BÜLENT SAYLAM-AYGÜL KONAR

Beyendik Açık Hava Düğün Salonunda saat 20.30 sıralarında başlayan toplantıya Beyendik Belediye Başkanı Muhammet Örnek, Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz, Yürütme Kurulu üyeleri Dr. Uğur Özdağlı, Ali Gülmez, Emine Ceren Yılmaz ve Avukat Bülent Kaçar, Türk Tabipler Odası Edirne Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mehmet Akbal, Beyendik eski Belediye Başkanı ve Keşan Belediye Başkan Yardımcısı Nuran Uslu, Belde halkı katıldı.

TESİS BEYENDİK VE KORUCUKÖY ARASINDA

Toplantıda ilk sözü alan Başkan Örnek, Bazalt, Mıcır, Taş Ocağı Kırma ve Eleme tesisinin bölge halkına yararlı olmayacağını düşündüğü söyleyerek tesis hakkında şu bilgileri verdi: “Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından Beyendik beldemizin sınırları içinde bulunan ‘Kale’ diye tabir ettiğimiz Proje ÇED sınırına en yakın yerleşim birimi 3 km güneybatısından bulunan Korucu Köyü ve 3,2 km kuzeydoğusunda Beyendik beldemiz, proje alanının kuzeydoğusundan 1,1 km mesafede besi çiftlikleri, 500 m uzağında yeni açılacak olan parke taşı üretim işletmesi bulunan 22/2019-04 nolu (E.No:3390005) II-a Grup Kamu Kurum ve Kuruluşları Hammadde Üretim için izin belgeli alınmış bu sahada “Bazalt (mıcır) Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi” Projesi planlanmaktadır.

PROJE ALANI 90 DÖNÜM

“Proje kapsamında üretilen malzemenin tamamı Çerkezköy-Kapıkule Demiryolu Yapım Projesi kapsamında kullanılacak olup proje kapsamında, ocaktan çıkan malzemelerin farklı ihtiyaçlara yönelik boyutlandırılması başka proje planlaması durumunda oralarda da kullanılacaktır.

Üretim alanı olarak yaklaşık olarak 230 dönüm, Hammadde Üretim İzinli alanının yaklaşık olarak 150 dönüm, sahanın tamamı mera alanıdır. Bu alan ÇED konusu saha olarak belirlenmiştir. 14,72 hektar alanlık ÇED Alanı içerisinde, tesis alanı 11 dönüm, Şantiye sahası 10 dönüm, ocak sahası 70 dönüm, stok sahası 10 dönüm yer alacaktır.”

TABANDAN 60 M AŞAĞI İNİLECEK

“Üretime, üst toprağın sıyrılması, pasa malzemenin alınması ve depolanması ile başlanılacaktır. Saha 150 m kotunda olup 60 m kotuna kadar yaklaşık 9 basamak çalışma yapılacaktır. Taban kotunun (60 m) altına inilmeyecektir. Sahada, açık işletme yöntemine uyun olarak basamak teşkili ile üretim faaliyeti yapılacaktır. Basamak yükseklikleri 10 m, basamak genişliği 10 m ve basamak şev açısı 75 derece, genel şev açısı 45 derece olarak planlanmıştır”.

PATLAYICI MADDE İLE MALZEME PATLATILARAK GEVŞETİLECEK

Proje alanının üretim yapılacak bölgede wagondrill yardımı ile delikler delinecek ve bu deliklere yerleşilecek olan patlayıcı madde ile malzeme patlatılarak gevşetilecektir. Gevşetilmiş olan malzeme ekskavatör ile sökülerek kamyonlarla kırma-eleme tesisi ve stok sahasına gönderilecektir. Kırma-eleme tesisinde işlem gördükten sonra direk veya stok sahasından nakliyesi yapılacaktır.”

GÜNDE 288 KAMYONLA SEFER YAPILACAK

Proje kapsamında üretilen malzemenin tamamı proje kapsamında üretimi yapılan taşın mevcut kara yolundan geçirilerek nakliyesi yapılacaktır. Öngörülen faaliyet ile, kullanılacak karayolundan mevcut günlük 184 kamyon sayısı, bu zamanla 288 güzergahı üzerinde tarım arazileri ve yerleşim yeri bulunmaktadır.

Bazalt ocağı: proje kapsamında 1.800.000 ton/yıl bazalt üretimi planlanmaktadır.

Yıllık üretim 1.800.000 ton/yıl, Aylık üretim 180.000 ton/ay, Günlük üretim 7.200 ton/gün, Saatlik üretim 900 ton/saat. Her patlatma için; 4.317,75 kg Anfo, 101 kg Dinamit, 4 adet elektrikli kapsül,

 8 adet gecikmeli kapsül, 101 adet de elektriksiz kapsül gerekli olacaktır.

