Eğitim İş Keşan Temsilciliği tarafından düzenlenen ve konuşmacı olarak Psikolog-Eğitimci-Aile Danışmanı Hakan Bakır’ın katıldığı “Facebook çağında öğretmen olmak” konulu konferans, geçtiğimiz Cuma akşamı verildi.

Saat 20.00’de, Ahmet Yenice Ortaokulu Sevim Yenice Konferans Salonu’nda başlayan etkinliğe, çok sayıda eğitimci katıldı. Konferans öncesi gazetecilere bilgi veren Psikolog-Eğitimci-Aile Danışmanı Hakan Bakır, “Bu akşam biz buraya cevap vermeye gelmedik. Giderken arkadaşlarımız yorgun ve çok soruyla gidecekler. Çünkü Türk eğitim sistemi şu anda çok ciddi bir krizle karşı karşıya. Dünyada gelişmiş ülkelerde ne kadar doğru varsa hepsini yanlış yapıyoruz. Basit bir örnek Finlandiya eğitimdeki en iyi ülkelerden bir tanesi, okula başlama yaşı yedi. Bizde altıya indirildi. Finlandiya’da günde sadece 4 saat eğitim yapılırken, kalan 4 saat işliklerde, atölyelerde geçerken bizde 8-9 saat akademik eğitim yapılıyor. Finlandiya’da öğretmen olabilmeniz için tıp fakültesine eş değer puan almanız gerekiyor, bizde tam tersi en düşük puanlar genelde öğretmenliklerde. Biz bugün buraya ezber bozmaya geldik. Mesela 20. yüzyılın temel kavramı sanal öğrenme, biz yanal öğrenmeyi anlatacağız. Nedir yanal öğrenme? Yanal öğrenme yanınızdakinden bir şey öğrenmedir. Blok çağında her insan yanındakinden biraz daha bir şey alma ve öğrenme şansına sahip. Sanal öğrenmenin yerine yanal öğrenmenin geçtiğini anlatacağız. Biyosfer bilinci diye bir şeyden bahsedeceğiz. Çok az arkadaşımız bunu biliyor. Biyosfer bilinci okyanusun tabanında oksijenin bulunduğu noktadan başlayıp, gökyüzünde bittiği noktaya yaklaşık 115 kilometre tüm canlılardan sorumluyuz. Onların varlığı bizim, bizim varlığımız onlara bağlı. Okullarımızda bunu hemen hemen hiç öğretmiyoruz. Karbon ekonomisi bitti. Onun yerine sürdürülebilir bir ekonomi geliyor. Nedir bu? Nükleer Japonya’da yasaklandı, Fransa’da yasaklanmak üzere. Biz nükleer santral kurmaya kalkıyoruz. Oysaki dünyanın gittiği yerde dalga enerjisinden, rüzgar, güneş enerjisinden yararlanılıyor ve hidrojen yakıtlardan bahsediliyor.” dedi.

TEST TEKNİĞİ BİTTİ

Eğitimde test tekniğindeki yaklaşımın bittiğini, doğru soruları yöneltme yaklaşımının benimsendiğini ifade eden Bakır, şunları söyledi: “Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde test tekniğiyle okullara öğrenci alınmaz, seçilmez ya da bu çok nadirdir. Biz hızla çocuklarımızı testle, tost arasında sıkıştırıyoruz. Testle, tostun dışında dünyanın varlığını batıdaki örnekleriyle arkadaşlarımıza sunacağız.”

ÖĞRENCİNİN, ÖĞRETMENİN İSMİNİN ÖNÜNE O KAVRAMLAR GETİRİLEMEZ

Hakan Bakır, Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilkokul öğrencilerine dağıtılan ve meslek dallarına hakaret içerdiği iddia edilen “Öğretmen Öküz, Öğrenci Eşek, Doktor Tilki, Trafik Polisi Kurbağa” adlı resimli hikaye kitaplarıyla ilgili eleştiride bulunarak, “Bu kitapları çok çirkin ve çok nezaketsiz buluyorum. Öğretmen Türkiye’de hızla değersizleştirilen bir varlıktır. Öğretmenin daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Mustafa Kemal’in bununla ilgili çok güzel bir örneği var. Bir öğretmen milletvekili olmak istiyor ve bunu Mustafa Kemal’e söylüyorlar. Kendisi, ‘Benim milletvekili yapacak çok adamım var, benim öğretmene ihtiyacım var’ diyerek geri çeviriyor. Memleketin kaliteli, nitelikli, dik omurgalı öğretmenlere ihtiyacı var. Türkiye’de dik omurgalı öğretmen yetiştirilmesi konusu çok sıkıntılı. Çünkü siyaset buna izin vermiyor. Ben, kitaplarla ilgili Eğitim İş’in yaptığı açıklamaya aynen katılıyorum. Ne isim ve şekil altında olursa olsun öğrencinin, öğretmenin isminin önüne o kavramlar getirilemez. O yazarı kınıyorum. Yapılan şey hoş değil. ‘Ben kitap yazıyorum, isteyen okur, istemeyen okumaz’ demek hoş değil. Başka alanda kitap yazın efendim. Ayrıca bu kitapları milli eğitimin okullarında dağıtma hakkını ve yetkisini kimden aldıysanız bence o ülkenin anne-babalarına hesap vermeleri gerekiyor. Yakışıksız, hoş olmayan bir tavır.” şeklinde konuştu.

Daha sonra ise konferansa geçildi.