AYŞİN SEÇİL GEZER

14 şeker fabrikasının özelleştirilme kararı ile ilgili tartışmaların ayyuka çıktığını belirten Hakan Özkan, “Şeker pancarı çok önemli bir üründür. Bu şeker pancarının değerlendirilmesi ve insanlara sağlıklı bir şekilde ulaştırılması bizim önceliğimizdir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana zirai üretim ve gıda güvenliğini esas almıştır. Şu anda yaşanan sıkıntıları hep birlikte görüyoruz. Şeker pancarından üretilen şekerimiz tehdit edilir duruma gelmiş. Köylü vatandaşlarımız şeker pancarı üretiminden uzaklaştırılmakta ve milli gıda sanayimiz kaynağı ve güvenliği tam olarak belirlenemeyen NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) tehdidi altında kıvranmaktadır. Ülkemizdeki bazı tarım arazilerinin ve bölgelerin kaderi şeker pancarı ile kesişmiş durumdadır. Yalnızca şeker pancarı üretimine elverişli bölgelerimiz var. Bu bölgelerde yıllarca şeker pancarı yetiştirilmiştir. Biz yıllardır söylüyoruz; çiftçilerimi kendi topraklarında ekmeğini kazanır hale getirmek bizim için esas meseledir. Toplum sağlığını ve çiftçilerimizi etkileyen bir mevzuyu bizler reddediyoruz.” ifadelerini kullandı.

ŞEKER PANCARI STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR

Özelleştirme meselesinin bölgesel ve kırsal kalkınmayla, tarım politikalarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Hakan Özkan, şunları söyledi: “Milliyetçi Hareket Partisi bu özelleştirilme ile ilgili öteden beri söylüyor; bu işe ekonomik gerekçelerle bakmamak lazım. Meselenin bölgesel ve kırsal kalkınmayla tarım politikalarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.  İstihdam, üretim, gelir dağılımı, kamu sağlığı olarak bu işlere bakmak lazım. MHP, her dönem bunları savunmuştur. Şeker pancarı, hem ürünün niteliği hem de şeker pancarı üreticisinin geçimi bakımından stratejik bir üründür. Özelleştirmede devletin ekonomiye doğrudan müdahalesinin sınırlandırılmasının yanında üretim ve istihdam artışının sağlanması, ekonomi ve milli güvenlik açısından stratejik öneme sahip kuruluşlarda kamunun gerektiğinde müdahale ve yönlendirme yapabilmesi, belirleyici unsurlar olarak dikkate alınmalıdır.”

ŞEKER PANCARININ ŞEKER ÜRETİMİNİN SINIRLANDIRILMASI SÖZ KONUSU

Özelleştirmede kırsal kalkınmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Hakan Özkan, şöyle devam etti: “Halen hükümet tarafından uygulanmakta olan cazibe merkezleri projesi var. Biz de bunu destekledik. ‘Geçmişten bu yana tarım kentleri’ adı altında bir projemiz vardı. Bu projenin temel ilkesi tarımsal sanayinin bölgesel ürünlere bağlı geliştirilmesi ve değerlendirilmesidir. Bu çerçevede baktığımız zaman ette, yemde, sütte yaşanan sıkıntıların şekerde de yaşanmaması, hem fabrikalarda üretimin devam etmesi hem de çalışanların haklarının korunması zorunludur. Üreticiler, fabrikanın kapanacağı ve pancar üretemeyeceği endişesini taşımaktadır. Bu konuyla ilgili Maliye Bakanı Naci Ağbal sosyal bir özelleştirme olacağını söyledi. Bakan Ağbal, üretimin devam etmesi ve fabrika çalışanlarının haklarının korunması ve güvence altına alınması konularına önem verilmesi gerektiğini belirtti. Burada önemli bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor; üretim ve istihdam taahhüdünün 5 yıl ile sınırlandırılması. Şeker pancarının şeker üretiminin sınırlandırılması söz konusu. Biz MHP olarak bu devamlılığın 5 yılla sınırlandırılmasını doğru bulmuyoruz. MHP, özelleştirmelere sıcak bakar ancak bu tip stratejik ürünler konusunda üretim devamlılığı ve sürekliliği arzu eder. 5 yıl sonra ne olacak? Bu büyük bir sıkıntı. Üretimin kesintisiz olarak devam etmesi lazım.”

TOPLUM SAĞLIĞI, REFAHI VE GÜVENLİĞİ HER ŞEYİN ÜZERİNDEDİR

Bu fabrikaların kendi vatandaşlarımız tarafından alınıp işletilmesinin önemli olduğunu aktaran Hakan Özkan, sözlerini şöyle noktaladı: “Trakya Birlik’in bölgemizdeki Alpullu Şeker Fabrikası’nı almasını isteriz. Dünyada NBŞ üretimi yapan çok uluslu şirketler var. Bunlar insan sağlığını tehdit eder duruma geldi. Bunlara dikkat edilmesi, bir tekelleşmenin oluşmaması lazım. Bu fabrikaların bu çok uluslu şirketlere peşkeş çekilmemesi lazım. Toplum sağlığı, refahı ve güvenliği her şeyin üzerindedir. Bu konuda Hükümeti uyarıyoruz. Bu işleri uzun vadede planlayalım.  Toplumun sağlığını düşünmemiz gereklidir. Pişman olacağımız hatalar yapmamamız gereklidir. İnşallah önümüzdeki dönemde tarımın geleceği daha parlak olur. Edirne bölgesinde yaklaşık 500 bin dönüm arazinin satıldığını öğrendik. İnsanlar üretim yapamaz hale geldikleri için arazilerini satıyorlar. Tarım politikalarının tekrar gözden geçirilip sil baştan oluşturulması lazım.”