Yılda 80 patlatma yapılacağı için 1 yıl içinde kullanılacak patlayıcı malzeme miktarı; 345.420.00 kg Anfo, 8.080 Dinamit, 8.080 adet elektriksiz kapsül, 320 adet elektrikli, 640 adet de gecikmeli kapsül kullanılacaktır.”

SAMAN ALTINDAN SU YÜRÜTMÜŞLER

Örnek, 6 önce müteahhitlerin Beyendik’e gelerek kendisini ziyaret ettiklerini, Devlet Demiryolu İşletmeleri için Hızlı Tren Projesinde kullanılacak taş için sondaj çalışmaları yapmak istediklerini beyan ettiklerini söyledi. Örnek, Beyendik’te daha önce açılmış taş ocağının olduğu yer olarak düşündüğünü belirterek şunları söyledi: “Eski taş ocağının olduğu bölge olarak düşündük ama farklı bir bölge olarak yapıldığını gördük. Sondajdan 20 gün sonra yine geldiler başkanım yaptığımız çalışmada bölgede yeterli rezervin olmadığı taşın bizim işimize yaramayacağını söylediler. Biz bu projeden vazgeçtik dediler. Sonra projenin başlayacağını öğrendik. Saman altından su yürütmüşler yani. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının internet sitesinden baktık ki böyle bir proje gerçekleşmek üzere. Yeni öğrendik ve öğrendiğimiz gibi de müdahale etmeye çalışıyoruz. Dediğim gibi devletimize faydalı olacak bir şey varsa ben en önde yürümeye hazırım.” 

101 YERDE DİNAMİT PATLATILACAK

Örnek, daha sonra sözü Kent Konseyi Başkanı Karagöz’e verdi. Karagöz, amaçlarının üzüm yemek olduğunu, bağcıyı dövmek olmadığını kaydederek proje hakkında şunları aktardı: “Burası sizin yaşam alanınız. Bugüne kadar oradan taş çıkarılmış. Şöyle bir algı oluşmasın kafanızda. ‘Bugüne kadar çok taş çıkardılar, başımıza bir şey gelmedi’ diye bakmayın bu konuya. Bu konu diğer taş ocağı ile uzaktan yakında ilgisi olmayan bir durum. 18 ağustos 2020 tarihinde Çevre Şehircilik Bakanlığının internet sitesinde bu projenin tanıtım dosyasını koyarak duyurusunu yaptılar. İsteyenler bakıp inceleyebilir, kim tepki gösterecek kim itiraz edecek diye bu tanıtım dosyalarını siteye koyuyorlar. Biz bunları hep takip ediyoruz. Daha önce Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri sitelerinden duyuruluyordu. Şimdi Ankara’ya alındı. Herkes de çok kolay giremiyor. Dosya duyurulduktan sonra Kent Konseyi olarak dosyayı indirdik. Başkanımıza ilettik ve yüz yüze görüştük. Tanıtım dosyası 206 sayfa. Detaylı olarak her şey anlatılmış ama bir şey atlanılmış.101 delik delinecek bu 101 deliğin içine amonyum nitrat doldurulacak sonra hepsine dinamit lokumu konulacak. Ve ateşleyici ile patlatılacak. Sadece bu patlatıldığı zaman kaç şiddetinde deprem yapacağını yazmamışlar. Sonra ölçeceklermiş. Şöyle bir örnek vereyim. Karacaali, Çobançeşme arasında patlatmalı kömür çıkarma müracaatları vardı ÇED Halkın Katılımı Toplantıları yapıldı. Orada 48 delik deliyorlardı. 48 deliğin yapabileceği deprem etkisi 6-6,5 etkisi deprem yapabilir. Raporlarında yazılıydı. Sizin bir göletiniz var. Bu patlatmalardan sonra su tutma özelliğini kaybedeceği konusunda ciddi tereddütler içermelisiniz. Hızlı tren projesinin malzemesi Kırklareli Vize tarafından çıkarılıyordu. Kırklareli Kent Konseyinin ciddi çalışmaları var bugüne kadar 52 dosya iptal ettirdiler. Mahkeme kararıyla yaşama alanlarını tehdit ettiği konusunda iptal edildi.” 

