3 Nisan 2018 tarihli Sözcü gazetesinde kocaman puntolarla şöyle bir haber vardı: “Atatürk ne demişti? Şimdi ne yapılıyor?” Haberin içeriğinde de şöyle yazıyordu: “Edirne’nin İpsala ilçesinin AKP’li belediye başkanı Mehmet Kerman, ‘vatandaşlarla sohbet’ adı altında bir toplantı düzenledi. Kadın ve erkekler ayrı ayrı oturtuldu.” Haberde büyükçe bir fotoğraf da vardı ve fotoğrafta kadınlar bir köşede erkeklerden ayrılmış şekilde duruyorlardı.

Haberin içeriği Türkiye’nin gelmiş olduğu son noktayı iyice gözler önüne seriyor. Laik, demokratik, çağdaş ve sosyal bir hukuk devleti olan Atatürk Türkiye’sinde kadınlar ve erkekler haremlik – selamlık oturtuluyor. Aslında bunlar buz dağının görünen yüzü. Görünmeyen yüzünde ise çok daha vahim şeyler var. Toplum yavaş yavaş ayrıştırılmış. Kadınlar her konuda kısıtlanmış, toplumdan soyutlanmaya başlanmış.  Mevcut iktidarın ülkeyi yönettiği son 15 yılda çocuk tecavüzünde ve kadın cinayetlerinde dünyada ilk sıralardayız. Kadınların toplumdaki yeri gittikçe kayboluyor. Kadınların meclise girip erkekler gibi milletini en iyi şekilde temsil etmesini isteyen bir liderden sonra,  kadınları ayrı oturtan belediye başkanları çok bağnazca görünüyor. Şimdi soruyorum Sayın Kerman, “Kadınların iffetinden mi şüpheniz vardı yoksa erkeklere mi güvenemediniz ?” Aslında siz kadınların gücünden çekiniyorsunuz, çünkü kadınların sanılandan çok daha becerikli ve dirayetli olduğunu bal gibi biliyorsunuz. Bırakın bu Arap âdetlerini.

Bakın:

Almanya’yı kadın yönetiyor: Merkel

İngiltere’yi kadın yönetiyor: Theresa

Polonya’yı kadın yönetiyor: Beata

Norveç’i kadın yönetiyor: Erna    

IMF’i kadın yönetiyor: Christine. Kendisi ekonomi profesörü.

ABD Merkez Bankasını kadın yönetiyor: Janet.

Liberya’yı bile kadın yönetiyor: Afrika’nın ilk kadın cumhurbaşkanı Ellen.

Gördüğünüz gibi “dünyayı” kadın yönetiyor. Kadın olmazsa hayat olmaz. Kadınlar kainatın varlık sebebidir, toplumun her alanında olmak zorundadırlar. Bırakın ayrı oturtmayı,, kadınlarımızı başımızın üstünde taşısak azdır. 

İpsala’da yaşanan bu tatsız görüntüden iyi bir ders de çıkarılabilir. Bu durum Atatürkçü ve Cumhuriyet sevdalısı İpsalalıları ve aynı zamanda Keşanlıları karar verme konusunda hiç tereddüde düşürmeyecektir. Hem İpsalalılar hem de Keşanlılar her zaman olduğu gibi Cumhuriyetin değerlerine ve Atatürk devrimlerine sahip çıkarak çağdışı zihniyetlerin kendilerini yönetmelerine izin vermeyeceklerdir. Başta kadınlarımız olmak üzere toplumun bütün fertleri Cumhuriyetin kendilerine sunduğu kazanımlarla “insanca” yaşayacaklardır.