Bu ülkede kadınlar ölüyor. 2018 yılında 440, 2019 yılında 474 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Uzağındaki kişiler tarafından değil, evindeki, en yakınındaki, kocası, sevgilisi, oğlu, babası tarafından öldürülüyor çoğu zaman. Bayılana kadar dövüldükten sonra boğulup, yakılarak, bir varilin içinde üzerine beton dökülerek yok edilmeye çalışılacak kadar vahşice, acımasızca, planlıca solduruldu Pınar Gültekin’in gülüşü, ah o gülüşündeki güzelliği bir görseniz…  Ve hemen arkasından saatler sonra bir kadın cinayeti daha: Seher Fak, oğlu tarafından pompalı tüfekle... Okurken kanınızın donduğu şekillerde, pompalı tüfeklerle, baltalarla, bıçaklarla, tecavüz edilip plazanın 20. katından atılarak, boğularak, yakılarak saatlerce acı çekerek ölüyor kadınlar...

En çok da arkasından suçu kadına atmaya çalıştığınız için öldürülüyor kadınlar. Akşam saati dışarıda olduğu için değil, evde yalnız yaşadığı için değil, kısa etek giydiği için değil, yanlış yetiştirilmiş, hayır denebileceği öğretilmemiş, terk edilmeyi sindirememiş erkekler tarafından öldürülüyor kadınlar. Bu sebepler ‘Benim başıma gelmez’ diye kendinizi avuttuğunuz sebeplerse eğer 20 yaşındaki Ceren Özdemir, caddede yürürken bir cezaevi kaçağı tarafından sadece karşısına çıkan ilk kişi kendisi olduğu için öldürüldü. Özgecan Aslan evine gitmek için bindiği minibüste öldürüldü . Akademisyen Ceren Damar, kopya çekerken yakaladığı öğrencisi tarafından öldürüldü. Emine Bulut, kızının gözleri önünde kocası tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Kızı ile hastaneye kanlar içinde yetiştiğinde, kızı ‘Anne lütfen ölme’ diye feryat ediyordu. Haberlerde duyup, birkaç gün sonra aklımızdan çıkmış olmasın diye tekrarlıyorum bu isimleri. 5 yaşında çocuklara tecavüz ediliyor, başörtülü kadınlara tecavüz ediliyor, hayvanlara tecavüz ediliyor, öldürülüyor. Maaşını, mirasını vermeyen 70 yaşında anneler öldürülüyor. Boşanmak isteyen eşler öldürülüyor, ayrılmak isteyen sevgililer öldürülüyor. 

Kendimizi güvende hissedebileceğimiz hiçbir alanımız kalmadı, ölüm her yerde soğukluğunu hissettiriyor. ‘Bu ülkede kadın olmak zor, kadın ölmek kolay olmasın…

Bir erkeğin arkasından ‘çok kısa giymişti, hak etti’ dendiğini duydunuz mu hiç? Ya da ‘o saatte dışarıda ne işi varmış’ diye ahkam kesildiğini? Bu cümleler ne kadar uzak geliyorsa kulağınıza, bir kadın cinayeti için bu sebeplerin sıralanması da o kadar uzak gelmeli..

 İnsanı diğer varlıklardan ayıran özelliği akıl ve vicdan sahibi olması değil miydi? Nerede kaldı aklımız, vicdanımız? Nasıl oluyor da en vicdansız, en akla sığmayan eylemleri yine insanoğlu gerçekleştiriyor… Zira hiçbir hayvan kendi neslini tüketme güdüsüyle avlanmıyor, sadece hayatta kalmak için avlanıyor. 

Kadınların özgürce tek başına dolaşabildiği, rahatça kahkahalar atabildiği, sokakta arkasına bakma tedirginliği yaşamadan yürüyebildiği, yani tüm bu normal şeyleri ,hak ettiği normal şartlarda yapabildiği daha huzurlu bir gelecek temenni ediyorum...