[email protected]

Bazen en ufak şeylerden dahi acayip mucizeler bekleriz. O ufak şeyin her neyse bir anda harikalar yaratmasını isteriz. Ufak şey olmadan bile yine beklenti içine gireriz. Mesela grip veya nezle oluruz. Nane limondan medet umarız. Evet, iyi gelir nane limon. Hasta oluruz bir anda iyileşmek isteriz. Onlarca ilaç kullanırız. Sınavlara dahi çalışmadan veya çalışsak da sınavın iyi geçmesini ve en iyi bölüme yerleşmemizi isteriz. Bazen bekleyemeyiz de zamanla beraber bitip tükenmesini, hayatın bir anda sona ermesini, hiçbir kötü şeye şahit olmadan oldu-bitti isteriz. Herhangi bir faaliyet içinde bulunursak iyi veya kötü olarak bir beklenti kaplar içimizi. Mucizeler ve beklentiler içinde geçen bir ömür. Hayatımız bekle Allah bekle olur. Bu mucize ve beklentilere bir de hayaller eklenir. Mucize, beklenti ve hayal üçü bir arada üçgenin bacaklarıdır aslında. Hayali bu üçgene eklediniz mi hiç korkmayın. Yapacağımız veya yaptığımız işlerde süper başarılı olmak bize beklentiler getirir. Mucize de belki o işte milyonda bir olan başarının siz tarafından başarılmasıdır. Ama benim en sevdiğim hiçbir mucizeye veya beklentiye gerek duymadan hemen kurulacak hayallerdir. Benim en sevdiğim adam tipi kendisine sorulan soruya belki de ulaşma imkânı olmasa dahi içtenlikle cevap verendir.

“İş hayatınızdaki hedefleriniz nedir” sorusuna verilen “Şu ana kadar hiçbir hedefim olmadı ama insan mühendisi” olmak istiyorum cevabı beni şahsen tatmin ediyor. Böyle bir mühendislik yok ama belki gelecekte olur. O da bu mühendisliğin baş mimarı olur. Söyle ağabeycim neden korkuyorsun? Kurduğun hayalleri paylaşmaktan korkma. Zira seni zaten kurduğun hayallerden dolayı kimse dışlamayacak. Mesela ben kaldırım mühendisi olmak istiyorum. Hayaller kuralım, o hayallere ulaşmak imkânımız olmasa bile yine de kuralım. Hayaller bedavadır.

“En fakir adam bir kuruşu olmayan değil, bir hayali olmayandır.” (Anonim)