Aynı zamanda ODTÜ mezunu olan Değirmendereli, parlamentodaki açıklamasında şunları kaydetti: 

"ODTÜ mezunu arkadaşlarımla mezunu olmaktan gurur duyduğumuz üniversitemize yapılan saldırıya karşı açıklama yapma gereğini duyduk.

18 Aralık'taki saldırı demokrasiye, özgürlüklerimize, gençlerimize, geleceğimize bir saldırıdır. Ancak daha sonrasında Başbakan tarafından yapılan açıklamalar da en az bu saldırılar kadar gençlerimizi, akademisyenlerimizi, bu alanda çalışanları ve toplumumuzu etkilemiştir.

Toplumumuzu diyoruz çünkü bugün 110 bin mezunu, 25 bin öğrencisi, onların aileleri ve ODTÜ akademisyenleriyle çalışanları ile yarım milyonu doğrudan etkileyen bir saldırıdır bu. ODTÜ, ülkemizin en parlak beyinlerini barındıran kurumlardan birisidir.

Karalanmaya çalışılan bu camia; Türkiye'nin ekonomi, finans, sigorta, inşaat, sanayi, ticaret ve kamudaki halen aktif büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerini yetiştirmiştir. Ülkemizin ekonomik başarılarına imza atan bu insanlar; düzendeki eksikleri dile getirmek üzere gençlik dönemlerinde demokratik hakları olan protestolarını yapmışlar ve bugün Türkiye'de önemli ve özel bir kesimi oluşturmuşlardır.

Tüm bunlarla donanmış, bu doğru değerlerin de savunucusu olmuş ve ilkeli, çağdaş, doğrucu, üretken, yaratıcı, sorgulayan kindar olmayan bir tutumu gelecek nesillere aktarmışlardır.

Polisin saldırısının gerçekleştiği, THBT binası önünde bini aşkın gaz bombası, ses bombaları atıldığı ve ortalığın adeta savaş alanına döndüğü koşullarda bile öğrencilerin gaz bombasından etkilenen gazeteci ve polisleri yüzlerinde gaz maskesi olmalarına karşın içeri almış, ellerini yüzlerini yıkamalarına kapılarını açmışlardır. Neden?

Ailelerinin, ağabeylerinin aşıladığı Anadolu kültürünün mağdura kucak açma, düşenin elinden tutma anlayışını nesilden nesile aktarmışlardır. Bu sebepledir ki binaya sığınan gazeteci ve mağdur polislere kapılarını açmış ODTÜ’lü gençler kindar ve hesaplaşmacı bir anlayış sergilememişlerdir.

Milli Eğitim Komisyonu'nda 4+4+4 yasa tasarısı görüşülürken yere düşenlere tekme atan zihniyete en güzel ve en doğru cevap ODTÜ gençlerimiz ve edindikleri değerlerdir.

Bu saldırı sadece üniversitemize değil ülkemizin demokrasiyi yaşatmaya çalışan kurumlarına yönelik saldırılardan biridir. ODTÜ; öğrencisi, mezunları ve öğretim üyeleriyle çağdaş değerleri kıymetle koruyup ve yükselttiğimiz bilim yuvalarından biridir. Etik değerlerden yoksun bir anlayışıyla ülkeyi yönetenlere bir cevabımız da faşizmin olanca şiddetini kullandığı orantısız gücü örtbas etmek için Molotof atıldığını ve lastikleri yaktığını söyleyen başbakanadır; olaylarda molotof atılmamış, lastik yakılmamıştır.

3000’den fazla polis, protesto gösterisinde bulunan barışçıl öğrencileri çember içerisine alarak adeta imha edercesine, herhangi bir uyarısı yapmadan gaz bombalarını bu ülkenin öğrencilerine sıkmıştır. Sayın Başbakan, Müslüman Kardeşlerin Başkanı Mursi'nin Tahrir Meydanı’ndaki protestolara gösterdiği hoşgörüyü gösterememiştir.

Bu gençler, polisin kışkırttığı, protesto haklarını kullanmak isteyen özgür beyinlerdir. Üniversiteler de felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varolabilirliğini sağlayan ortamlardır. Bu gençlerin yaptığı protesto işinize gelmiyor diye uygulanabilecek tek yöntem kafalarına gaz bombası atmak mıdır?

İleri demokrasi rüyası gören Başbakan’a soruyorum, geleceği kuracak ilerletecek bugün en üst noktalardaki ODTÜ mezunu ağabey ve ablalarının yerini alacak bu gençlere, geleceğin bekçilerine yapabileceğinizin en iyisi bu muydu ve devam ettirdiğiniz üslubunuz bu mudur?

Burada yaralanan sadece barışık olan barış değil, aslen devlet ve gençler arasındaki barıştır. ODTÜ öğrencileri, öğretim elemanları ve çalışanları kendilerine saldıran olmadığında, protestolarını şiddet kullanarak değil şenlik havasında yapacaklarını dünkü eylemlerinde en güzel şekilde göstermişlerdir.

Son olarak şu açıkça bilinmelidir ki, iktidarların zora dayalı pratikleri arttıkça, gelecek yılların aydınlığına uzanma süresi de o oranda kısalmaktadır."