Bülent Saylam

Keşan Eğitim-İş Temsilciliği, 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle üyelerine dün bir kahvaltı düzenledi. Kahvaltıda emekli olan öğretmenlere Keşan Eğitim-İş Temsilcilik Başkanı Erol Yazla tarafından plaketleri verildi.

Açılış konuşmasını yapan Keşan Eğitim-İş İlçe Temsilcilik Basın Yayın Sekreteri Onur Balcı, üyelere hoş geldin dedikten sonra sözü Keşan Eğitim-İş Temsilcilik Başkanı Erol Yazla’ya verdi.

YAZLA: ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN SAYGINLIĞI HER GEÇEN GÜN BİRAZ DAHA AZALMAKTADIR

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği’ni kabul etmesinin 87’inci, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlanmasının ise 34’üncü yılını hatırlatan Yazla

“Öğretmen taze ruhları işleyen ustadır. Nesiller yaratır; ülkeleri değil gönülleri fetheder. Öğretmenlik özel bir eğitimden geçilmesini zorunlu kılacak kadar önemli,  uzmanlık gerektiren onurlu bir meslektir. Özellikle son yıllarda eğitim sistemi üzerinde yürütülen politika ve uygulamalardan kaynaklanan tüm olumsuzlukların suçlusu öğretmen olarak gösterilmektedir. Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin saygınlığı her geçen gün biraz daha azalmaktadır.” diye konuştu.

ÖĞRETMENİN EKONOMİK HAKLARINDA HİÇBİR İYİLEŞTİRME SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Temsilcilik Başkanı Yazla, konuşmasında Genel merkezilerinin 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, 24 ilde 833 öğretmenle görüşerek yaptığı “Öğretmenlerin ekonomik durumlarına ilişkin öğretmen görüşleri” adlı araştırma sonuçlarının öğretmenlerin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunları ortaya koyduğunu söyledi. Yazla araştırma ile ilgili şu istatistikleri verdi: “Araştırmaya katılan öğretmenlerin;

*Yüzde 79’u gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını,

*Yüzde 62’si gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını,

*Yüzde 61’i ise daha çok para kazanacağı bir iş imkânı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtti.

*Yüzde  83’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle öğretmenlik mesleğinin saygınlığının azaldığını düşünürken,

 *Yüzde 85’i son 10 yılda alım gücünün düştüğünü

*Yüzde 89’u mesleğinden elde ettiği geliri yetersiz bulduğunu ifade etmiştir.

Öğretmenin ekonomik haklarında hiçbir iyileştirme söz konusu değildir.

İŞ GÜVENCEMİZ ELİMİZDEN ALINMAYA ÇALIŞILIYOR

Eşit işe eşit ücret kapsamında maaşında iyileştirme yapılmayan tek kamu çalışanının öğretmenlerin olduğunu ifade eden Yazla: “3600 Ek gösterge öğretmenin hakkıdır.  Bununla birlikte maaşlarımızı gün geçtikçe eriten vergi dilimi var, kamu çalışanlarının vergi dilimi %15’i geçmemelidir. Öğretmenlerin maaş karşılığı dersi 15 saate eşitlenmeli ücret ayrımına ve eşitsizliğe son verilmelidir. Öğretmeni mutlu olmayan bir milletin üretmesi mümkün olamaz, öğretmeni mutlu olmayan bir ülke ne sosyal bilimlerde ne fen ilimlerinde ne de güzel sanatlarında kendini geliştiremez, ilerleyemez. Tüm bunlar yetmezmiş gibi 657 sayılı devlet memurluğu kanunu kaldırılmaya, iş güvencemiz elimizden alınmaya çalışılıyor. Bu kanundaki güvence; devlet memuru devletin işini yaparken siyasilere, ağalara, büyük beylere tarikat ve şeyhlere boyun eğmesin diye verilmiştir. Siyasal iktidarın istediği ise emrinde çalışanların yasalara değil kendisine tabi olmasıdır. Bunu sağlamanın birinci koşulu devlet memurlarının iş güvencesini ortadan kaldırmaktır.” dedi.

