SONGÜL KONAR

“ÇED’E İZNİ VERİLİRSE NORMAL SÜREÇ BAŞLAYACAK”

Kent Konseyi olarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün internet sitesini takip ettiklerini belirten Karagöz: “Edirne Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesinde duyurular bölümünde 27 Aralık’ta Keşan Gökçetepe orman kampına yakın bir alanda yaklaşık 40 hektarlık alanda patlatmalı kalker ocağı açmak için çevresel etki değerlendirmesi için izin başvurusu yapıldığını gördük. Bunun üzerine Gökçetepe köy muhtarı ile görüşmek istedik ancak kendisiyle görüşemedik. Kendisine ulaşılması için yakın olan arkadaşları ile görüştük. Onlarda ulaştıklarını söylediler ama herhangi bir dönüş olmadı. Çevresel etki değerlendirme izni verilmemesi için itiraz dilekçeleri yazılması gerekiyor. Bunun için köye giderek bir bilgilendirme toplantısı yapmayı hedefledik. Böyle bir şey yapılamadı ve Edirne Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü nasıl bir görüş beyan edecek, izin verecek, verir mi vermez mi, bilemiyoruz. Bildiğimiz kadarıyla itiraz dilekçeleri falan verilmedi. İtiraz dilekçeleri verilmemiş, çevresel etki değerlendirme izni verilirse normal süreç başlayacak,” dedi.

“BU BİR SUÇ”

 Hasan Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzin çıkmışsa Sazlıdere-Gökçetepe FSRO limanındaki süreç başlamış olacak, yeniden duyuru yapılacak. Halkın katılımı toplantısı gerçekleşecek. Asıl mücadele ondan sonra başlayacak. Buna tepki gösterilmesi gerekiyordu. Ama burada bu yapılmadı. Anlamakta zorlandığımız bir şey var. Gerçeklik var; Mecidiye yağmalandı, talan edildi. Kent Konseyi’nin önceliğinde yapılan mücadele sonucu mahkeme kararı çıktı. Daha önceleri taş ocağı açmak için ‘çevresel etki değerlendirmeye gerek yoktur’ kararı vardı. Mahkeme bir karar verdi ve bundan sonra yeni ocak açılmasının önü tamamen kesildi. İzin verilmeyeceği, mevcut ocakların ruhsat süreleri bittiğinde kapatılarak, buraların yeniden düzenleyeceği şeklinde bir karar var. Ancak duyduğumuz kadarıyla geçen hafta yine oradaki ocaklardan biri çevresel etki değerlendirme izni başvurusu yapmadan alan genişletmeye kalkmış. Bu duruma köy muhtarı ve dernekteki vatandaşlar müdahale etmişler. Orman müdürlüğüne de haber veril ve tutanaklar tutulmuş. Bu hafta içerisinde gerekli başvurular yapılacak. Valiliğe, Orman Bakanlığına ve diğer şeylere, gerekli suç duyuruları yapılacak. Bu bir suç. Saros Körfezi özel koruma bölgesi olmasına rağmen bu kadar yağma ve talana açılmaya çalışılmasını, saldırılmasını gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.”

“İNSAN OLARAK BU ANLAMDA BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR”

Karagöz sözlerini şöyle tamamladı: “Para hayatta her şey değildir. Paradan önce temiz ve yaşanabilir bir çevreye ihtiyaç var. Biz bunları çocuklarımıza, torunlarımıza devretmekle mükellefiz. İnsan olarak bu anlamda bir sorumluluğumuz var. Doğaya bu kadar hoyratça saldırırsak, çocuklarımız ve torunlarımızın yarını olmayacak. Kent Konseyi olarak sorunları takip etmeye devam edeceğiz. Gökçetepe’nin son durumunu bilmiyoruz. Onların itiraz edip etmediklerini, nüfuzlarını bu anlamda kullanıp kullanmadıklarını bilmiyoruz. Söz konusu alan tamamen Gökçetepe’de ormanın merkezine denk geliyor. Öyle bir doğanın yeniden var olması yüzbinlerce yıllık sürece tekâmül eder. İnsanoğlunu anlamakta zorlanıyoruz. Biz Trakyalılar bunu söylerken, Karadenizliler de, Egeliler de aynı şeyi söylüyor. Bu yağma, talan, saldırı Türkiye’nin genelinde söz konusu. Mevcut durum böyle bundan sonraki gelişmeleri takip edeceğiz. Ne olursa kamuoyuyla paylaşacağız. En son Karacaali, Karasatı, Altıntaş, Çobançeşme’de yapılmak istenen patlatmalı linyit ocağı ile ilgili itirazları muhtarlar yaptı. Kent Konseyi olarak kendilerine teşekkür ederiz. Kent Konseyi olarak destek vermeye hazırız. Keşan hepimizin, Trakya hepimizin. Bunu çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakacağız.”