BÜLENT SAYLAM

“28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİN ÜZERİNDEN 22 YIL GEÇTİ”

Açıklamasına, “Son 70 yılda ülkemizde birçok darbe ve muhtıralar yaşandı” diyerek, başlayan Şahin, şunları söyledi: “27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1970 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi ve 28 Şubat 1997 Post modern darbesi bunlara örnek gösterilebilir. Özellikle son ikisi ‘Milli Görüş’ hareketinin önünün kesilmesi için yapılmıştır. Türkiye, ne zaman ‘şer ittifakından (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm) bağımsız politikalar izlemeye, ekonomisini güçlendirmeye, sanayileşmeye ve İslam Birliği’nin kurulmasını gündeme getirmişse Türkiye’de darbe yapılmıştır. 28 Şubat post modern darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Siyasi tarihimize kara bir leke olan 28 Şubat post modern darbesi, post modern sömürgeciliğin küresel düzeyde planladığı ‘Yeni Küresel Düzenin’ Türkiye’de tezgâhlanan ayağı olduğu izlenimini vermektedir. Bu olayı soğukkanlılıkla ve doğru şekilde tahlil edemezsek üzerinde yaşadığımız topraklara yönelik ırkçı, tekelci ve maceracı post modern sömürgecilik politikalarını anlayamayız. Irkçı-tekelci mihrakların hile ve yalanlarına kanan ve onlarla işbirliği yapan bir avuç insanın makam ve mevki sevdasıyla bir asır önce bir cihan devleti olan Osmanlı’yı nasıl yıktıklarını görmediysek de tarihin sayfalarında okuyoruz. Emperyalist mihrakların ülkemize yönelik son yıllarda izledikleri politikaların 2. Sevr’i hortlatmaya yönelik olduğu açıkça görülmektedir.”

“ONBİNLERCE KİŞİ MAĞDUR EDİLDİ”

Gültekin Şahin sözlerine şöyle devam etti: “28 Şubat darbesinin borazanlığını yapan bazı medya patronları ve diğer kuruluşlar yaptıkları hatanın faturasını iflas ederek ödemişlerdir. Fakat bir kısmı hala milletin imkânlarından haksız yere faydalanarak ırkçı-tekelci emperyalist mihrakların taşeronluğunu yapmaya devam etmektedir. ‘Bin yıl süreceği’ iddia edilen bir süreçti 28 Şubat. Onbinlerce mağduru ve ekonomiye verdiği yüz milyarlarca liralık zarar hiç unutulmadı ve unutulmayacak. 28 Şubat süreci, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve kimilerince bir dönüm noktası olan bu kararların uygulanması sırasında Türkiye’de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Her şey, Milli Görüş’ün o zamanki temsilcisi Refah Partisi’nin sandıktan birinci parti çıkmasıyla başladı. Türkiye Aralık 1995’te yapılan genel seçimlerde bir ilki yaşamıştı. Milli Görüş’ün Lideri Necmettin Erbakan sandıktan birinci parti olarak, zaferle çıkmış, yüzde 21 küsur oyla meclisteki 550 sandalyenin 158’ini kazanmış ve DYP ile ‘Refahyol’ koalisyon hükümetini kurmuştu. Refahyol hükümeti iş başına geleli 7-8 ay olmuştu ki, bir anda ‘Şeriat ve Laiklik’ gündeme getirildi. Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin olayları, rektörlerden deklarasyon, basında irtica manşetleri Kudüs Gecesi, demokrasiye balans ayarı, siyasilerin kaos demeçleri, Ankara’da kadın yürüyüşü, tarihi MGK toplantısı ve zamanın Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’ın Refah Partisi için kapatılma davası açması. Peş peşe bir sürü tiyatro! Sonuçta, 18 Haziran 1997 tarihinde Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı ortağı Tansu Çiller’e devretmek olduğunu belirtti. Ancak, zamanın Cumhurbaşkanı Demirel, görevi hakkı olmasına rağmen Tansu Çiller’e vermeyip ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi. Ve müteakiben de ANASOL-D hükümeti kuruldu. Bu darbenin nihai hedefi aslında Türkiye’yi bin yıllık medeniyet değerlerinden tamamen koparmaktı. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Karadayı, ‘28 Şubat bin yıl sürecek’ derken başka neyi kastediyordu ki! Şimdi, 28 Şubat tiyatrosunda rol alan ve ülkenin en az 20 yıl gerilemesine zemin hazırlayan oyuncular nerede? Şunu unutmasınlar ki, herkesin kendine göre bir hesabı var. Ama Allah’ın da hesabı var! Şaşmayan hesap Allah’ınkidir.”