6 ŞİDDETİNDE BİR ETKİ OLURSA BURADAKİ BİNALARIN ÇOĞUNUN SIVASI DÖKÜLÜR

Günde 7200 ton üretim yapılacağını hatırlatan Karagöz, oluşacak trafiğe dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Yani günde 288 seferden söz ediliyor. Yol olarak da tarif edilmiş. Korucuköy-Beyendik arasındaki yol sahanın ortasından geçiyor. Taş ocağının merkezi o meradır. Ve meranın olduğu yerdeki yol kullanılacağı yazıyor. Beyendik üzerinden mi yoksa Korucuköy üzerinden mi Çerkezköy’e gidecek taş net bir tanım yok. Mantık olarak Beyendik üzerinden geçecek. Günde 288 aracın beldenizden geçtiğini düşünün. Nasıl bir hayat ortaya çıkacak? Can güvenliği, bunların tozuşması vb. 101 deliğe konan patlayıcılar 2 günde bir patlayacak. Etkisini bilmiyoruz çünkü bunu bilinçli yazmadıklarını düşünüyoruz. 6 şiddetinde bir etki olursa buradaki binaların çoğunun sıvası dökülür. Korucuköy daha fazla zarar görür diye düşünüyoruz. İş olanağı yaratacağı gibi söyleyebilirler. Bu proje için 6 yükleyici operatörü alınacak ki vardır ellerinde. 4 Ekskavatör operatörü, 10 kamyon şoförü”

BU İŞİN SAĞLIK BOYUTU VAR

Karagöz’den sonra söz alan Çocuk Doktoru Uğur Özdağlı da projenin sağlık boyutu hakkında şunları söyledi:Bu işin sağlık boyutu var. Türkiye’nin imzaladığı anlaşmalar neticesiyle etrafa, çevreye, insanlara zarar verebilecek projeler olunca insanlara soruyorlar. ‘Bunu istiyor musunuz, istemiyor musunuz?’ diye. Bu projelerden çevreye, insana, doğaya nasıl bir zarar verecek hiç bahsetmiyorlar. Ben onlardan bahsetmek istiyorum. Bölgede binlerce megatonluk patlamalar olacak. Bölgenin yer altı suyu kaynağı değişecek. Günde 80-100 kamyon taş kamyonu geçecek. İnsanların sağlığı ne olur? Öncelikle gürültü en büyük stres kaynağıdır. Buradaki insanların huzuru kaçacak. Buradaki insanların çocukları, torunları yol üzerinde o taş kamyonlarıyla haşır neşir olacaklar. Yer altı sularının kaynağı değişince ne olacak. Bu suların katmanları içinde bir sürü kimyasallar var. Bunlar tarım ürünlerine karışacak, vücudumuza karışacak, toprağa karışacak, ektiğiniz ürünlere karışacak. Bunların ne olduğunu bilmek ister misiz? Çeşitli kimyasallarla ürünleriniz zarar görecek. Projenin özellikle böyle büyük bir bölgede, içme suyu kaynaklarına da yakın olan, meralara yakın hayvanların barındığı yerlerde insan sağlığına, hayvan sağlığına, doğaya ve tarım ürünlerine ciddi zararlar verecek.” 

SİZLERLE BERABER MÜCADELE ETMEYE HAZIRIZ

Özdağlı’dan sonra konuşan Emine Ceren Yılmaz da Beyendiklilerle beraber mücadeleye hazır olduklarını dile getirerek şunları kaydetti: “22 yıl önce Keşan’a geldiğimde Saros’un kendini temizleme özelliğine sahip olan dünyanın üçüncü büyük körfezi olduğunu duyarak ve buranın güzelliklerini bilerek geldik. Çok mutlu olarak, çok beğenerek ve Türkiye’nin birçok yerinden arkadaşımı buraya tatile gelmelerini tavsiye ederek yaşadım burada. Bundan 5-6 yıl önce Keşan Kent Konseyi ile tanıştım. Mecidiye’deki taş ocakları için bir savaş veriyorduk. Yapılmasın, oradaki insanlar da rahat edebilsinler diye. Mücadele edilecek şeyler hiç bitmiyor çünkü insan hayatı bizim için çok kıymetli. Burada yaşıyorsunuz ve burada yaşamaya devam edeceksiniz. Bugün yapamadığımız birçok şey seneler sonra evlatlarımızın veya torunlarımızın bizden hesap sormasıyla ya da pişmanlığıyla sonlanıyor. Biz her şeyi yasal yollarla ve yaşadığımız yerleri korumak adına yapıyoruz. Sizlerle beraber mücadele etmeye hazırız. Geleceğiniz adına, yaşadığınız yerlerin güzelliğinin kaybolmaması adına, Beyendik adına, Saros adına, Türkiye’nin her yerinde olan şeyler adına birlikte mücadele edeceğimizi düşünüyorum. 

