Araştırma: Dr. Fatma Çalik Orhun

Bulgar askerleri ve bölgedeki Rum ve Bulgar çetelerinin ortak saldırıları sonucu birçok yer yakılıp yıkılmış, talan edilmiş, bölgedeki Türklere yönelik maddi ve manevi saldırılarda bulunmuş, halkın erzakını ellerinden zorla almıştır. Yakıp yıkma olaylarına öldürme ve tecavüzler eşlik etmiştir. Keşan’ın Beyköy, Dişbudak, Karahisar, Beylikemer köyleri tamamıyla imha edilmiş, Erikli, Mecidiye, Şabanmera köyleri ise kısmen tahrip edilmiştir. Dişbudak Köyü’nde Bulgar karakolu olmamasından dolayı köyde bulunan kadınlara yapılan insanlık dışı muamele Mecidiye Nahiye Müdürü tarafından gönderilen raporda görülmektedir. Halkın büyük bir çoğunluğu göç ettiği için Grabona (Çamlıca), Mavroz, Karlı, Mahmud ve Kadı köylerinde boş kalan haneler tahrip edilerek yağmalanmıştır. Köylerdeki hayvanların hepsi çalınmıştır. İpsala, Karpuzlu, Esetçe, Sarpdere ve Keşan ahalisinin bir kısmının göç ederken Mavruz ve Grabona yakınlarında silahla ateş açılarak taciz edilmiştir. Bu yağmalar sırasında öldürülenler de olmuş, Dişbudak köyünden Delice Mehmed katledilmiştir. En vahşice katliam Karasatı köyünde yaşanmıştır. Doğanca Köyü’nde yaşayan gayrimüslimler Karasatı Köyü’nü abluka altına alarak önce silahlarını toplamış sonra köyün dışına çıkardıkları yirmi dokuz erkek ve çocuğu şehit etmiştir. Ayrıca köydeki kadınların ırz ve namuslarına alçakça tecavüz etmişlerdir. Köyde bulunan hububat ve eşyaları da çalmışlardır. Eldeki kayıtlara göre bu fenalıkları yapanlar; Doğancalı Kabakyani, Todorço, İsteryani, Muhtar Drafaman, Hrito, Papas Todori, Kısa Dimitro ve arkadaşlarıdır. Bunlardan Kabakyani, Todori, Bahçevan Keberyo, Penteryani, Kısa Dimitro, Kaval Yanako, Kafal Andon olup, Balkan Harbi sonrası bu kişiler Yunanistan’a kaçmıştır.

Şehit edilenlerin listesi ise şöyledir; Karasatı Köyü’nde şehit edilenler: Kerim Ağa’nın Kadir, Yunus oğlu Hüseyin, Hasan oğlu Mehmed, Osman Hoca, İsmail Hoca, Muttalib Ağa, Muttalib oğlu Ahmed, Hacı Ahmed, Hacı Ahmed’in İsmail, Hüseyin Hoca’nın Mustafa, Mustafa’nın İsmail, Mustafa’nın Ali, Mustafa’nın Ali, İskender oğlu Mehmed Ali, İskender oğlu Ahmed, İskender oğlu Mehmed Haseki, Ahmed oğlu Ali, Hızır Ağa, Mustafa oğlu Hüsni, Hızır oğlu Mehmed, Mustafa oğlu Osman, Ali Ağa, Abdi Ağa, Bahri oğlu Süleyman, Kadir oğlu Arif, Dereli Mehmed’in karısı Ayşe Emin oğlu Veysel Zekeriya Ağa, Zekeriya’nın oğlu Edhem oğlu Hızır. Buradaki liste dışında Babaeski’nin düşmesiyle Karasatı’ya sığınan sekiz-on hanenin daha katledildiği arşiv kayıtlarında yer almaktadır.

Bulgar askerlerinin şehirden gitmesinden sonra işgal sırasında onlarla işbirliği yapan Rumlar, bölgede göç etmeyen ve sağ kalan Türklere türlü fenalıklar yapmaya devam etmiştir. Çavuş ve Yeniceköy’de bulunan Rumlar kahvelere topladıkları altmış kişiyi darp ve tahkir ettikten sonra Keşan’ın sokaklarını süpürtmüşler ve bu kişileri iki ay askeri işlerde angarya olarak çalıştırmıştır. Keşan’daki mahalli idarenin Gelibolu’ya sevk edilmesinden sonra gayrimüslimler, Keşan’daki askeri depoları yağmalayarak bölgedeki gayrimüslimlere dağıtmış; caddelerde “bir Müslüman bile bırakmamak şartıyla kamilen itlaf edeceklerini” davul zurnayla ilan edip Türkler üzerine korku salmıştır. Kavakköy’de bulunan Osmanlı piyade taburu durumdan haberdar olunca, küçük bir çatışma sonrası Keşan’a gelmiş ve Keşan’daki Türkleri serbest bırakıp Gelibolu’ya göçlerini sağlayarak hayatlarını kurtarmıştır. Bu facialardan birkaç yıl sonra, 3 Temmuz 1334 tarihinde Keşan Kaymakamlığı’na yazılan bir yazıda Mecidiye Müdürü Rum çetecilerin bazı köylerde yaptığı katliamı şu sözlerle ifade ediyor:

“Ahalinin hayvanatını sürüp getirmişler Bulgar karakolları olmayan kurâ inâsına havsala-i beşerin sığdıramayacağı ve gayr-ı kâbil-i hazım hakaretlerde bulunmuşlardır.”

2 Temmuz 1913 tarihinde Osmanlı orduları bölgeyi geri alsa da bir süre daha bu kaotik ortam gayrimüslimler tarafından devam ettirilmiştir. Özellikle bölgede yaşayan Rumlar Müslüman halka fenalıklar yapmaya devam etmiştir. Osmanlı arşivinde yer alan belgede “Kasabadaki İslam haneleri dahi Bulgarların vürûdundan sonra kamilen Rum ahâlisi ve bi’l-hassa belediye riyâsetinde bulunan Merkateli Yuvan Ağa Belediye Kalfası ve Sandalcı Koço tarafından tahrib edildiği ve Yunanlı Enzonakinin zevcesi Anan’ın bu hususda bir çok roller oynadığı ve mütecâvizlerden kasabada bulunanlardan mâ‘adasının Yunana firar ettikleri tahkikat-ı vaka‘adan anlaşılmakla i‘âdeten takdim kılındığı ma‘rûzdur” ifadeleriyle yansımıştır.

EDİTÖRÜN NOTU: 1. Dünya Savaşı yıllarında (öncesi ve sonrası) yurdumuzun bir çok yerinde olduğu gibi Keşan ve Trakya’da da işgaller yaşanmış ve bir çoğumuzun akrabası olan atalarımız derin acılar çekmiştir.

Tarihimizin  öğrenilmesi, bu güzel ülkenin kıymetinin bilinmesi açısından son derece önemlidir.

Keşan ve bölge tarihi araştırmalarıyla bugüne kadar elimizde olandan çok daha fazlasını bizlere sunan

Tarihçi Yazar Dr. Fatma Çalik Orhun’a, bu değerli çalışmalarını Medya Keşan aracılığı ile Keşan halkıyla paylaştığı için minnettarız. Tüm bu çalışmalar, hem gazetemizde hem de internet ortamındaki arşivde yerini aldı. Bundan sonra da Keşan’ın Kurtuluşu’na özel çalışmaları yayınlamaya devam edeceğiz. Araştırmayla ilgili tüm fotoğraf ve belgelere de

www.medyakesan.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.