Ne ‘Önce’si Ne ‘Yaya’sı

2019 yılının son günü güzel bir haber geçmiştik. Hüseyin Ünsal Yücel arkadaşımızın haberinin başlığı “Sürücülere öğrenci heykelli 'önce yaya' uyarısı” şeklinde idi. Haberde Keşan Belediyesi tarafından İstiklal Caddesi üzerinde Yekta Baydar İlkokulu'na yakın bir noktada oluşturulan yaya geçidine sürücülerin daha dikkatli olması için okula giden kız öğrenciyi andıran ve elinde 'Önce yaya' yazan döviz taşıyan heykel konuldu konusu işlenmişti. Keşan Belediyesi bu anlamda güzel bir hizmet getirmişti. Dikkat çekmesi anlamında estetik şehir mobilyası kullanılmıştı. Yeri gelmişken Keşan’a ayrı bir hava katan heykeltıraş Recep Yalçın’a teşekkür etmek gerekir. Son yıllarda yaya geçitlerinde yaya önceliğine yönelik kamu spotları öne çıktı. Cezalar kesildi. Kontroller yapılarak bu konunun üzerine gidildi. Ve gerçekten yayaya öncelik insanların kafasına oturmaya başladı. Sürücülerin daha dikkatli olması konusunda çalışmalara özen gösterildi. Ama kontrollerin azalması ile beraber yine yayaların önceliği olan yaya geçitleri, sürücülerin insafına kaldı.

Az önce bahsettiğim ve benim de sıkça kullandığım İstiklal Caddesi üzerindeki yaya geçidi, sürücülerin insafsızca geçişlerinin olduğu bir yaya geçidi oldu. Bir de yaya geçidinin olduğu yerde asfalttaki işaretler de silinince sürücüler zıvanadan çıktı diyebilirim. Heykeldeki küçük kızın elindeki ‘Önce Yaya’ tabelasını takan yok. Ne ‘Önce’si Ne ‘Yaya’sı? ‘Önce’ ne ki? Hatta ‘Yaya’ da kim oluyor? Arabaya binen paşa oluyor. Arabadan inince ‘Önce’, ‘Yaya’ olduğunu unutuyor. Keşan İlçe Emniyetinden Yaya Geçitlerine kontrolleri arttırmasını istiyorum. Sürücüler lütfen yaya geçitlerine geldiğinizde ‘Önce Yaya’ olduğunuzu unutmayız!

Jupp Derwall’in ilginç hayat hikâyesi

Jupp Derwall, Batı Almanya Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray’ın efsanevi teknik direktörü diye tanıyoruz. Ben küçüklüğümden beri öyle tanıyordum ve biliyordum taa ki geçenlerde bir paylaşımda Derwall’in hayatını anlatan yazıyı okuyana kadar… Paylaşımda şu bilgilere yer vermişler…
Jupp Derwall, 10 Mart 1927 tarihinde Würselen, Almanya‘da doğmuş. Asıl adı Josef Derwall’mış.
2. Dünya Savaşı başladığında orduya alınmış ve pilot olarak görev yapmış. Derwall, ABD askerleri tarafından esir alınmış. Fransa’ya tren ile gönderilirken kaçmayı başarmış. Sonrasında kendi kasabasına dönmüş ve futbolculuğa devam etmiş.
Oyuncu olarak emekli olduktan sonra, Derwall ilk olarak İsviçre’de FC Biel (1959-1961) ve FC Schaffhausen (1961-1962) takımlarını çalıştırmış.
1970 yılında Udo Lattek’in yerine Batı Almanya milli takımı yardımcı teknik direktörü olarak efsanevi Helmut Schön’ün ekibine atanmış. Derwall, Schön’ün yardımcısı olarak 1978 Dünya Kupası sonrasına kadar hizmet vermiş. Schön teknik direktörlükten emekli olunca, turnuvadaki başarılarında ışığında, Derwall Batı Almanya ulusal futbol takımı teknik direktörlüğüne getiriliyor.
1978 ile 1984 yılları arasında Batı Almanya Ulusal Futbol Takımı’nın teknik direktörlüğünü yapmıyor, 1980 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı kazanıyor ve 1982 Dünya Kupası’nda final oynuyor. Saç biçimi ona ‘Şef Gümüş Kıvrım' (Häuptling Silberlocke) lakabını kazandırmış.
Derwall’in teknik direktör olarak ilk büyük turnuvası İtalya’da düzenlenen 1980 Avrupa Futbol Şampiyonası oluyor. Yönetimindeki Batı Almanya Milli Takımı, oynadığı beş maçın dördünü kazanarak şampiyonluğu kazanıyor. Derwall Batı Almanya teknik direktörü olarak 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılıyor. Favorilerden biri olarak gösterilmesine rağmen Batı Almanya Fransa’da başarılı olamıyor ve Derwall’in takımı ilk turda eleniyor. Almanya’daki kamuoyu hızla Derwall’e karşı tersine dönmüş. Derwall görevinden istifa etmeye zorlanıyor ve yerine Franz Beckenbauer getiriliyor.
1984-1987 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübü Futbol Takımı teknik direktörlüğünü yapan Jupp Derwall, Galatasaray’daki imtiyazlı çalışması Türk futbolunun geleceğinin değişmesine yardımcı oluyor. Bir ulusal şampiyonluk ve bir Türkiye Kupası kazandırıyor Galatasaray’a. Bir Fenerbahçeli olarak 26 Haziran 2007 tarihinde 80 yaşında vefat eden Jupp Derwall’i saygıyla anıyorum.

O Yoksa Sen De Yoksun

Dünya senden olmayanlarla hoştur...
Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini...

Bu güzel sözler Hükümet Kadın filminden. 

Devamında şu sözlere yer veriyorlar: Sadece senin gibilerle değil senden olmayanlar da çok yaşasın ki sen de yaşa. Hele sen de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Veyahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan en yegâne şey benden olmayandır. O yoksa sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne rengin belli olur. Ne de tadın. 

Dünyayı daha güzel yapacak olan farklılıklarımızı kabullenmek ve barış içinde yaşamaktır… Bu filmi izlemenizi tavsiye ederim…

Keşan’dan bir Buzoz geçti

Keşan’da Buzoz Mustafa’yı tanımayan yoktur. Kimliğindeki adıyla Mustafa Kemal Gül. 19 Eylül 2012 tarihinde kaybettik sevgili Buzoz’umuzu. Onunla ilgili olarak ölümünden kısa bir süre sonra bir köşe yazısı yazmıştım. Onu tanıdığım, bildiğim kadarıyla anlatmıştım. Keşan’ın en iyi müzisyenlerinden baterist Buzoz, yetenekli olduğu kadar renkli bir kişiliğe sahipti. Ramazan aylarının vazgeçilmezi Keşanspor Düğün Salonunda yapılan ‘Tombala’ları kim hatırlamaz ki? Sayılara verdiği sıfatlar. Kim unutabilir ki ‘9’ koca kafalı Hanko demesini, ‘4’ Yahudi penceresi demesini. Çok erken sayılabilecek yaşta kaybettik kendisini. Hep gülümseyerek anılarını anlatıyoruz. Cenaze günü bile cami avlusunda tek hüzün onun bir daha fiziken aramızda olamayacağı düşüncesiydi. Ailesine buradan sabırlar diliyorum. 8. Ölüm yıldönümünde Mustafa Kemal Gül’ü Buzoz’u rahmetle anıyorum. Şu sözü hala kulaklarımdadır: Bülentoz Aynaaa mı? Aynaaa tabii