CHP Keşan Kadın Kolu, “Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilişinin 79. Yıldönümü” nedeniyle, dün bir panel gerçekleştirdi.

CHP Keşan İlçe Başkanlığı Lokali’nde yapılan ve saat 12.00 sıralarında başlayan panelde,  Keşan’da seçimle göreve gelmiş kadınlar, görüşlerini aktardı.

SEÇİLMİŞ KADINLAR, GÖRÜŞLERİNİ AÇIKLADI

CHP Keşan İlçe Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Koyuncu ve Kadın Kolu Başkanı Ürfet Ürkmez ile partili partisiz kadınların katıldığı panelde, Belediye Meclisi üyeleri Sacide Ökten ve Nilüfer Erk Oğuz, Keşan’ın ilk kadın mahalle muhtarı olan Yenimahalle Muhtarı Şenay Bayır, Keşan Yardımsevenler Derneği Başkanı Selma Sucuka, Keşan TSO Kadın Girişimciler Komitesi Başkanı Berrin Tanyolaç, Keşan’ın ilk kadın Belediye Meclisi üyesi Fehime Ay, Keşan Engellileri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Öz, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yaptı.

ÜRKMEZ: “79 YILLIK SÜREÇTE, GELİNEN NOKTA HİÇ DE İÇAÇICI DEĞİL”
Panelin açış konuşmasını yapan Ürkmez,  Türk kadınına 5 Aralık 1934 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından seçme ve seçilme hakkı verildiğini belirterek; “Bu güzel gün, kadın hareketinin siyaset yapmaya dair taleplerinin ve mücadelesinin devamında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, 5 Aralık 1934 tarihinde bizlere verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz öngörüsü sonucunda birçok Avrupa ülkesinden daha önce ülkemizin kadınları seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdir.  Ancak aradan geçen 79 yıllık süreçte biz kadınların kazanımlarını daha da ileriye taşıması beklenirken, bugün itibariyle gelinen nokta hiç de iç açıcı değildir.” dedi.

“ARTIK SEÇMEK YETMİYOR, SEÇİLMEK VE YÖNETMEK İSTİYORUZ”

Ürkmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece <Anayasa ve yasa önünde kadın erkek eşittir.> demek yeterli değildir. Kadınlar, anayasa ve yasalarla zorunlu kılınan özel önlemlerle desteklenip güçlendirilmedikçe, <sonuçlarda eşitlik> sağlayamıyor. Asıl olan <sonuçlarda eşitlik> anlayışıdır. Seçme ve seçilme hakkı bir yurttaşlık hakkıdır. Anayasa ile güvence altına alınmış olan bu hak, erkek egemen yapının kontrolüne terk edilmemelidir. Ülkemizde şu an sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi yapı ve anlayış, siyasetin kapılarını kadınlara kapatıyor.  Anayasada ve seçim yasalarında kadın ve erkeğin eşitliğini sağlayacak mekanizmalar yok. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak, eğitim, sağlık, istihdam, siyaset ve toplumda kadınların erkeklerle eşit, özgür ve dayanışma içinde yaşayabilecekleri bir Türkiye yaratmak ve cumhuriyetle kazanılmış haklarının korunarak yaşatılması için mücadele ediyoruz.
Bizler tüm dünyada kadın haklarının arttırılmasını, kadının toplum içindeki hak ettiği erkek ile eşit mertebeye her alanda ulaşmasını ve özgürlüğünü kazanmasını temenni ediyoruz.  Bu düşünceler ile kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıldönümü kutluyor, ‘Artık seçmek yetmiyor, seçilmek ve yönetmek istiyoruz’ diye sesleniyoruz.”

SACİDE ÖKTEN: TÜRK KADINI, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SAYESİNDE

SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI KAZANDI

Daha sonra söz alan Keşan Belediye Meclisi Üyesi Sacide Ökten ise, Fransa’da 1944, Japonya’da 1945, İtalya’da 1946 ve dünyanın en medeni ülkesi olarak adlandırılan İsviçre’de ise 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığını, ancak Türk kadınının bu hakkı daha 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşü ve dünya lideri özellikleri sayesinde aldığını söyledi.

Türk kadınının seçme ve seçilme hakkına sahip çıkması gerektiğini belirten Ökten, sözlerinin devamında ise Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği bazı sözlere yer vererek; Türk kadınının, haklarının en büyüğü olan seçme ve seçilme hakkına sahip çıkması gerekir. Çünkü ulu önder bize şöyle seslenmiştir: <Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatta, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.> Bugün kadınlarımızın büyük çoğunluğu, en temel insani haklarını dahi kullanmakta güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Ne yazık ki, dünya bugün Atatürk gibi bir önderin özlemini çekmektedir. Atatürk, ‘Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir.’ Diyerek, kadının toplum içindeki önemini ortaya koymuştur.” dedi.

“KADINLARIN ERDEM VE DEĞERİNİ HALA ANLAYAMAYAN ZİHNİYETLERE KARŞIYIZ.”

Kadını ikinci plana iten toplumların, kendisini ayakta tutacak dinamiklerden birini kaybettikleri için çökmeye mahkum olduğunu ifade eden Sacide Ökten, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?’ diyen Atatürk’ün izinden gideceksek, hayatın her noktasında kadınları yüceltmek zorundayız. Sevgili bayan arkadaşlarım, bizlere 1934 yılında verilen bu haklara sahip çıkmazsak, aktif olarak sosyal yaşamın içinde ve siyasette bulunmazsak, gelecekte bu haklarımızdan yoksun kalacağımız gün gibi aşikârdır. Bugün, kadınlarımızı toplumsal hayattan soyutlamaya çalışan, aile içi şiddet uygulayarak adeta kadınları infaz eden, asılsız gerçeklerle kadınlarımıza ikinci sınıf vatandaş muamelesini layık gören, onların erdem ve değerini hala anlayamayan zihniyetlere karşıyız. Belediye meclisinde 3 bayan arkadaşız. Oysa ki Atamızın sözleriyle meclisin yarısının bayan olması gerekirdi. Düzgün, temiz, çıkarsız, toplum için siyasetle kadınlar politikaya özendirilmelidir. Doğadaki birçok canlının seçme ve seçilme şansı olsaydı, bugün yok olmazlardı. Onlar da kendilerini anlatabilir, yaşam koşullarına direnebilirlerdi. İşte seçme ve seçilme hakkının temeli budur. Bu bir varoluş mücadelesidir. Bu haktan vazgeçmek yok oluştur.

Bu düşünceler ışığında, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının 79. Yılını kutlarken uğradıkları her türlü haksızlığın son bularak toplum içinde eşit bireyler olarak yer almalarını diliyorum.

Ben kadınım, ben Türk kadınıyım, seçer ve seçilirim.”

Panelde, daha sonra, Selma Sucuka, Fehime Ay ve Fatma Öz de birer konuşma yaptı.