Kızılay Derneği Keşan Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Koyuncu ve Gençlik Kolları Başkanı Anıl Çakır, dün, 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminin 17. yıldönümüyle ilgili basın açıklamasında bulundu.

Açıklamada ilk söz alan Vedat Koyuncu şunları söyledi: “148 Yıllık geçmişi ve güçlü Türkiye güçlü Kızılay inancı ile görevimize devam etmekteyiz. Ülkemizin atlattığı tehlikeli bir süreç var. 15 Temmuz’da yapılan darbe girişimini de bu vesile ile kınıyoruz. Hatırlarsınız bundan 17 yıl öncesi İzmit depremi yaşanmıştı. Ülkenin en büyük üzüntü veren açı veren depremlerinden biriydi. Bunun 17. Yılı dolayısıyla bizde bu depremi anarak depremlerin tehlikelerini binaların sağlıksız olmalarından dolayı kaybedilen canlara üzülüyoruz ve bu konuda yetkililerin daha dikkatli olmasını bekliyoruz. Tüm depremlerde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Göreve geldikten kısa bir süre sonra kadın kollarımızı oluşturmuştuk. Bir eksiğimizde gençlik kollarımızdı. Bu konuda da geçen hafta görevi Anıl Çakır arkadaşımıza verdik. Kendisi de çalışmalara başladı. Sözü kendisine veriyorum.”

KIZILAY, EN İYİ AFET ÖRGÜTLENMELERİNDEN BİRİNE SAHİPTİR

Sonrasında söz alan Anıl Çakır, şunları söyledi: “Bugün, 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminin 17. yıldönümüne girmiş bulunmaktayız. Merkez üssü Gölcük olan 7.4 şiddetindeki bu deprem ülkenin en batısından en doğusuna, en kuzeyinden en güneyine kadar Türkiye'de yaşayan her aileyi bir ölçüde muhakkak etkilemiştir. Bu deprem neticesinde binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, on binlercesi yaralanmış, sakat ve evsiz kalmıştır. Gölcük depremi ile birlikte yapı üretim sürecindeki eksikler, mevcut yapıların durumu, Türkiye'deki kentleşme ile ilgili politikalar, afet hazırlık ve afet sonrası ulaştırılacak yardımlar konusu yüksek sesle tartışılır olmuştur. Memleketimizin başına gelen her felakette insanımızın yardımına koşan ve dil, din, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin yaralarını sarmaya çalışan Türk Kızılay'ı yakın tarihte meydana gelen Dinar ve Erzincan depremlerinde olduğu gibi 17 Ağustos Marmara depreminde de depremzedelerin barınma, beslenme ve sağlık ihtiyaçlarını karşılama görevlerini yerine getirmiştir. 17 Ağustos depreminin yaralarını henüz sarmışken bu sefer de 2011’deki Van depremi bizi derinden sarsmıştır. Van depremi, bir kez daha göstermiştir ki ülkemiz ciddi anlamda bir deprem kuşağındadır ve depremle yaşamayı kabullenmeli ve ona göre tedbirler alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki deprem bir doğa olayıdır. Onu afet yapan insanların bilgi eksikliği, alınmayan önlemler ve organize edilemeyen yardım faaliyetleridir. Yardım faaliyetleri hususunda ise akla ilk gelen, vatandaşların bu konuda en güvendiği kuruluş olan Türk Kızılayı’dır. Geçmişten gelen bilgi, birikim ve tecrübe ile modernizmi harmanlayan Türk Kızılayı, ülke çapında yaygınlaştırdığı afet müdahale ve afet lojistik sistemleri ile dünyanın en iyi afet örgütlenmelerinden birine sahiptir.”

TÜRK KIZILAYI DA İLELEBET VAR OLACAKTIR

Çakır, şöyle devam etti: “Türk Kızılayı, yurt içinde meydana gelen doğal afetler sonrasında afetzedelere acil beslenme hizmeti verir. Acil barınma konusunda ise devletin ilgili kurumlarının yanında yardımcı rol üstlenir. Afet müdahale ve afet lojistik sistemlerini ülke çapında yaygınlaştıran bu ağ ile dünyanın en iyi afet örgütlenmelerinden birine sahip olan Türk Kızılayı, 8 bölgesel ile 25 Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezleri sayesinde en kısa sürede afet alanına ulaşır. Afet sonrası bölgedeki acil ihtiyaçları karşılayan Türk Kızılayı, beslenme alanında ise Mobil Ekmek Fırını, Mobil Mutfak ve Mobil İkram Araçları ile kaliteli ve hızlı hizmetle afetzedelerin yanında olur. Ankara ve Erzincan'da çadır işletmesi ve üretim atölyesi bulunan Türk Kızılayı, yurt içi ve yurt dışı insani yardım çalışmalarında uzun süreli kullanılabilen afet çadırlarının yanı sıra, ihtiyaca yönelik özel çadırlar da üretmektedir. Saydığımız bütün bu hizmetlerin hepsi gönüllülerimiz ve sürekli bağışçılarımızın özverileriyle yerine getirilmektedir. Türk Kızılayı’nın çalışmaları bununla da sınırlı değildir. Türk Kızılayı, Bölge Kan Merkezleri, Kan Bağış Merkezleri ve mobil kan bağış araçları ile ülkemizin ihtiyacı olan kanın tamamını gönüllü ve sürekli bağışçılardan karşılamayı hedeflemektedir. Türk Kızılayı, Türkiye'nin ihtiyacı olan kanın tamamını karşılamak için “Ulusal Kan Temini Projesi”ni yürütür. Ülke genelinde 17 Bölge Kan Merkezi, 64 Kan Bağış Merkezi ve 150’den fazla mobil kan bağış aracı ile hizmet verir. Bu merkez ve birimlerde binlerce uzman personel istihdam edilmektedir. Hasta güvenliği açısından kendisine bağışlanan her kanı modern laboratuvarlarda testlere tabi tutan Türk Kızılayı, kanı ihtiyacı olan kişilere verilmek üzere hastanelere ulaştırır. Bütün bu bahsettiğimiz imkânlar, daha önce de belirttiğimiz üzere, gönüllü bağışçılarımızın özverileri ile olmuştur. Biz de artık ülke olarak olası depremlere hazırlıklı olmayız. Bizim gibi deprem kuşağında olan Japonya'nın depremlerden en az şekilde etkilenmesi çok şanslı olmasından değil aksine depreme dayanıklı binalar inşa etmesinden ve yardım konularında çok organize olmasındandır. Halkımız deprem gerçeğini kabul ederek geçmişten gerekli dersleri çıkarmalı ve üzerine düşen vazifeleri yerine getirmelidir. Ve unutulmamalıdır ki Türk Kızılayı geçmişte olduğu gibi bugün de ihtiyacı olanların yanındadır, yarın da yanlarında olacaktır. Açılan derin yaralar ancak yüce milletimizin ihsanları ile kısa sürede sarılır. Milletimiz var oldukça Türk Kızılayı da ilelebet var olacaktır. Sözlerime burada son verirken Türk Kızılayı Keşan Şubesi adına 17 Ağustos depreminde hayatını kaybeden canlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır dilerken milletimizin bir daha böyle acıları yaşamamasını temenni ediyorum.