AYGÜL KONAR

Erkin, yaptığı açıklamada, İpsala Ovasının kış aylarında Meriç suyuyla yıkanmasını dile getirirken, drenaj kanallarının da temizlenerek tüm ovanın drene edilmesi gerektiğini kaydetti.

“HER YIL DAHA FAZLA GÜBRE DAHA FAZLA İLAÇ TOPRAĞI TOKSİK HALE GETİRMİŞTİR”

İpsala Ovası güney kısmının DSİ tarafından 1968-1978 yılları arasında sazlık ve bataklık yapıdan kurtarılarak tarım arazisine dönüştürüldüğünü hatırlatan Hüseyin Erkin, “Söz konusu sahalarda Gala Gölü ve Pamuklu Gölleri de yer almaktadır. İpsala Ovasının en düşük kotu olan bu sahalarda toprakta tuzlanma kabiliyeti fazladır. Bu yüzden mutlaka münavebeli çeltik ekilmesi önerilmiş ve 2000 yılına kadar bu kurala uyulmaya çalışılmıştır. Lakin son yıllarda bu sahalara ve tüm ovada üst üste her yıl çeltik ekimi yapılmaktadır. Bu da toprağın yorulmasına kimyasal olarak kirlenmesine ve hastalanmasına sebeb olmaya başlamıştır. Her yıl daha fazla gübre daha fazla ilaç toprağı toksik hale getirmiştir. Fazla su verilerek toprak kısmen yıkansada Cimra-Telmata bölgesi drenajı yeterli olamadığından tuzlanma ve toksik etki artmış ve bu yıl ovanın güney bölgesinde verim çok düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Böyle devam edilirse yakın gelecekte bu sahaların aslına dönerek hızla sazlık olmaya başlayacağına dikkat çeken Erkin, “Bu yüzden İpsala Ovasının kış aylarında Meriç suyuyla yıkanması sağlanmalı ve drenaj kanallarının temizlenerek tüm ova drene edilmelidir. En önemliside münavebeli çeltik ekimine geçilerek münavebe yıllarında eskiden olduğu gibi ayçiçeği..mısır sorgum vs ekilmelidir” şeklinde konuştu.

YILAN BALIĞI BİZİM DELTAMIZDA ÇOK AZALMA KONUMUNA GELMİŞTİR”

Öte yandan Saros Körfezi Meriç Nehri deltasının Türkiye ve Yunanistan arasında sınır teşkil eden Meriç Nehri tarafından oluşturulduğunu hatırlatan Erkin, Balkan yarımadası ve Trakya’nın drenajını sağlayarak denize dökülen Meriç Nehri deltasındaki göller ve dalyanların önceki yıllarda balık üreme ve yaşam alanları olduğunu ifade ederek, yılan balıklarının bölgenin en önemli balık türü olduğunu kaydederek, Önceki yıllarda DSİ tarafından açılan Meriç-Enez bağlantı kanalı, Gala Gölü dalyanlar ve deniz yolu, yılan balıklarının çoğalma mekanını oluşturmuştu. 1990’lı yıllara kadar doğal olarak korunup kontrol edilen Gala Gölü ve ayağı kimyasallarla kısmen kirlenmiş çeltik boşaltım sularının artması, Meriç suyunun Enez bağlantı kanalı akışının azalması gibi çeşitli sebeblerden yılan balığı bizim deltamızda çok azalma konumuna gelmiştir. Telmata-Gala ayağında çeltik ekimi azaltılması ve bu sahadaki drenaj sularının IP 1 drenaj sularının Telmata Kanalı ile Meriç’e aktarılması yapılmalıdır. Yılan Balığı konusunda ve Gala Gölü Milli Park statüsüne dönmüşken önceki yıllarda yapılan çalışmaların devam ettirilip yeni proje geliştirilmelidir.”