Öncelikle, Keşan’da bugüne kadar görev yapmış İlçe Emniyet müdürleri Fikret Demir, M. Salih Doğanç, Osman Ateş, Ahmet Beyaz, Ünal Güveniş, Yusuf Çalkavur, Hasan Özcan, Mehmet İkizer, Hamdi Başer, Refik Felek, Süleyman Sarpdağ ve Harun Çil’e verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum...
Şimdi nereden çıktı bu diyeceksiniz... Dün gece hepsini rüyamda gördüm... ‘Söyle Neşe Hanım biz başarısız mıydık!’ diye sordular bana... ‘Yoo, nereden çıkardınız bunu?’ dediğimde ise, ‘ROM-DER Başkanı Fahrettin Savcı, şimdiki müdürünüz Sayın Ahmet Yıldız’ın gelmiş geçmiş en başarılı müdür olduğunu söylemiş, bu sonuca neye göre varmış, açıklayın da biz de başarısızlığımızın ölçüsünü bilelim...’ diye hep bir ağızdan seslendiler bana... ‘Bana niye soruyorsunuz, kendisine sorsanıza’ dediğimde de emniyet müdürlerimizden birkaçı, ‘Keşan’da görev yaparken ben de ona göre o zamanın gelmiş geçmiş en başarılı amiriydim’ şeklinde yanıtladı sorumu... Tam eski emniyet müdürlerimizle karşılıklı diyalog halindeydik ki, telefonum çaldı... Arayan bir Roman vatandaşıydı... ‘Ablaların kralı!’ dedi bana... ‘Sen olmasan kim savunacak bizi, patlatmışın yine ablam benim!’ diye ekledi arkasından... Bu Roman vatandaşım beni uykumdan uyandırdı, daha sonra da Roman vatandaşlarımdan gelen telefonların ardı arkası kesilmedi... ‘Kızanlar Geleceğe Umutla Bakıyor’ projesinden girdiler, siyasetten çıktılar... ‘Bizi kullanıyorlar’ diye bas bas bağrındılar... ‘Kızan kelimesini Romanlar kullanır ama kızan projesinin ne kadar içindeler?’ diye sorgulanmasını istediler... ‘Seçim zamanı siyasiler peşimizden ayrılmaz, oyları kapınca da bir daha yüzümüze bakmaz’ diye hayıflandılar... ‘Projenin de seçimlerin de galibi biziz ama birileri bizim üzerimizden prim yapıyor’ diye şahlandılar!.. ‘Durun’ demesem, ortalığı yıkacaklar!.. Anlayacağınız güne çok hareketli başladım ve bu hareketlilikle beraber hemen kaleme sarıldım... Hadi bunları bir kenara koyalım da emniyetin başarısını üstü kapalı bir irdeleyelim dedim... Haaa, bu arada 12 Haziran 2012 tarihinde, İlçe Emniyet Müdürü Sayın Ahmet Yıldız döneminde yapılan ilk operasyon geldi aklıma... Hani şu bir davul zurna eksik olmayan gizli operasyon!.. 100 tane polis, evlere baskınlar yapıldı, her şey ayan beyan ama bilgi almaya gittiğimizde ‘gizlilik var!’ denilmişti... Meğer sonradan öğrendik, kenevirde hasat zamanını tutturamamışlar da hangi eve dalsalar boş çıkmışlar!.. Hal böyle olunca da operasyonun adını; ‘gizlidir!’ koymuşlar...
Hadi bunu da geçelim ve 2012’den bu güne şöyle genel bir değerlendirme içine girelim... Keşan’ın hali ortada... Hani saklanıp örtbas edilmeye kalkışılsa, gaz sıkışmasından(!) kıyamet kopar vallah!.. Uyuşturucu kullanım yaşı 12’lere kadar indi... Bugün herhangi bir gence ‘Bonzai’ nedir desek, önce gözlerini kaydırıp(!) uygulamalı bilgi aktarıyor, sonra teknik etkilerini anlatıyor, ondan sonra da ‘ahanda burada satıyorlar!’ deyip, yol tarifi yapıyor... Vatandaş, at arabalarına ‘hoşt be, çü be, git be!’ demekten bıktı... Camı patlatılmadık, lastiği şişlenmedik araba kalmadı!.. Vatandaş evinden çıkamaz oldu, ne zaman çıksa dönüşte evini soyulmuş buldu!.. Haa, derseniz ki bunların failleri yakalanıyor... Ancak marifet yakalamak değil, bu olayların vuku bulmasını engellemek...
Şimdi düşüneceksiniz, ‘polis uyuyor mu?’ diye... Yok vallah hiç biri uyumuyor, aksine oradan oraya koşuşturuyor... ‘Hoşaf olmuşlar’ desem hiç yanlış bir tabir olmaz, performanslarının üzerinde efor sarf etmekteler... Hatta hatta trafik polisi asayişte, asayiş polisi de trafikte bile görev yapmaktalar... Ne zaman uyurlar, ne zaman izin yaparlar, ne zaman ailelerine vakit ayırırlar bilmem ama her ne kadar hallerinden memnun oldukları izlenimini verseler de, ‘cacık!’ oldukları anlaşılmaktadır (Çanakkaleliler hariç!)...  Eeee, ister polis olsun ister asker ister jandarma, kapasitesi bellidir... Kapasitesinin üzerinde yük bindirirsen, mutlaka bir yerde çatlak verir... İşte bu noktada bütün sorumluluk; amirindedir... Hem öyle ‘amir her şeyi en iyi bilir’ diye de bir tez yoktur... Tabii ki müdahale yapacaksın ama, yersiz müdahaleler de başarısızlık doğurur... ‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!’ demiş atalarımız... Ah be Fahrettin Savcı, ‘başarılı-başarısız’ kararına varmadan, önce etrafınla daha sonra da Keşan halkıyla bir diyaloğa girseydin de, ne beni uykumdan etseydin ne de bu kadar vatandaşı feverana getirmeseydin... Bir dahaki sefere Keşan’da hizmet etmiş tüm amirlerimizi saygıyla anman, yapılan hizmetleri hiçe saymaman ve benim de rüyama sokmaman dileğiyle!... Saygılar...