstanbul’un gelirlerinin nasıl olduğu, giderlerinin ne olduğunu halka açıklamaya başladı. İstanbul halkı da sandığa giderek ciddi bir destek vererek güvenoyu sağladı ve yüzde 54,5’e, yüzde 44,5 civarı bir karşı koymayla biz İstanbul’u kazandık. Bundan sonra Ekrem İmamoğlu başkanlığında İstanbul 5 yıl süreyle yönetilecek.” diye konuştu.

“ENFLASYON RAKAMLARI DA MAKYAJLANARAK AZALTILIYOR, DÜŞÜRTÜLÜYOR”

Gaytancıoğlu, Türkiye’nin artık normalleşmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye artık normalleşmeli; üretimi, yoksulluğu, işsizliği konuşmalı. Halkın gündeminde bunlar var. Şu anda sokağa çıktığınızda 10 kişiden 10’uyla da görüşün, size çocuğunun işsiz olduğunu söyler, kredi kartı borcunun olduğunu söyler, tüketici kredilerini zor ödediğini söyler. Ekonomik sıkıntılarının ve hayat pahalılığının çok olduğunu söyler. Cebinde az para kaldığını ve pazardaki fiyatların ne kadar yükseldiğini söyler. Cebine yansıyan hiçbir şeyin olmadığını ama televizyonların da bunu göstermediğini söyler. O yüzden biz CHP olarak Türkiye’nin en büyük sorununun yoksulluk ve işsizlik olduğunu ve TBMM başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten tüm kurumların bu konuda kararlar alması gerekirken İstanbul seçimleriyle Türkiye’yi oyalamanın yanlış olduğunu söyledik.. Bundan sonra artık Türkiye’nin gündemini konuşmamız lazım. CHP çok büyük bir sorumlulukla Türkiye’nin gündemini konuşmaya devam edecektir. Türkiye’nin asıl sorununun işsizlik olduğunu, özellikle üniversite bitirmiş gençlerde işsizliğin yüzde 40’lara yaklaştığını biliyoruz. Enflasyon rakamları da makyajlanarak azaltılıyor, düşürtülüyor. Enflasyon şu an yüzde 20 civarında, hükümete bakarsanız yüzde 16 civarında ama gerçekte enflasyon rakamlarının yüzde 30-35 civarında olduğunu herkes biliyor. Niye? Çünkü ekonomiden sorumlu damat bakan en yakın arkadaşını TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) başkanı yaptı. Dolayısıyla enflasyon sepetine giren ürünlerin seçiminde gerçeği ve kamuoyunu yansıtmayan görüşler var. Halkın gündemi bu iken Türkiye neleri konuşuyor.”

“ÇİFTÇİMİZİN CEBİNE PARA KOYALIM DİYE HÜKÜMETİ DEFALARCA UYARDIK”

Asgari ücretteki erime ve çiftçinin ödenmeyen desteklemelerinden bahseden Gaytancıoğlu, sözlerine şunları ekledi: “Örneğin bölgemizde de ciddi anlamda ayçiçeği üretimi olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz ay ayçiçeği üreticilerine desteklemeler yapıldı, nedense bu desteklemelerin yüzde 70’i ödendi, yüzde 30’u hala ödenmedi. Bunlar ne zaman ödenecek? Hangi bir para programı dahilinde ödenecek? Kaldı ki 40 kuruşluk destekleme priminin biz 80-90 kuruşa çıkmasını sürekli söyledik. Neden bunu söyledik; çünkü Türkiye ayçiçeğinde ve ham yağda net ithalatçı. Bu desteklemeleri ve primini arttıralım çiftçimizin cebine para koyalım diye hükümeti defalarca uyardık ama onlar var olan desteğin bile tamamını ödemiyorlar. Bu desteklemelerden kesintiler yapıyorlar. Bir de üstüne üstlük Sıfır Gümrük Vergisiyle ithalat hala devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde hayvancılık can çekişiyor. Bunu sürekli söyledik. İhracat pazarları durdu, her şey durdu. Buna bir çözüm bulunması lazım ama maalesef dediğim gibi hükümetin gündeminde bunlar yok.”

