-2. Bölüm-

Keşan’da Mücadelenin Simge İsmi: Müftü Raşid Efendi

Milli Mücadele döneminde dönemin din adamlarının bir kısmı Mustafa Kemal ve Anadolu’da istiklal mücadelesinin karşısında yer almışsa da Anadolu ve Trakya’nın birçok yerinde din adamları bu mücadelenin yanında ve bizzat içinde yer almıştır. Bu din adamlarından biri Keşan’da Müftü Raşid Efendi’dir. Zeki ve basiretli bir kimse olarak tanınan Müftü Ahmed Raşid Efendi aslen Ankaralı olmakla birlikte, Balkan Savaşı’ndan önce Keşan’a müftü olarak gelmiş ve buradan evlenerek kasabaya yerleşmiştir. Mütarekeden sonra birçok Keşanlı ilçeyi terk etmesine rağmen Müftü Raşid Efendi Keşan’da kalarak ilçenin maneviyatını ayakta tutmuş ve büyük bir cesaretle Keşan için savaşmıştır.

Müftü Raşid Efendi, bir taraftan milli direnişi desteklemek için 1.000 civarında gönüllü toplamış, diğer yandan Yunan müdahalesini mümkün olduğu kadar geciktirmek maksadıyla Rum despotu ile görüşmelerde bulunmuştur. 20-26 Temmuz 1920’de belde Yunan istilasına uğradığında Müftü Raşid Efendi hemen Rum despotuna giderek beldenin harap edilmemesi, sukünetin korunması ve asırlardır süregelen birlikte yaşama bilincinin devam ettirilmesi gerektiğine dair bazı telkinlerde bulunmuştur. Fakat Yunan tahriklerine kapılacağını bildiği Rumların rahat durmayacağını tahmin eden Müftü Raşid Efendi bölgenin meşhur Çete Reisi Sarpdereli Kara Salih’e haber göndererek bir direniş örgütü kurdurmuştur. Bu örgüt sayesinde her basılan Türk evine karşı bir Rum evi, her öldürülen Türk’e karşı bir Rum öldürülmüştür. Bu çetin, fakat gizli uygulama savaşa kadar böylece devam etmiştir. Zulümlerin artması üzerine Müftü Raşid Efendi, Milletlerarası Tahkik Komisyonu’nu harekete geçirmiştir. Mudanya Mütarekesi’yle Yunanların yöreyi terk ederken bir taşkınlıkta bulunmalarını önlemek amacıyla Müftü Efendi, halkı silahlandırmış ve söz konusu komisyonu bölgeye davet ederek Keşan’ın teslimine kadar komisyonun merkezde kalmasını sağlamıştır.

Müftü Raşid Efendi, 19 Kasım 1922’de şehre giren milli kuvvetlerin kumandanı olarak kasabanın idaresini ele almış ve bayrağı hükümet konağına bizzat kendisi dikmiştir. Trakya Paşaeli Müdafai Hukuk Cemiyeti kurucularından, Keşan kaymakanlığı yapmış Şakir Kesebir hatıralarında bu olayı şöyle anlatmıştır:

“Keşan’a, Binbaşı Mehmed Bey kumandasında bir taburumuz, 19 Kasım 1922’de girmiş, Kasabayı itilaf devletleri heyetinden teslim almıştı. Ben Binbaşı Refet Paşa’dan suretini aldığım Müftü Raşit Efendi’nin mektubunun Keşan’a ait kısmını verdim ve kendisi ile temasa geçmesini söyledim. Keşan’a geldiğim zaman Müftüyü, kasabanın idaresini ele almış buldum. İmzaladığımız protokole göre, teslim muamelesi bittikten sonra, müttefik heyet şehirlerden ayrılıyor, biz de daha sonra şanlı bayrağımızı başta hükümet binası, diğer resmi dairelere çekiyorduk. Teslim imza protokolünü henüz imzalamış idik ki, coşkun alkış sesleri duyduk. Hep beraber ne oluyor diye dışarı fırladık. Gördük ki, Müftü Efendi, elinde koskoca bir bayrak, yaşından hiç umulmayacak çeviklikle Hükümet binasına bayrağı çekiyor… İtilaf devletlerinin zabitleri hadiseyi dikkatle takip ediyorlardı. İtalyan murahhası dayanamadı, gayr-ı ihtiyari hareketle, çekilen bayrağa karşı selam vaziyetini aldı, ötekiler de ister istemez katıldılar… Bu vazifeyi yerine getirmesinden sonra Müftü Efendi yanımıza geldi, gözleri yaşı idi, beni kucakladı ve: ‘Allah bana bugünü gösterdi.. Ölürsem de artık gam çekmem’ dedi. Bu mübarek insanın elini hürmetle öptüm.”

Raşid Efendi herkesin Keşan’ı boşalttığı bir zamanda orada kalarak zafere kadar gözünü kırpmadan savaşmış, konuşmaları ve nutuklarıyla halkın maneviyatını sürekli ayakta tutmuş ve Milli Mücadele’de önemli hizmet ve gayretleri görülmüştür.

Keşan Kurtuluyor: 21 Kasım 1921

Türk İstiklal Harbi başarıyla sonuçlandıktan sonra 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi imza edilmiştir. Bu mütarekeyle birlikte Doğu Trakya’daki Yunan askeri birliklerine; araç gereçlerin teslimi, cephanelerin ve yiyecek depolarının boşaltılması için on beş gün, bölgenin devir teslimi için de azami otuz gün süre verilmiştir. Yunanların bıraktığı bölgeyi müttefiklerin teslim alması ve mümkünse aynı gün TBMM hükümetine devredilmesi kararlaştırılmıştır. Buna göre üç mıntıkaya ayrılan Doğu Trakya’nın Tekirdağ, Keşan, Hayrabolu ve havalisinden oluşan üçüncü bölgesinin İngilizler tarafından işgal edilmesi kararlaştırılmış ve İngilizler 14 Ekim’de bölgeye varmışlardır.

30 Ekim’de Türk jandarma ve memurlarının bölgeye girişi başlamış ve yaklaşık 3,5 yıl süren Yunan-Rum zulmü ve işgali son bulmuştur.

Keşan, 21 Ekim’de Yunanlardan tahliye ve İngiliz kuvvetleri tarafından da işgal edilmiş durumda idi. Müttefik generallerin aldıkları karara göre kasabanın idaresi 18 Kasım’da Türklere devredilecekti. Fakat, tesellümde üç günlük bir gecikme olmuş, memur ve jandarmalar 21 Kasım’da saat 13:00’te Keşan’a girerek, halkın tezahüratı arasında hükümet konağına bayrak çekmişlerdir. Saat 16:00’da devir teslim tutanağı hazırlanarak taraflarca imza edilmiş ve Türk memur ve jandarmaları göreve başlamışlardır.

1877-78 Türk-Rus Savaşı ve büyük göç hareketi, 1897 Türk-Yunan Savaşı, 1912-13 Balkan Savaşları, 1914-18 Birinci Dünya Savaşı ve 1919-1922 Türk Milli Mücadelesi ile Keşan halkı neredeyse yarım yüzyıla yakın bir süre savaş ve işgal ortamı içerisinde yaşamış ve birçok şekavet hareketine maruz kalmıştır. Yunanlar ve bölgedeki işbirlikçileri, bölgenin Müslüman ahalisini katl ve imha etmiş, büyük acılar çektirmiştir. Anadolu’da Mustafa Kemal’in önderliğinde uğramış oldukları bozgun, Yunan ve Rumların işgal saltanatını sona erdirmiştir.

SON