Parti lokalinde düzenlenen ve CHP ilçe yöneticileri ile CHP’li belediye meclis üyelerinin katıldığı toplantıda ilk olarak 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle konuşan Pekcan, önceki yıllarda Keşan Devlet Hastanesi’nde tüm branşlarda doktor bulunduğunu, şimdi ise doktor ve personel açığının çok fazla olduğunu vurguladı.

Hekimlerin, önceki yıllarda da bugünkü gibi ellerinden gelenin fazlasını yaptıklarını ifade eden Pekcan; “O günlerde hastalara bakarken, bir yandan da gelecek kaygımız olmadan, kimse bize saldırmadan, beraberce bir araya da geliyorduk. Çünkü yaşadığımız hayattan mutluyduk ve huzurluyduk” dedi.

“HEKİM ARKADAŞLAR, DEVLETTE ÇALIŞMAKTAN KEYİF ALIYORLARDI”

Pekcan, şöyle konuştu: “O günlerde bir saygınlık vardı. Halkımız hekimlere saygı ile yaklaşıyordu. Kimse saldırmıyordu hekim arkadaşlara. Bütün branşlar doluydu ve hekim arkadaşlar devlette çalışmaktan keyif alıyorlardı. Ama bugün geldiğimiz noktada 14 Mart Tıp Bayramı’nı hekim arkadaşlarım, haklarını aramak adına çabalarken, hiç içlerinden gelmese de bir takım eylemlerde bulunarak geçiriyorlar. O hekim arkadaşlarım ki Covid salgını sırasında insanlar, evlerinden çıkmaya korkarken, hastanede o hastalara baktılar. Onlarcası öldü, belki yüzlercesi hastalığı geçirdi ama hiç biri size bakmayacağım demedi. Covid, meslek hastalığı sayılmadı, yine de devam ettiler. En son dendi. Biz bir yere gitmeyeceğiz. Ama gitmesi gerekenler, onlar çok kısa zamanda gidecekler. Bu tamamen bozuk ve çarpık düzende biz geldiğimizde yapılması gereken ilk iş, sağlık sisteminin düzeltilmesi olacak. Hekimleri günde 70 tane hastaya bakmaya mecbur ettiniz. Hekimlerin rahat ve huzurlu çalışmasını sağlamadığınız sürece bu işten en çok halk etkilenecek. Haftalarca randevu alamıyorsunuz. Randevuyu alsanız, hekim arkadaşımızın sizinle uğraşacağı süre 5-10 dakika. Çünkü verilen resmi süre bu. Reçeteniz yazılıyor, eczaneye gidiyorsunuz, ilaç bulamıyorsunuz. Hekim arkadaşlarımızın yanında durmamız lazım. Bu sistemin ve tek adam rejiminin değişmesini asıl sağlayacak olan sizlersiniz.”

“DIŞARIDAN GELECEK AYÇİÇEĞİ YAĞINA BEL BAĞLAMIŞIZ”

Tarımda artan girdi maliyetleri ve bunun sonunca ortaya çıkan gıda enflasyonunu da değerlendiren Recep Pekcan, mazotun 23 TL civarında olduğunu, bu fiyatın Kasım ayında 8 TL civarında olduğunu kaydetti. Pekcan, şunları söyledi: “Çiftçinin çıkardığı ürünün kaç para yapacağı belli değil. Devletin buğdayı kaça alacağını bilmiyoruz. Ayçiçeğini kaça alacağını bilmiyoruz. Bu fiyatlarla çiftçinin üretim yapması çok zor. Tarım cenneti olması gereken bir ülkede, yağ kuyrukları oluyor. Ayçiçeğini kendine yetecek kadar üretip dışarı satabilecek bir ülkede, dışarıdan gelecek ayçiçeği yağına bel bağlamışız. Çiftçi, devletin ürünü ne kadar alacağını bilmek istiyor. Maliyetini hesaplamak istiyor. 2200 TL’ye buğday alırken, dışarıdan 6000 TL’ye buğday getirerek aradaki farkı neden dışarıya ödüyorsun? Sabah çıkıyorum buraya gelirken, sokaklarda insan yok, araba yok. Esnaf, dükkanını açıyor, üç beş müşteriye kapatıyor. Hiçbir planlaması ve yönetimi olmayan, yalnızca 5’li çeteye çalışan bu hükümet, bu ülkeyi bu hale getirmiştir.”

“KEŞAN BELEDİYESİ, BİR GÜNDE SAKINCA YOKTUR RAPORU VERDİ”

Son zamanlarda tartışma konusu olan Belkoop mevkiindeki taş ocağıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Pekcan, Keşan Belediyesi’ni ve Edirne Valiliği’ni eleştirdi. Pekcan, şunları söyledi: “Belkoop tarafına giderken sağda ormana çıkan yolda çok eski bir taş ocağı vardı. Bu taş ocağı, bir süre çalıştıktan sonra kentsel yerleşim alanında kaldığı için kapatıldı. Defalarca karşı çıktığımız ve yerinin yanlış olduğunu söylediğimiz, BOTAŞ tarafından yapılan FSRU Liman’a taş götürmek için bu taş ocağını götürmek için açıyorlar. Kent Konseyi, bu konuyla ilgili dilekçelerini verdi. Özellikle oda, dernek ve sendika temsilcilerinin dikkatini çekmek istiyorum. O taş ocağı, yakındaki binalara kuş uçuşu 160 metre. O taş ocağından çıkan kamyonlar, ilköğretim okulunun önünden geçecek. Kanunsuz ve yine oldubittiye getirilen bir iş sürüyor. Bir ÇED değerlendirmesi istendi. Ertesi gün Valilik, ÇED’e gerek yok dedi. Gönül belediyeciliği yapan AKP’li belediye başkanımız, ayın 2’sinde Edirne Çevre ve Şehircilik İklim Müdürlüğü kendisine görüş sorduğunda aynı gün diyor. Aynı gün. İnanılır gibi değil. Keşan halkını ne kadar sevdiğini, ne kadar düşündüğünü, ne kadar tavırlı olduğunu görün. Kent Konseyi, özellikle o bölgedeki halkı bilgilendirmek için toplantılar yapıyor. Buna sahip çıkmamız lazım. Keşan’daki her hangi bir kurum, kuruluş, dernek, sendikadaki arkadaşlar, hep beraber bir karşı duruş sergilememiz lazım.”

“MEYDAN PROJESİNDEN HABERİ YOK”

Pekcan, Keşan Cumhuriyet Meydanı projesi ile ilgili de bir takım eleştirilerde bulunarak sözlerini şöyle tamamladı: “Bu proje, Keşan Belediyesi’nin, Keşan Belediyesi’nde temsil edilen partilerin ve meclis üyelerinin ve Keşan Belediye Başkanı’nın fikri alınmadan yapılıyor. Yapılacak meydanda neye ihtiyacımız olduğuna Keşanlılar karar vermelidir. Ama olayın ilerleyişi saçma sapan. Trafik açısından berbat. Alanın da doğru kullanılmayacağı görüyor. Bunun bütün sorumluluğu, Keşan Belediye Başkanı’na aittir. Keşan’da bir proje yapılıyor. Belediye Başkanı benim haberim yok diyor. O zaman o koltukta ne işin var?