“IMF’YE TEKRAR EL AVUÇ AÇILDI”

28 Şubat post modern darbesi yapılması sonucunda nelerin olduğunu özetleyen Şahin şunları söyledi: “Yerli ve milli olan bütün faaliyetler dizayn edildi. Bu dönemde kapıdan kovulan Siyonist ve Amerikancı güçler tekrar bacadan; medyanın, hortumcu sermayenin ve post modern darbecilerin omuzlarında geldi. Milletin 100 milyar dolara varan öz sermayesi bir gecede buharlaştırıldı. İnsanlığın refah ve saadeti için ‘Yeni Bir Dünya’ hedeflenerek kurulan D-8’lerin sağlayacağı maddi ve manevi güç engellendi, küresel emperyalistlerin dünyayı soymak için kurduğu IMF’ye tekrar el avuç açıldı. Kendilerine göre ‘bin yıl’ sürecek dilencilik sömürgesinin temelleri yeniden atıldı. Gayesi sırf vatanına ve milletine hizmet etmek olan Milli Görüş camiası ‘gelenekçiler’ ve ‘yenilikçiler’ diye ikiye bölündü. ‘Yenilikçilere’ önce ‘Milli Görüş Gömleği’ çıkartıldı ve Türkiye’yi yumuşak lokma haline getirmek için ‘iktidar’ altın tepside kendilerine sunuldu. Korku İmparatorluğu’nun gölgesinde işsizlik çığ gibi arttı. Yolsuzlukta, bin yıl düşünülse kimsenin aklına gelmeyecek kötü icraatlara imza atıldı. Ağabey konumundaki Türkiye’nin korumasından uzaklaştırılan Afganistan, Irak, Lübnan ve Filistin istilaya uğradı. Daha sonra Mısır’da İhtilal yapıldı ve Müslümanların iktidarına son verildi, zulüm başladı. Suriye ne hale geldi, ortada. Ülkemiz ve çevremiz ABD silah ve üstleri ile donatıldı. Ülkemizde dış politika, ekonomi, tarım ve hayvancılık, ahlak, eğitimin ne hale gediğini acı acı seyrediyoruz! Dış borçlar 500 milyar dolara merdiven dayadı. Toplumumuzda borcu olmayan insan hemen hemen kalmadı. Dış Ticaret ve Bütçe sürekli açık verdi, veriyor. 2,5 milyon aile (yaklaşık 10 milyon) insanımız devlet yardımı ile hayatını sürdürmeye mahkûm edildi. Resmi rakamlara göre işsizlerin sayısı 4 milyon civarında olsa da gerçekte 5-6 milyon. 28 Şubat Post modern darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Ama 28 Şubat’ın pisliği bir türlü temizlenemedi. Çükü bu darbeyi yapanları sorgulaması gereken iktidar bu darbenin ürünü!”

“YAŞANANLARDAN DERS ALMALIYIZ”

Gültekin Şahin sözlerini şöyle tamamladı: “28 Şubat post modern darbesi kitaplara sığmayacak kapasitede tarihi bir olay. Biz bu yazımızda özetle bazı uçlarına değindik. Bütün bunlar bize gerçekleri görmeye yetmiyorsa, (Allah göstermesin) bize daha nice 28 Şubat’lar yaşatırlar! Onun için Türkiye’nin yeniden tarihi konumuna gelmesi, insanlığın yeniden hak ve adalet ile buluşması için önce ülkemizde Milli Görüş iktidarının, adil düzenin kurulması olmazsa olmazımızdır. Bütün bu yaşananlardan ders almazsak; ölüm var, ahret var ve de hesap var!”

Öte yandan Saadet Partisi’nin aday tanıtım toplantısının Sevim Yenice Konferans Salonu’nda düzenlenecek ve saat 20.00’de başlayacak.