Ferhat çok sevdiği Şirin için dağları delmiş... Herkesin iyi bildiğini sanıyorum. Hepimiz damat olduk çünkü eşlerimizi annesinden babasından kopararak nüfüsumuza katıyoruz. Okurlarımıza bir “Hayırlı Damat’ın Böylesi” öyküsünü aktarmak isterim. Gerçek yaşanmış ve türkülere aktarılmış öykü Malkara köylerinde yaşanmıştır. Yabancı bir oğlan geldiği köye düğünde gördüğü kıza aşık olmuş kızın adının Zeynep olduğu söylenir. Oğlan memlekete gidince ailesini Zeynep’e dünürlüğe gönderir. Kızın ailesi kabul eder kısa sürede düğün olur. Damat Ali ile gittiği köy çok uzaktır. Yıllar geçer damat Ali, Zeynep’i özlem gidermek istese de köyüne göndermez. Yetmezmiş gibi eziyet etmeye başlar, Zeynep’e karşı sevgisi kalmamıştır. Zeynep sıkıntıyla ölümcül hastalığa yakalanır. Köylü damada kızın annesine ve babasına haber salmalarını ister. Anne ve baba haberi alınca Zeynep’in yanına geldiklerinde dudaklarında türküsünü mırıldanmaktadır. Son kez annesi ve babasını gören Zeynep ölür. O nedenle damadın böylesi başlığı attım. Zeynep ölmeden önce anne, baba, kardeş özlemini yüksek bir tepeya çıkarak hasret gidermeye çalışmış. Zeynep’in Edirne Yolüstü Köyü’nden olduğu iddia edilmektedir. İşte o türkü...
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim