SONGÜL KONAR

Nilüfer Erk Oğuz dün saat 15.00 sıralarında yaptığı açıklamada, kadınların siyasette az olmasına değindi.

YARI YARIYA OLMADIĞI SÜRECE BU İŞ OLMAMIŞ DEMEKTİR

Kadınların siyasetteki sayılarını az olduğunu bu oranın yarı yarıya olması gerektiğini dile getiren Erk Oğuz, “Benim şahsi düşünceme göre bu sayı az, bence yarı yarıya olması gerekiyor, kadınların gerek belediye meclislerinde gerek belediye başkanlıklarında gerekse millet meclisinde vekillikte, gerekse bakanlıkta yarı yarıya olmadığı sürece bu iş olmamış demektir. Mevcut aday adaylıkları içerisinde bakıldığında oranlamada yüzde yirmiyi geçen bir aday adaylığı söz konusu olmuş olabilir. Bu rakamsal ve CHP anlamında mevcut realiteye göre iyi ya da kötünün iyisidir. Benim şahsi görüşüme göre nasıl ki dünyanın yarısını oluşturuyorsak, yarısı kadın yarısı erkek nüfustan oluyorsa bu dünyanın idaresindeki en önemlisi yerel idaredir, demokrasinin temelleri muhtarlıktan başlamak üzere belediye meclislerinde atılır. Gerek aday adaylarının gerek adaylıkta kadın ve erkek adayın yarı yarıya olmasını doğru buluyorum. Mevcut durum benim için az sayıdadır. Kaldı ki sadece oran olarak işe bakmamak gerek, örneğin kadın kotasını her parti uyguluyor. Bu oranlar partiden partiye değişiyor. Olay rakamlardan ibaret değildir. Kotaya uygun şekilde kadın adaylar gösterilebilir. Fakat kadınları seçilecek yerlere koymak hatta kadının lehine pozitif bir ayrımcılık yapmakta fayda var. Her şey matematik değil. Sadece eşit olmak adalet demek değil, eğer eşit koşullarda yola çıkıyoruzdur, olanaklarımız eşit değilse gerek kadınlara gerek gençlere, gerek engellilere gerekse dezavantajlı olarak gördüğümüz toplumun kesimlerine pozitif ayrımcılık yaparak onları belediye meclislerine, muhtarlıklara TBMM’ye taşımak durumundayız. Aksi taktirde toplumun o kesimlerinin sesini duyamaz hale geliriz. Bu sağlıklı ve adil bir yönetim getirmez. Salt eşitlik eşittir adalet demek değil. Eğer adil bir seçim istiyorsak olanak eşitliği sağlamamız gerekiyor. olanak eşitliği eğitimden barınmaya kadar kadına bakış açısına kadar geni bir yelpaze dolayısıyla kadınlarımızı muhtarlıklarda, belediye meclislerinde, vekilliklerde seçilebilecek yerlere koymamız gerekiyor. Bugün için çağdaş medeniyette üst sıralarda gördüğümüz ülkeler bunu işin başında kadın kotası daha sonra cinsiyet kotasına dönüştürdüler. Biz kadınlarımıza, engellilerimize, dezavantajlı olarak gördüklerimize pozitif ayrımcılık vermeliyiz ki toplumdaki gerçek adaleti sağlayalım” şeklinde konuştu.

“KADINLARIMIZ ÇEKİNİYOR OLABİLİR”

Siyasette kadınların çekindiğine değinen Erk Oğuz sözlerine şöyle devam etti, “Kadınlarımız çekiniyor olabilir, kadınlarımızın kendine göre çok haklı sebepleri vardır. Kadınların siyaset içinde olması kolay değil. Hem sosyal hem ekonomik bağımsızlığı olan kendi ayakları üzerinde durabilen kadın sayısı düşünüldüğünden çok daha az. Kadının yükü çok fazla, hem evinde çalışıyor hem işi olan işinde çalışıyor, kadının rolü çok fazla. Dolayısıyla aileden ve toplumdan beklediği desteği göremediğinde siyaset gibi zorlu, yıpratıcı kulvara girmeye cesaret edemiyor. Burada herkesin devreye girerek kadınları cesaretlendirmesi olanak eşitliği sağlaması ve bu cesareti vermesi, kadın adayların yola çıkmasını sağlıyor. Şu gerçek var Tüm partiler yerel ya da genel iktidara kadınların çalışmalarıyla geliyor. CHP yerelde başarılı ve iktidarsa bu CHP’li kadınların saha çalışması sonucunda olmuştur. Diğer partilerde de aynı şekilde kadınların saha çalışmalarıyla olmuştur. Ama koltuğa oturmaya gelince kadınlar o koltuklara oturtturulmuyor. Seçimi aslında tüm partiler kadınların çabalarıyla kazanıyor fakat o koltuğa kadınlar değil erkekler oturuyor, sıkıntı burada.”

“KADIN DAYANIŞMASINA İNANIYORUM”

Erk Oğuz sözlerini şu şekilde sonlandırdı,  “Kadın dayanışmasına inanıyorum. Bu dayanışmanın daha kuvvetlenmesi gerekiyor. kadınların siyasette de birbirini desteklemesi cesaretlendirmesi gerekiyor. kadının da kadına bakış açısının olumlu yönde değişmesi ve gelişmesi gerekiyor. Aksi takdirde haklar sadece bekleyerek alınmıyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda şanslıyız, Mustafa Kemal Atatürk mevcut tüm haklarımızı bize çok büyük bir mücadele olmadan sunduğu için kıymetini bilemiyoruz. İngiltere’ye, Amerika’ya baktığımızda kadınlar bir belediye seçimlerine seçme değil, seçimlere katılabilme hakkına da sahip değiller, yüzlerce değil binlerce kadın ölmüş. Kadın hakları öncelikle seçme, seçilme, eşit işe, eşit ücret söylemiyle çıkmış bir harekettir. Kadınlar en az buna iki yüz yıl mücadele vererek geliyor. Biz böyle bir mücadele vermediğimiz için bunun kıymetini çok iyi bilemiyoruz. Bir şeyin kıymetini bilmek için illa kaybetmek mi gerekir. Hangi siyasi görüşten olursa olsun meclisteki kadın vekillerin bir araya gelip aynı noktada durmaları çok büyük bir güçtür. Kadınlar bu güçlerin farkına varmak zorundalar. Aksi takdirde erkek güdümlü siyaset yaparlar ve bir arpa boy yol alamazlar. Şu da var ki kadının girdiği her şey güzelleşiyor. Her şey prensip ve ilkeler çerçevesinde yol alıyor.