“İŞÇİNİN TAZMİNATINA BİLE GÖZ DİKMİŞLER”

Keşan Belediyesinden çıkan işçiler ile ilgili dava açtıklarını söyleyen Gaytancıoğlu, sözlerine şunları ekledi: “Belediyeyi alanlar, işçiyle oynamayacağız, emekçinin hakkını savunacağız diyerek iktidara geldiler. Keşan Belediyesi’ni 23 oyla kaybettik ama geldikleri gibi işçi kıyımları başladı. Bizlerin karşı çıkmamıza rağmen, çıkarılan işçilerin haklarını savunmamıza rağmen, tazminatları dahil hala ödenmedi. Sözde hükümetler, iktidar partisindenler ve Keşan Belediyesi’ni aldılar. Çıkartılan işçi arkadaşlarımızın hakları hala ödenmedi. Sendikamız bu konuyu ciddi anlamda hukuki boyuta sokmuştur ve devam edecektir. Demek ki artık iktidarda para kalmadı, belediyelere kaynak aktaramıyorlar, işçinin maaşına, işçinin tazminatına bile göz dikmişler. Böyle bir anlayış olamaz, kabul edilemez. Özellikle belediyeyi yöneten zihniyetin buna dur demesi, işçinin ekmeğiyle ve alın teriyle oynamaması gerektiğini söylüyorum. Eğer biraz vicdan sahibiyseler o çıkarılan işçileri geri alırlar. Hiç olmazsa tazminatlarını öderler ama kimse kimseyi ekmeksiz bırakmasın. Şu da var; hiçbir iş yapmıyorsa, tamamen bankamatik memuruysa, işini, layıkıyla demiyorum bakın, hiç yapmıyorsa; işe gelmeden maaş alıyorsa o tabii ki ayrı. Ama işini yapıyorsa ve yetersizse onu yeterli hale getirmek için elimizden gelen her şeyi yaparız. Bu güvenceyi verdik, vermeye de devam ediyoruz. Bu işsizlik ortamında kimse kimseyi işinden etmemeli. Keşan Belediyesi’nden çıkarılan işçilerin haklarını sonuna kadar savunacağız, takipçisi olacağız. Yeni işçi kıyımlarının olmaması için de elimizden geleni Belediye Meclis Üyelerimizle birlikte direnerek, hak ve hukuk arayarak mücadelemize devam edeceğiz.”

Gaytancıoğlu’nun açıklamasından sonra toplantı basın mensuplarının sorularıyla devam etti.

İstanbul seçimlerinde büyük katkıları olan, CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için açılmış olan dava hakkında sorulan soruya yanıt veren Gaytancıoğlu, “Tüm İl Başkanları seçim ile göreve gelir. Canan Kaftancıoğlu atanmış değil, seçilmiş bir il başkanıdır. Biz CHP olarak hak, hukuk ve adaleti arıyoruz. Bir kişinin iradesiyle şu anda yargı önünde. Türkiye’de hukuka yapılan güven azaldıysa Canan Kaftancıoğlu’na yapılanda bir saldırıdır. Artık halkımız hukuku ve adaleti aramaktadır.” diye konuştu.

