Keşan Engellileri Koruma Derneği Basın Sözcüsü Sedat Aydemir, dün yaptığı açıklamada, engellilerin istihdamı konusunda büyük problemlerin yaşandığına dikkat çekerek, iş arayan engellilerin dernek vasıtasıyla bazı işyerlerine yönlendirildiği, ancak işyerlerinin bu engelli vatandaşları beğenmediğini söyledi.

“HATALAR ÇARPIKLIKLAR TESPİT EDİLMELİ”

Aydemir, devletin istihdam politikasından engelli insanların bu toplumda var olabilme, yaşamlarını sürdürme, ülke ekonomisine katkıda bulunma, bireysel yaşamlarını ekmek paralarını, yani ekonomik özgürlüklerini kazanma olgusu ile bu konuda yapılan yanlışlıklar, hatalar ve çarpıklıkların tespit edilmesi gerektiğini kaydetti. Son günlerde bu sorun ile çok sık karşılaşıldığının altını çizen Sedat Aydemir, “Sağlık Kurulu raporuyla vücudunun engelli olduğunu, %40’ın üzerinde işgücü kaybı olduğunu belgeleyen her engelli insan, devletin belirlediği yönetmelik ve yasalar çerçevesinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre iş alanında %3 oranında 4857 sayılı İş Kanunu’na tabî olan işyerlerinde çalışan kadro sayısının %3’ü oranında ve diğer özel sektör işyerlerinde %4 oranında belirlenen istihdam edilme kotasında başvurmaları halinde işyerlerinde çalıştırılmak, sigortalı ve sosyal güvenceli olmak ücreti ödenmek zorundadır. Devlette çalışmak, 657 sayılı yasadan yararlanarak iş hayatını sürdürmek isteyen engelli insanlarımız, KPSS adlı bir sınavla mümkün olmakta, bu da 2’ye ayrılmaktadır. Lise mezunu ve üstün diplomaya sahip olanlar sınavla, ilkokul diploması olanlar ise mevcut boş işyerleri kadrosuna kura ile istihdamları sağlanmaktadır. Özel işyerlerine ise yasa gereği sınavsız çalışan sayısının %4’ü oranında mecburen iş istihdamı sağlanmaktadır. Bu meselenin yasal ve kanuni yasalarla belirlenmiş çerçevesidir.” dedi.

“FIRSAT EŞİTLİĞİNE AYKIRI”

Bu yasaların ve yönetmeliklerin ne kadar uygulandığını ve aksayan, tıkanan, göz ardı edilen yanlışların varlığından bahseden Aydemir, kalkınma politikaları kapsamında, engellilerin hak ettikleri ilgi ve yeri alamadığını belirterek, “Engellilerin önündeki engeller, çevresel, fiziksel, eğitimsel, erişimsel olarak ortaya çıkıyor. Bu durumun değişmesi halinde, maliyet oranı devlete külfet getiriyor, yüksek olarak algılanıyor ve engelli birey, özel bir alana hapsediliyor. Bu yaklaşım Anayasa’ya aykırıdır. Fırsat eşitliği ve insan haklarına da aykırıdır. İşe yaramaz, beceriksiz, asalak ve ekonominin kamburu olarak görülüyorlar. Devlet bir yandan kanun çıkararak, ‘Engelliyi işe alacaksın’ diyor. Bir yandan da sınavlarda ve diğer okuyamamış pozisyonlarda kura çekerek işi bireyin şansına bırakıyor. Diğerleri elenenler ve sınavda başarısız olanlar, yine kendi kaderlerine bırakılıyor. Biraz makyaj yapılıyor, dostlar alışverişte görsün. Oysa devlet olarak niye bireye sahip çıkılmıyor? Güvence altına alınmıyor. Sosyal devlet anlayışı bu mu diyesi geliyor insanın. Evinizde oturun yasası! Bunlar hakkında değişik birçok şey yazılıp söylenebilir. Fakat biz kendi kentimizde yaşadığımız çok önemli ve suç teşkil edecek, insanın tüylerini ürpertecek bir yanlışlıktan bahsediyoruz. Belki siyasi iktidar, devlet, sesimizi duyar ve bu tehlikeli, kirli yanlışlıkların önüne geçer. Kentimiz sınırları içinde ve çevresinde birçok tekstil ve değişik alanlarda fabrika gibi işletmeler işyerleri var. Bunlara devlet tarafından, ‘Engelli işçi çalıştırmak zorundasın’ diye yazı gidiyor. Buna istinaden mevcut işyerleri, kentin içinde var olan engelli derneklerini arıyor ve işçi çalıştıracağı engelli bireyi göndermemizi istiyor. Buraya kadar her şey iyi. Fakat buradan sonrası kötü. Derneğimizle irtibat kuran işyerlerinin talepleri doğrultusunda gönderilen engelli bireyler, işyerlerince beğenilmiyor. Çeşitli sudan sebeplerle kendilerine gerekçelerle çalıştıramayacaklarını söylüyorlar. Bu bizi rahatsız etti. Araştırmalarımız ve işyerleri ile olan görüşmeler sonucu niye çalıştırılmadıkları ne istendiği nasıl bir işçi istendiği konusunda bizi endişelendiren, kızdıran hayretler içerisinde bırakan bazı verilerle karşılaştık.” şeklinde konuştu.

“BU BİR SUÇTUR”

İşyerlerine gönderilen engellilerin, yasa gereği değil, engeline bakılmaksızın, iş gücünden yararlanmak için çağırdıklarını anladıklarını vurgulayan Sedat Aydemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Çalıştırdıkları engellinin bir kısım primini devlet ödediği halde, diğer sağlam insanlar gibi işgücünden yararlanmak amacıyla istihdam edilmek istenen bu kişiler, raporlarına bakılmaksızın ağır işlerde ve kötü işlerde çalıştırmak mantığı taşıyan zihniyet, bir de doktorlarından çalışabilir raporu isteme cüreti bile göstermeye başladı. Bu kötü bakış tarzı engelli derneği olarak bizleri rahatsız etmiştir. İnsanlarımız hor görülmüş ve aşağılanmıştır, geri çevrilmiştir. Astım hastası olan bir engelliye, fabrikanın içindeki atık ve tozlar temizletilemez. Bu bir suçtur. Onun kaldıramayacağı hastalığının ve eksikliğinin üzerine gidilerek yapamayacağı, yapmasın da sakınca olduğu işleri yaptırmak gibi bir lüksünüz yok. Tüm bu insanlık dışı bakış tarzınıza karşı yasal çerçevede ne lazımsa onu yapacağız ve takipçisi olacağız. Engellilik, kader değildir. Sizlerin iki dudağınız arasında belirlenecek bir iş istihdamı da değildir.”