AYGÜL KONAR

2020-2021 eğitim öğretim yılında, eğitimin, tek adam rejimine yakışır biçimde, kâh uzaktan kâh yüz yüze yapıldığını söyleyen Yazla, eğitim ile ilgili alınan kararların hep son dakikalarda duyurulduğunu kaydederek, yüz yüze eğitimlerin özel okulların maddi menfaatleri düşünülerek düzenlendiğini ifade etti.

Erol Yazla, açıklamasının başında, 2020-2021 Eğitim öğretim yılında sona gelindiği bu günlerde, kuşkusuz insan hayatını öncelemeyen bir zihniyetin etkilerini gördük. Bu süreç, böyle bir düşünce yapısı ile bilimsel, adil bir eğitim sistemi oluşturamayacağının en acı göstergesi olmuştur. Eğitim, tek adam rejimine yakışır biçimde, kâh uzaktan kâh yüz yüze yapılmıştır. Bu hayati kararlar eğitimin bileşenlerine sorulmak bir yana dursun hep son dakika duyurulmuştur. Yüz yüze eğitimler özel okulların maddi menfaatleri düşünülerek düzenlenmiştir” ifadelerine yer verdi.

Öğrencilerin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeğinin MEB'i harekete geçirmediğini dile getiren Yazla, internet altyapı sorunu yaşayan bölgelerdeki öğrenci ve öğretmenlerin kendi çözümlerini üretmeye çalışarak eğitim dönemini kapattıklarını, eğitimin, inşaat ve turizm sektörlerinden bile daha önemsiz görüldünü ve ötelendiğini kaydetti.

“KÖY OKULLARINI KAPATMA FATURASI PANDEMİ DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKTI”

Yüz yüze eğitime kademeli olarak geçildiği söylenen dönemde kırsal kesimde yaşananların eğitimdeki tahribatı daha görünür kıldığını, şehirlerde eğitimin online sürerken, köy okullarında eğitimin başlatılmasının ibretlik bir manzara ortaya koyduğunu belirten Erol Yazla, taşıma sisteminin çalıştırılamadığını, taşımalı öğrencilerin kaderine terk edildiğini, köy okullarını kapatma faturasının pandemi döneminde ortaya çıktığını söyledi.

“NE YAZIK Kİ İLÇEMİZDE KADROLU HİZMETLİSİ OLMAYAN OKULLARIMIZA DA BİR ÇÖZÜM ÜRETİLEMEMİŞTİR”

Yine bu dönemde yapılan LGS sınavları sorularının bilimsellikten uzak biçimde zor olduğunu söyleyen Yazla, “Bazı özel okulların test kitapçığıyla bire bir uyuşması gibi şaibeler ise hala tartışılagelmekte ve sendikamızın kurduğu komisyon tarafından araştırılmaktadır. MEB'in kendi verilerine göre bile 100 binden fazla öğretmen açığı varken bu dönemde sadece 20 bin öğretmen atanmış ve onlarda ‘sözleşmeli’ olarak işe başlayabilmiştir. Kamuda bile güvencesiz çalışmanın normalleştirildiği bu süreçte, hükümet mevcut öğretmen açığının 5'te 1'inden bile az öğretmen ataması yapmıştır. Okullarımızdaki kadrolu hizmetli yetersizliği güvencesiz ve sınırlı süre çalışma sözleşmesiyle alınan personelle sağlanmaya çalışılmıştır. Ne yazık ki ilçemizde kadrolu hizmetlisi olmayan okullarımıza da bir çözüm üretilememiştir. Hatta ilçemizdeki okullarda sözleşmesi biten personel nedeniyle yaz döneminde  kaderine terk edillecek temizlik, bakım, onarım vb. askıya alınacaktır. Bu eğitim öğretim dönemi Eğitim-İş'in kurulduğu günden bu yana savunduğu ‘laik, parasız, bilimsel, adil, kamusal eğitim’ şiarının ne kadar hayati olduğunu gözler önüne sermiş ve daha anlaşılır kılmıştır” şeklinde açıklamalarda bulundu.