[email protected]

Hepimizin ufakken bile kendimizce birtakım beklentileri vardı. Hep olacak, olmaya da devam edecek. Ta ki ölene kadar hep beklenti içinde olacağız. Hatta ölüm döşeğinde bile ah şunu da yapsaydım, bunu da yapsaydım diye söyleneceğiz. Hatta beklentileriniz ailenizin, arkadaşlarınızın, eşlerinizin vb. kişilerin isteklerine göre dahi bile şekillenebilir. Örneğin aileniz hangi mesleği yapacağınızı, nerelerde yaşayacağınızı sizin yerinize isteyebilirler. Ufak şeylere kızarız, küseriz sonra da özür bekleriz. Rahat olun ya, kaprise gerek yok. Yaptığımız iyiliklerden hemen karşılık beklemeyin. Ne kadar haklı olsanız da küstüğünüz arkadaşınızı arayın, özrü siz dileyin. Yıllarca görüşmediğiniz arkadaşınıza bir telefon çakın işte, ahde vefa sizde kalsın. Mesela hiç tanımadığınız birine yolda giderken ne zaman “Selâmün aleyküm” dediniz. Bazıları yere bakarak yürürler. Akıllarında başka şey düşünüyor olabilirler. Onlara insan olduklarını hissettirin. Selam insanı kendine getirir. Anlamı maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak, barış ve esenliğe kavuşmak demektir. Farkındalık yaratır. Beklentiyle ilgili olarak ufak bir örnek vermek istiyorum.

-“Asım, aşkım artık sosyal bir insan olmak istiyorum. Dans kursuna gitmek, salsa, cha cha, bachata öğrenmek istiyorum”.

-“Ne Salsası, ne çaçası, baçatası hayatım, akşama bi kelle paça çorbası yapıver de içelim.  

-“Emrin olur beyim.”

Örnekte verdiğim gibi, istek ne? Karşıdan gelen beklenti ne? Her zaman bizim beklentilerimiz başkasının beklentilerine uymaz. Beklentilerimiz olmasa belki mutsuz, hayattan şikâyeti olmayan insanlar oluruz. Beklentilerimiz her zaman olsun. En azından kendi beklentilerimiz gerçekleştiremiyorsak, başkalarının beklentilerinin gerçekleşmesine katkı verelim. Onların mutluluğunu paylaşalım.