“31 Mart seçimleri öncesinde Keşan’da aday belirleme sürecinde yapılan ankette eski belediye başkanı Mehmet Özcan’ın birinci, Ender Mağden’in ikinci Şenol Yalı’nın üçüncü sırada çıktığı ve Faik Öztrak ile ısrarcı olduğunuz iddia edilerek Şenol Yalı’yı birinci sırada gösterdiğiniz konuşuluyor, bununla ilgili neler söylersiniz?” Sorusuna cevap veren Okan Gaytancıoğlu, “Partinin bir Parti Meclisi vardır. Tabi ki milletvekillerinin, ilçenin ve ilin görüşü vardır, bunlar hepsi birleştirilir ve sonuçta bir irade atama yapar. Burada bir kişinin iki kişinin demesiyle belediye başkanı adayının belirlenmesi çok zor. Bir anket değil, dört anket firmasıyla anlaşıldı. 3 firmaya anket yaptırıldı, bir firma genel sonucu değerlendirdi. Sonuç parti MYK’sına gelerek ona göre atama yapıldı. Ne Okan Gaytancıoğlu’nun ne de başka bir kişinin, bir kişiyi belediye başkanı adayı gösterme gücü yoktur. Bizim partimizde demokrasi vardır. Kaldı ki ben başından beri ön seçim istedim.” dedi.

“CHP’nin kalesi gibi görünen Keşan’ın AK Parti’ye geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Gaytancıoğlu, “Gerçekten çok üzüldük. Seçim oldubitti demiyoruz. İtirazlarda yaptık, ama itirazlardan da bir tanesi kabul edildi, tamamı kabul edilmedi. En azından geçersiz oyların yeniden sayılmasını istedik, bir sandık sayıldı. Ne olursa olsun bir kayıp söz konusudur. Suçlu aranıyorsa en başta suçlu benim, ben kabul ediyorum bunu. Kendi içimizde bir danışma kurulu yapamadık. Öyle bir gündem geldi ki her şey İstanbul seçimlerine yöneldi. Seçim her yerde bitti, İstanbul’da bitmedi. Örgütlerin hepsi İstanbul’a gitti, Keşan’ı kaybettik. Artık bundan sonra nasıl kaybettiğimizi kendi içimizde yapacağımız danışma kurulunda yapacağız. Hatam varsa kabulleniyorum. Sonuçta seçmeninde takdiri. CHP’li olmak sorumluluktur.”

“HALK HİZMET BEKLİYOR, İKTİDARIN GÜCÜNÜ KULLANSINLAR, BU O KADAR ZOR DEĞİL”

Gaytancıoğlu’dan sonra belediye de işten çıkarılan işçiler ile ilgili konuşan Yıldız, “Yasal süre bir ay olduğu halde işten çıkarılan vatandaşlar tazminatlarını alamadılar. Sendika ile sürekli irtibat halindeyiz. Davalar açıldı, avukatlar çalışıyor. Onları işlerine geri döneceğine inanıyoruz. Bu bir süre alacaktır. Keşan’ın enerjisini bu şekilde harcamak yanlıştır. Hiç kimse işçi çıkarmalarının siyasi olmadığını söylemesin. Bu işçi çıkarmalarını dönüp baksınlar, çıkarılan kişilerin CHP üyeleri olduğu herkes tarafından bilinmekte. Madem gönül belediyeciliği yapacağız, biz kendilerine mümkün mertebe yardım etmeye de çalışacağız. Bizi bununla tehdit ederlerse tamamen bir fiyasko olur. Halk hizmet bekliyor. 3-4 aylık bir süre oldu, ortada somut hiçbir şey yok. Türkiye’nin bu durumunda birilerinin ekmeği ile oynamak, birilerinin bir şeylerle cezalandırılması hiç doğru şeyler değil. Bir daha böyle sürecin yaşanmamasını ısrarla dile getiriyoruz.  Halk hizmet bekliyor, iktidarın gücünü kullansınlar, bu o kadar zor değil. Keşan halkı tarihi bir fırsatı kaçırdı, Şenol Yalı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’dan burasını tamamen bir tarım kenti yapacağının sözünü almıştık. Bununla ilgili çalışmalarımız olacaktı. Bu tarihi fırsat kaçmıştır. Keşan’ın hizmete, üretime acilen ihtiyacı vardır. İnsanların işleriyle sorgulanmasının artık sonuna gelinmelidir. Sayın Başkan’ın o kalın kitaptaki projelerini bir an önce uygulamaya geçirmesini bekliyoruz. Öyle kalın bir kitap ki yoksa yetişemez.” dedi.

