Sevgili dostlar Saros Körfezi yanılmıyorsam 2006 yılından beri turizmde öncelikli bölge ilan edilmişti. İlan edilmesine edilmişti ama bu güne dek turizm adına hiçbir olumlu faaliyet yürütülemedi. Bölgemize yerli turist dışında, bölgeye katkı verebilecek yabancı turist akımı sağlanamamıştı.

Peki, turizme katkı sağlanamazken turizmi baltalayacak çalışmalarsa bugün dahi hız kesmeyecek gibi görünüyor. Dünyanın kendi suyunu kendi değiştirebilen iki numaralı körfezi maalesef bu özelliğini sanayiye ve yatırımsızlığa karşı kaybetme noktasına gelmiştir. FSRU Projesi hem körfezde kirliliğe hem su altında balıkların beslenme alanlarını yok etmede, karada orman ve doğa katliamına ve hatta kurulacak tesis fay hattı üzerinde olduğundan depremle gelecek çok büyük felaketlere konu olmuştur.

Bütün bu gelişmelerde bilim ve bilim adamlarının görüşleri yok sayılmış, halkın düşüncelerine itibar edilmemiş verilen sipariş raporlarla gerçekler gizlenmiştir. Bu hususlar zaten çok sayıda arkadaşımız aylardır dile getirilerek kamuoyu bilgilendirilmiş ve bilgilendirmeye de devam etmektedir.

Ben bugün turizme değineceğim. Özellikle sahillerimizdeki sözde yatırımlara.

Turizm; yapılan yatırım ölçüsünde verdiği hizmetten gelir sağlayan bir ekonomik yapılanmadır. Cennet yurdumuz gezilmesi, görülmesi ve dinlenilmesi için çok güzel yerleri bize bahşetmektedir. Yerli ve yabancı turistler için tanıtımı doğru yapılırsa ülke ekonomisine ciddi ölçüde katkı yapabilmektedir.

Çevre bakanlığımıza bağlı olan sahillerimiz son yıllarda turizm adına değil de sanki rant adına talan ve yağma süreci yaşıyor gibi duruyor. Saros’da sahiller ücretli giriş rantı tehdidi altında. Şunu asla unutmamalı seçilmiş ya da atanmış yöneticiler; sahiller halkındır ve halkın sahillere ücretli girişini onaylayamazsınız. Sahillerimizde ev satın alanlar bu güzel kumsal alanlar için bu evleri aldılar. Evlerimizin ekonomik değerini düşürme girişimi olarak gördüğüm bu uygulamalardan derhal vazgeçin.

Şunu diyebilirsiniz; sahillere bakamıyoruz, temizleyemiyoruz, sahillerde duş, tuvalet, soyunma kabini, şemsiye, şezlong gibi hizmetler veremiyoruz. Bunun için kiralıyoruz. Doğrudur, sahillerde bu hizmetler yok maalesef. Ama çözüm komple sahili bir şirkete vermek değil. Hele o şirketin sahile girmeyi ücrete bağlaması hiç değil. Turizm yapılan yatırımdan para kazanmaktır, doğal sahillere girişten değil. O hizmeti almak isteyenler ücretini öder alır, istemeyenlerse zaten hakkı olan sahilin herhangi bir yerinde denize girer.

Yani 3-4 km’lik sahili siz bir şirkete peşkeş çekemezsiniz. Zaten o şirkette o kadar alana yatırım yapamaz. Peki, sorun nasıl çözülecek.

TEKLİF VE ÖNERİMİZ

Kemer’de örneği var mesela. Orada da sahile oteller çöküp halkı sokmamaya başlayınca büyük olaylar çıkmış. Halkla otel ve işletmeler birbirine girmişti. Çözümü şöyle buldular. Sahile her otel ya da işletmeye 30 metre alan verdiler. Karaya yakın kısmına bistro cafe, önüne de şemsiye ve şezlong koyma hakkı verdiler ve buralara halk sokulmadı. Ancak sahil 30 metre işletme 30 metre halk plajı, 30 metre otel 30 metre halk plajı olarak parsellendi ve vatandaş rahatlıkla plaja şemsiyesini alıp gelebildi. Ne işletme halk plajı sahasına girdi, nede halk işletme kısmına girdi ve sorun çözüldü. Sizler bu mesafeleri daha farklı yorumlayabilirsiniz ama 3-4 km’lik sahili veremezsiniz.

Demem o ki turizm konusunda uzmanların işidir. Öyle masa başında oturup halka ait olanı ona buna peşkeş çekmekle yürümüyor. Hiçbir şey bilmiyorsanız komşu ülkelere gidin bakın. Sahillere gözü gibi bakarlar ve asla kişilere peşkeş çekmezler.

Soruyorum; seçilmiş ya da atanmış yöneticiler, ne yaptınız yabancı turist ya da yerli turist için? Mesela kardeş şehir mi kurdunuz? Avrupa’dan da akın akın insanların gelmesini sağladınız. Otel ya da pansiyonlara teşvik mi verdiniz? Ev turizminin reklamını yapıp da insanlarımı davet ettiniz? Sahile yakın alanlarda turistik lokanta, işyeri, alışveriş alanları ya da çevre yerel ürün stantlarımı kurdunuz? Ve tüm bunların olabilmesi için imar planlarınızda bu hususlara açık kapımı bıraktınız?

Bu arada sahilleri koruyup, arkasındaki işletmelerin kumsal gaspına izin vermeyen her siyasi oluşumdan yüzlerce belediyeyi de duyarlı davranışından dolayı kutluyorum. Bu halk yöneticilerinden çok daha bilgili artık bunu asla göz ardı etmeyelim lütfen.

Şimdi soruyorum; 3 yıllığına kiraya çıkardığınız alanlar neden çok geniş?

Soruyorum; zaten halka ait olan plajlar ve kumsallara halk ücretli mi girecek?

Soruyorum; turizm sahillerimizin yağma rantımıdır?

Tavsiyem ve önerimdir; tüm seçilmiş veya atanmış yöneticiler, bu kararları alırken muhakkak birkaç turizm uzmanından ve hukukçulardan destek alın. Halkı karşınıza asla almayın. Turizm çalıştayları düzenleyerek halkın ileri gelenlerinin görüş ve önerilerini alın. Çünkü biz artık yetersiz, liyakatsiz konusunda diplomasız yönetimler istemiyoruz.

Ülkeyi sevmek, ülkede yaşayanları sevmekle başlar, düşüncesi, kişiliği, ırkı, dini, dili ne olursa olsun.

Hep birlikte el ele gönül gönüle bir yaşam dileklerimle. Saygılarımı sunuyorum.