BÜLENT SAYLAM

EMEP, 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen Deniz GezmişHüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişinin 50. yıl dönümü nedeniyle bir anma mesajı yayımladı.

“DENİZ’İN DÜŞMAN BİLDİKLERİ VE GÖSTERDİKLERİ

DÜN DE, BUGÜN DE DÜŞMAN SAFINDA DURANLARDIR”

Deniz GezmişHüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişinin 50. yıl dönümü nedeniyle EMEP Keşan İlçe Örgütü’nün anma mesajında şu ifadelere yer verildi: “Deniz Gezmiş, herkesin üzerinde birleşeceği ortalama, liberal, hattı-hedefi belirsiz bir kişi olmadı, değildir. Baskı altında olan, baskıya hedef olan, sömürülüp-ezilen, boyunduruk altına alınmış kim varsa, hangi ülkede yaşıyor olursa olsun, onun yanında safa giren, onların hakları için yiğitçe savaşa atılan bir Deniz’dir o. Kısa, ama onurlu yaşamına bakan her bir kişi, ihanet ve alçaklığın çukurlarında debelenen iş birlikçi gerici ya da egemen gericiliğin ve emperyalistlerin maşası ve yalakası değilse, Deniz Gezmiş ve canıyla kanıtladığı davasına bağlılığında, büyük bir yurtseverlik, halka ve ülkesine bağlılık, enternasyonal devrimcidir. Deniz, emperyalist şeflerin, siyonizm ve emperyalizmin, siyasal gericilik ve faşizmin kararlı düşmanı olarak  boyun eğmezlik bayrağını yukarılara çeken halk kahramanlığının bir sembolü olmuştur. Onun adı, NATO’cularla, Amerikan ve İsrail iş birlikçileriyle, ezilen halkların düşmanlarıyla, işçi ve emekçilerin kanını emen sermaye kodamanlarıyla ve onların siyasal-askeri temsilcileriyle hiçbir zaman yan yana gelmemiştir, gelmeyecektir. Deniz’in düşman bildikleri ve gösterdikleri dün de, bugün de düşman safında duranlardır. İşçiye, emekçiye, yoksul köylüye, ezilen halklara düşman olanlar Deniz’in de düşmanı olmuşlardır. Toplum söz konusu olduğunda, ezilen ve sömürülenler ezen ve sömürenlerden farklı bir dünyayı oluştururlar. Talepleri, çıkarları farklılaşır ve karşı karşıya gelirler. Hayatın karmaşıklığı olsa da, bu ikisini karıştırıp aynılaştırarak ikisinden de yana olmak mümkün olmaktan çıkar. Kendileri farkına varsınlar varmasınlar işçilerin ve diğer emekçilerin çıkarlarıyla kapitalist sömürücülerin, emperyalist haydut devletlerin çıkarları asla aynı olmadı ve değildir. Emperyalistler, mali sermaye kodamanları, uluslararası sermayenin ülkedeki uşakları ve kapitalist çıkarları için satmadık hiçbir değer bırakmayanlar bir tarafta; işçi sınıfı, kent-kır yoksulları, küçük üretici ve küçük iş sahipleri diğer taraftadır. Deniz, bu karşıtlığı gören ve emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin yanında saf tutanların temsilcisidir. En önde yürüyenlerdendir. Halkların bağrına yerleşmiş, halklar onu kahraman bir evlatları olarak benimsemiş ve çoğaltmışlardır.”

“EZİLEN VE SÖMÜRÜLENLER BİRLEŞMELİ”

EMEP anma mesajını şu ifadelerle sonlandırdı: “Denizleri darağaçlarında, Mahirleri Kızıldere’de, İbrahim’i işkencede; Sinanları Nurhaklarda katlederken, emperyalizm ve faşizmin bayrağını sallamıştır. Deniz ve yoldaşlarının uğruna mücadele ettikleri dava, kişisel ve grupsal değil; ezilen ve baskı altında tutulanların kurtuluşu davasıydı. İşçi sınıfı ve emekçiler, kendinden yana olanla kendisine karşı olanı ayırt etmeli ve kendisi gibi ezilen ve sömürülenlerle birleşmelidirler. NATO’dan, Amerikan emperyalizminden, Avrupalı emperyalist güçlerden, Filistin halkını katlederek topraklarını işgal etmeyi sürdüren siyonist ırkçılardan şikayetçi olan her işçi ve emekçi, bu güçlerin kimlerle, hangi kapitalist gruplarla iş tuttuklarını görerek onlara karşı birleşmelidirler.”