Yıldız’dan sonra Belediye Meclis Üyesi Yüksel Alioğlu söz aldı.

“HERKESİN ÜZERİNDE BİR HUZURSUZLUK VAR”

İşten çıkarmaların üzücü olduğunu söyleyen Alioğlu, sözlerine şunları ekledi: “Herkesin ailesi var çoluğu çocuğu var. İnşallah bundan sonra bunlar devam etmez. Herkesin üzerinde bir huzursuzluk var. Ne zaman çıkarılacağız korkusu yaşıyor. Bence başkanımızın çıkıp herkesi rahatlatacak bir açıklama yapması gerekir. Çıkarmaların devam etmeyeceğinin bildirilmesi gerekir. Emekliliği gelenler bir an önce ayrılsın cümleleri hatalıdır. Bu insanlara emekli maaşı yetmiyorsa, iki çocuğu üniversitede okuyorsa, mecburen çalışıyorlarsa bu hukuki bir haktır. Zorlamayla emekli olmak yanlıştır. Yazıktır günahtır.”

Yüksel Alioğlu’ndan sonra Belediye Meclis Üyesi Alaattin Öztürk söz aldı.

“HİÇBİR GEREKÇE GÖSTERMEDEN İNSANLARI KAPININ ÖNÜNE KOYARSANIZ NEDEN DİYE SORARLAR”

Belediyeden çıkan işçiler ilgili düşüncelerini dile getiren Öztürk, şunları söyledi: “AK Parti’nin geldiği günden bu yana çalışanlar üzerinde bir baskı oluşturduğu muhakkak. Bunu değişik yöntemlerle denemiş olması akabinde hiçbir gerekçe göstermeden 8 arkadaşımızı işten çıkarmış olması doğru değil. Bu çıkarılan insanlar seçim zamanı kapısını çaldığımız insanların oğluydu, kızıydı. Biz bu insanlardan destek istedik. Keşan Belediyesi’nde çalışan insanlar sahipsiz değildir. Daha önemlisi örgütlü yapıların birer parçasıdırlar. Ne zaman, nerede, ne yapmaları gerektiğini iyi bilirler. Hiçbir gerekçe göstermeden insanları kapının önüne koyarsanız neden diye sorarlar. İşçiler de sendikalarıyla bu talebi dile getirdiler. Encümende yaptığımız görüşmelerde de bunun nedenlerini sorguladık. Sayın Başkanımızla son görüşmemizde bana söylediği şey ‘Bundan sonra kimseyi çıkarmayacağım, sana söz veriyorum’ dedi. Her ikimizin de bu konuşmanın arkasında duracağına inanıyorum. Ben artık Keşan Belediyesi’nde işçi çıkartılacağını düşünmüyorum. Eğer çalışmayan, işini yapmayan arkadaşımız var ise sendika gelir bu eksikleri giderir. Yapılması gereken neyse onu ortaya koyar. Çalışanların hepsi ‘acaba bana sıra gelir mi’, ‘acaba görev yerim değişir mi’ endişesi taşıyorlar. En kısa zamanda bir toplantı yapılıp anlaşılması lazım ve çalışanların artık bu tedirginliği atması lazım yoksa siz çalışanlardan verim alamazsınız. Bu her iki tarafa da yansır. Bir başka yanlışı emekliliği gelenler gitsin gençlere yer açalım diyor. Emeklilik ile ilgili bir hak yoktur, insanlar çalışırlar ve ne zaman emekli olmak istiyorlarsa o zaman olurlar. Herkes evine ekmek götürmenin derdinde. Ayrıca Belediye Meclisi’nde bir sıkıntımız yok. Keşan yararına ne karar verilecekse meclisimiz bunun arkasında duracaktır.”