İsmet ESENGİN

Tüm üreticilere bereketli, bol kazançlı olsun. Türkiye’de 2017 yılında 900 bin ton çeltik üretilmiştir. Bunun 400 bin tonu (%44) Edirne’de, özellikle İpsala ovasında gerçekleşmiştir. Artan girdi maliyetleri, uygulamada olan ithalat politikaları çeltik üreticisinin mutsuzluğuna yol açmaktadır.

Bizler çeltik üreticilerinin sorunları karşısında hislenirken çeltik hasadının ardında yoğun anız yakma faaliyetleri devam etmektedir. Enez İpsala arasında hasat ile birlikte yoğun anız yakmalar ile bir çevre tahribatı yaşanmaktadır. Anız yakma işlemi 1993 yılından beri yasaktır. 2872 sayılı çevre kanunu ve bu kanunda değişiklik öngören 5491 sayılı kanun ile 6831 sayılı orman kanununca suç teşkil etmektedir. Para cezası güncel olarak dönüm başına 50 TL, ormanlık alanda bu cezanın beş katıdır. Ancak bu cezai müeyyideyi pek takan yoktur. Ya ceza düşük geldiğinden ya da gerekli denetim yapılmadığından anız yakma faaliyeti yoğun bir şekilde sürmektedir.

Anız neden yakılır sorusuna şu cevabı alırsınız. Kök çürüme hastalığına yol açan çeltik sap ve köklerinden kurtulmak, zararlı ot ve haşereleri yok etmek, daha iyi bir tohum yatağı hazırlamak ve ekim sırasında mibzerlerin (tohum ekme makinaları) saplar yüzünden tıkanmasını önlemek. Belirtilen sorunlara muhakkak uygun çözümler bulunmaktadır. Bu çözümler içinde anız yakmak olmamalıdır. Anız yakmak çözüm üretmek değil, tam tersine toprak için ilave sorun yaratmaktır.

Toprakta verimli tarım yapabilmek için en önemli etkenlerden biri toprağın üst katmanındaki organik madde oranıdır. Vasat bir toprakta bu oran %3’ten fazla olmalıdır. %5 ve üzerinde ise o toprağa verimli toprak denir. Tema raporuna göre ülkemiz topraklarının %99’unda organik madde %1 ve altındadır. Anız yakma ile üst tabaka sıcaklığı 750 derecelere kadar ulaşmakta, verim için önemli organik maddeyi de yok etmektedir. Bu arada toprağın havalanmasını sağlayan omurgasızlar da yok olmaktadır. Ekosistem için gerekli olan canlı yuvaları tamamen tahrip edilmekte, av ve kuş cenneti olan bölge cehenneme çevrilmektedir. Bu yüzden kuş ve diğer canlı popülasyonu ve çeşitliliği risk altına alınmaktadır. Yoğun dumanın yarattığı hava kirliliği ise tarifsiz bir çevre katliamıdır. Anız yakılarak sap ve köklerin topraktaki azot dengesine sağlayacağı katkı da ortadan kaldırılmaktadır. Sonrasında toprağa verilen kimyasal gübre organik madde artmasını sağlayamadığı gibi uzun vadede toprağın zehirlenmesine de yol açmaktadır.

Peki çözüm nedir?  Öncelikle çeltik üreticilerinin anız yakmak yerine anız ve sap parçalama makinaları kullanmaları konusunda bilinçlendirilmelidirler. Bu tip makinalar devasa traktör, biçerdöver ve tohumlama makinalarını gördüğümüz üreticiler için çok da büyük bir yatırım değildir. Benim internetten araştırdığım kadarı ile bu makinaların ederi 5 bin ila 20 bin TL arasındadır. Ayrıca tarlada kalan saplar için azot dengeleme gübresi kullanılması da kalan kök ve sapların hızla çürüyüp gübre görevi görmesini sağlamaktadır. Tüm bu işlemler topraktaki organik madde oluşumuna destek olmakta ve verimliliği arttırmaktadır. Tüm bunların yanında anız yakanlara göz açtırılmamalı ve gereken cezai işlemler uygulanmalıdır.

Çeltik üreticilerinin sorunlarına tabi ki sahip çıkılmalıdır. Ancak onların da mevcut sorunları bahane edip havamızı kirletmelerine, ekolojik sistemi tahrip etmelerine ve çevre sorunları yaratmalarına müsaade edilmemelidir. Anız yakma konusu sadece çeltik hasadından sonra değil, buğday hasadından sonra da yaşanmaktadır. Özetle sorun ve çözümler tüm anız yakılması vakalarında aynıdır. Öncelikle bilinçli üreticiler ve duyarlı vatandaşlar olarak anız yakılmak suretiyle toprağımızın, doğamızın ve çevremizin katledilmesini önlemeliyiz.