BU ÇUKURLARDA BİRİKEN SU, GÖL DEĞİL: ASİT

Açık madenciliğin insan sağlığı üzerine çok ciddi zararları olduğunu söyleyen Akbal, şunları kaydetti: “Maden çıkarılacaksa insan sağlığına, doğaya, canlı sağlığına zarar vermeyecek şekilde tabiî ki de çıkarılabilir. İstanbul Cebeci taş ocakları, 1960’lardan 1990’lara kadar İstanbul’un taşının çıkarıldığı alandır. Oralar ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapıldı. Taşı çıkaracak olan taşı en az maliyetle nasıl çıkarırım onu düşünür. 2000 yıllarda o bölge para yapmaya başlayınca yani konutlaşmaya açılınca, oradaki alanların bir kısmı düzeltilebildi. Devasa çukurlar vardı. Bu çukurlarda biriken su, göl değil: Asit. Yani o bölgedeki bütün arazinin, ağaçların kurumasına neden oluyor. Patlamalı taş ocaklarında çevreye yayılan toz, en ciddi insan ve çevre sağlığı için etken malzemedir. Bu toz yalnızca çıkarılan yerde de değil aracın geçtiği yerde de toz var ve bu tozu kontrol de edemezsiniz. O toz havada ve yerde ne kadar çok olursa akciğerlerinizin en uçlarına gidiyor ve çok fazla sayıda kanser hastası yapıyor. Neden 30 yıl önce kanser bölümleri yoktu da şimdi var. TÜİK’in 2019 verilerine göre kanser en fazla ölüm nedeni olarak 2. sırada yer alıyor. 1.cisi kalp hastalıkları, 3.cüsü solunum sistemi. Astım KOHA. Türkiye’deki ilk 4 il arasında 3’ü Trakya ili, diğeri İstanbul. Oturup düşünmeniz gerekiyor. Bu kadar kirliliğe maruzken insanlar bu kadar kanserden bu kadar ölürken yeniden Beyendik bunun en yakın yeri Beyendik ile beraber bu çevreyi etkileyecek.”

Nuran Uslu

Akbal’dan sonra söz alan Beyendik eski Belediye Başkanı ve Keşan Belediye Başkan Yardımcısı Nuran Uslu da şöyle konuştu: “Elimizde şu an bir dosya yok. Sizin dediğinize göre karar vereceğiz. Ben isterdim ki Karacaali’deki toplantı gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan da birileri olsun. Bu projeyi yapacak firmadan yetkililer olsun. Sağlıklı bir karar vermek için hep beraber iyi değerlendirmek lazım. Türkiye’de 35 ilde Bazalt ocağı var ve çokta büyük ocaklar. Onlara da bir bakalım. Daha büyük boyutta bir ocak var mı, onlarda kaç patlatma yapılmış gidip bir araştıralım. Elimize hiçbir şey bilmeden birer kâğıt sıkıştırdılar. Ben hiçbir şey bilmeden baktım bu kâğıda, sizin okuduğunuz raporu bilmiyorum. Kâğıtlar kahvehanelere koyulabilir, vatandaşlarımız da okusun. Ret vereceksek kim ne için ret verdiğini bilsin.” 

PROJE TANITIM DOSYASINA İTİRAZ EDECEĞİZ

Süreç hakkında bilgi veren Karagöz, “Bu ÇED Dosyası değil, proje tanıtım dosyası. Süreç yeni başladı. ‘ÇED gerekli değildir’ kararı çıkmışsa dava açılır, ya kazanır ya da kaybedilir. ‘Size hiçbir şey danışılmayacaktır’ demektir. Sayın başkanımızın söylediği, ÇED Halkın Katılım Toplantısıydı. Proje tanıtım dosyasına itiraz edildi. Onun üzerine Edirne Valiliği ‘ÇED gereklidir’ kararı verdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na. Bu proje tanıtım dosyasına itiraz edeceğiz.” dedi. 

EDİRNE VALİLİĞİ HER AN ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI VEREBİLİR

Avukat Bülent Kaçar da ÇED gereklidir kararı verilmesi için çalışılması gerektiğini söyleyerek şunları aktardı: “Edirne Valiliği her an ‘ÇED gerekli değildir’ kararını verebilir. Çünkü aynı şeyi Mecidiye’de yaşadık. Mecidiye’de böyle bir dilekçe verildiği halde ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verdi. Dava açtık, hukuk o bürokratların Mecidiye projesinde yanlış yaptığını, görevlerini ÇED yönetmeliğine uygun yapmadığını tescilledi. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi de bu kararı onadı. Bu konuda Edirne Valiliği’ne güvenmek istiyorum. Bizi temsilen o makamda görev yapıyorlar. Halkı, tarımı, doğayı, hayvancılığı gözetmek zorundalar. Ben de istiyorum ki; ÇED gereklidir kararı versin. ÇED halkın katılım toplantısı yapılsın. Halk düşüncesini, görüşünü, kararını versin. Edirne Valiliği her an ÇED gerekli değildir kararı verebilir, ÇED gereklidir de verebilir. O yüzden süreci sıkı takip etmelisiniz. Bu mesele Korucu Köyü’nde meselesi. Korucu Köyü halkı da projeyi takip etmeli.”

Toplantı sonunda projenin takibi için tüm Beyendik ve Korucuköy’de bulunan sivil toplum örgütleri ve siyasiler ile beraber hareket etme yönünde görüş birliğine varıldı.