Saadet Partisi Keşan İlçe Başkanı Ayhan Özkan, 13 Mayıs 2014 Salı günü Soma’da meydana gelen  maden faciasıyla ilgili basın açıklaması yaptı.

Özkan’ın açıklaması şöyle: “Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin en büyük maden faciası yaşandı Millet olarak Soma’da çok büyük bir acı yaşadık. Acıyı harflere sığdırmak mümkün değildir. Kişisel ya da toplumsal acıları ne kadar ifadeye çalışırsanız çalışın eksik kalacaktır.
300 dolayında canımız göçtü,  ocaklar söndü, yürekler alev. Facianın üzerinden günler geçti… Ama kimse üzerine toz kondurmuyor, herkes suçsuzluğundan dem vuruyor. Neymiş!  ‘Denetlemeler eksiksiz yapılmış’, ‘Alınması gereken bütün tedbirler alınmış...’, ‘Hukuki mevzuata aykırı hiçbir şey yokmuş…’, ‘Dünya madenciliğinde böyle bir olay ilk kez oluyormuş...’, ‘Yaşam odası zaten zorunlu değilmiş…’  ‘Mış’ların ardı kesilmiyor. Hükümet ak, bakanlar masum.. Madenin patronu da en masum... Kimsenin hesap vermeye niyeti yok... Herkes kendisine sütbeyaz bir takım elbise biçiyor, madenciler beyaz kefene sarılırken.  İyi de suçlu kim! Bir facia daha böyle alayla valayla  kapanıp gidecek mi!? Yine mi sineye gömeceğiz!

Soma’da yaşanan facia sonrasında üç gün yas tutmak yetmez, başımızı önümüze koyup bunun neden yaşandığının ve bir daha meydana gelmemesi için neler yapılması gerektiğinin irdelenmesi gerekiyor. İstatistikler bu felaketin bir kaza değil örgütlü ihmal sonucu gerçekleştiğini düşündürüyor. Eğer belli bir miktar kömür çıkarımı adına yaşanan can kaybı küresel ortalamaya yakın olsa daha farklı bir kanaatimiz olabilirdi...

Kömür üretimi sıralamasında dünyada 12. sırada yer alan Türkiye, üretimde zirveyi zorlayamasa da maden kazalarında başı çekiyor. Dünya kömür üretiminin yarısını gerçekleştiren Çin’de 2008 yılında 100 milyon ton başına ölüm sayısı 127 iken, Türkiye de bu rakam 722 olmuştu. ABD’de ise 100 milyon ton başına ölüm sayısının 1 ile 6 arası değiştiği görülüyor. 

İstatistikler yas tutmamıza sebep olan felaketin kaza değil cinayet olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu söylüyor.
Birilerinin kolay kazanması ve rahat yaşaması için çok daha fazla insanın çok riskli ve iş güvenliğinden yoksun işletmelerde karın tokluğuna çalışması devrinin bir an önce son bulması gerekiyor. Örnek niteliğinde olduğu söylenen bu işletmede bunlar olabiliyor ise diğerlerinin durumunun ne olabileceğini düşünmek, böyle devam etmemesi için çaba harcamak gerekiyor.
Son olarak, milletimizi derinden üzen bu elim kazanın ardından tepkilerimiz kontrollü ve yapıcı olmalıdır. Birtakım provokatörlerin oyununa gelerek fırsatçılara imkan vermememiz gerekir.”