GÜÇLÜ BİR DEMOKRATİK BASKI GRUBU OLUŞTURMAK GEREKLİDİR

Erol Yazla konuşmasın şöyle devam etti: “Değerli arkadaşlarım genel merkezimizin tüm eğitim sendikalarına yaptığı çağrıyı buradan tekrarlamak istiyorum. Eğitim alanındaki olumsuzlukların giderilmesi, eğitim çalışanlarının mevcut ekonomik-demokratik-özlük haklarının savunulması ve geliştirilmesi için güçlü bir demokratik baskı grubu oluşturmak gereklidir. Tüm kamu sendikalarını zaman yitirmeden ortak hareket noktaları tespit ederek eylem birlikteliğine çağırıyoruz.  Eğitim-İş’in başlattığı ve eğitim sendikaların destek olduğu nöbet ücreti kazanımındaki başarımız bunun en iyi örneğidir. Yetkili eğitim sendikası yandaş tavırları bırakıp öğretmenin ve eğitim çalışanının yanında olmalıdır. Kamu sendikalarının görevi siyasi iktidarların yancısı, yada siyasi bir takım odakların arka bahçesi olmak değildir. Buradan kamuoyuna sesleniyorum; Ülke genelindeki okullarımızda güvenlik zafiyetlerinin yaşanmadığı, Öğretmenlerimizin şiddete maruz kalmadığı, Yöneticilerimizin saldırıya uğramadığı, Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını arttırmaya yönelik düzenlemelerin yapıldığı, Öğretmeni hedef gösteren, öğretmenin toplum nezdindeki saygınlığına zarar veren beyanların yapılmadığı, Ülkemizin aydınlık yarınlarının; ekonomik kaygısı olmayan, güvenliği sağlanmış, özgüveni tam, geleceğinden endişe duymayan öğretmenlerle inşa edilebileceği asla unutulmamalıdır.

ÖĞRETMEN YALVARMAZ, ÖĞRETMEN BOYUN EĞMEZ, ÖĞRETMEN EL AÇMAZ,
ÖĞRETMEN DERS VERİR

Konuşmasının sonunda Erol Yazla, “Tüm eğitim emekçisi öğretmen arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum. Değerli eğitim emekçisi arkadaşlarım konuşmamı öğretmen örgütçülüğünün efsanevi lideri, sendikacı, yazar, edebiyatımızın özellikle de köy edebiyatının önemli temsilcisi Fakir Baykurt sözleriyle bitirmek istiyorum: ‘öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz,
öğretmen ders verir’  saygılarımla.”
şeklinde konuştu.

EMEKLİ OLAN ÖĞRETMENLERE PLAKET VERİLDİ

Kahvaltının sonunda 2015-2016 eğitim-öğretim yılında emekli olan öğretmenlere plaketleri verildi. Yazla, sırasıyla Abdül Şavur İlkokulu Müdür Yardımcısı Kadri Baltakıran, Kurtuluş İlkokul’dan Yaşar Bozdağ, Yekta Baydar Ortaokulu’ndan Nurcan Çakıcı, Ali Kale İlkokulu’ndan Ülkü Zengin’e plaketlerini verdi ve Eğitim-İş yönetim kurulu ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Yazla, ayrıca plaket törenine gelemeyen Bademlik İlkokulu’ndan Rıza Özzade, Yekta Baydar Ortaokulu’ndan Mübeccel Bingül ve Feride ve Mehmet Çuhacı Mesleki ve Anadolu Teknik Lisesi’nden Hüseyin Işıklar’a bundan sonraki yaşamlarında başarılar dilerken, geçen günlerde hayatını kaybeden Dr. Ali İhsan Çuhacı İlkokulu’ndan emekli olan Atilla Sümbül’ü de rahmetle andı.

BALTAKIRAN: ÇOCUKLARIMIZI EĞİTİRKEN BİZE SÖYLENEN BİR TEK ŞEY VARDI: ‘SEVGİ, SEVGİ, SEVGİ’

Emekli olan öğretmenler adına bir konuşma yapan Abdül Şavur İlkokulu Müdür Yardımcısı Kadri Baltakıran, kahvaltıya katılan Temsilcilik yönetim kuruluna ve üyelere teşekkür ettikten sonra 24 Kasım’da Atatürk’ün başöğretmenliği kabul ettiği bir günde kendilerine güzel bir gün yaşattıklarını belirtti. Baltakıran, 39 yıl 3 ay sonra emekli olduğunu söyledikten sonra şunları aktardı: “Ben öğretmen okulu mezunuyum, 1975 senesinde mezun oldum. 18 yaşında Diyarbakır Lice’nin bir köyünde göreve başladım. 19 yılım köy öğretmeni olarak geçti. Şimdi biz öğretmen okulundan mezun olurken o zamanlar sınavlar yoktu. Sadece mezuniyet töreni yapılır ve orada yemin ederdik. Bir elimize mezuniyet belgemizi bir elimize de Atatürk’ümüzün nutku hediye edilirdi. Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı olacağımıza yemin ederek göreve öyle başlamıştık. 39 yıl da bu duygularla tamamlandı. En çok hoşuma giden de 39 yılın 19 yılını köylerde yapmış olduğum köy öğretmenliğimdir. Atatürk’ümüzün bize armağan ettiği bu cumhuriyeti hep beraberce korumak zorundayız. Koruyacağız ileriye taşıyacağız. Çocuklarımızı eğitirken bize söylenen bir tek şey vardı: ‘sevgi, sevgi, sevgi’ öğretmenler gününüz kutlu olsun”