CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) İpsala İlçe Başkanlığı, 29 Ocak 2016 tarihinde AK Parti İlçe Başkanlığı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan suç duyurusuyla ilgili olarak 2 Şubat 2016 tarihinde basın açıklaması düzenledi.

CHP İpsala İlçe Başkanlığı’nda gerçekleştirilen basın toplantısına CHP İpsala İlçe Başkanı Av. Ahmet Uğraş Uybaş, CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ile partili üyeler katıldı. Uybaş, basın toplantısında şu ifadelere yer verdi:

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NU İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI YÜRÜTÜLMEKTEDİR

“Pazartesi günü yayınlanan yerel gazetelerde ve bazı sosyal medya organlarında AKP İpsala İlçe  Başkanlığı tarafından Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Olağan Kurultayımızda ve yapılan grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak kullandığı ifadeler ile ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu öğrenmiş bulunmaktayız.

Muhtemelen AKP genel merkezince İl İlçe başkanlıklarına verilen talimatlar-emirler doğrultusunda, planlı ve sistematik olarak AKP il ve ilçe başkanlıklarınca, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu itibarsızlaştırma kampanyası yürütülmektedir. Zira yapılan şikâyet sonrasında AKP İpsala İlçe teşkilatınca adliye önünde verilen pozdaki ifade bir suç duyurusunda bulunmanın değil, verilen emirleri yerine getirmiş olmanın rahatlığının ifadesidir.

Genel başkanımızın Cumhurbaşkanı hakkında kullandığı ifadeleri düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında görmeyip, yarınlara yatırım yapma ve  yukarılara şirin gözükme çabasıyla soluğu Cumhuriyet Başsavcılıklarında alan AKP ilçe başkanlıklarını, ülkemizde yaşanan toplumsal olaylarda da duyarlı olmaya davet ediyoruz.

CUMHURBAŞKANININ SEÇİM GALİBİYETİNİ OKYANUS ÖTESİNE ARMAĞAN ETTİĞİNİ DE HATIRLIYORLAR MI?

Örneğin Türkiye'de yaşanan işçi ölümleriyle 2002-2013 yıllarında 13.510 kişinin hayatını kaybetmesi ve 2014 yılında da bu sayıya maalesef 1.800 kişinin daha eklenmesi konusundaki düşüncelerini ve sorumluların bulunması konusunda neler yaptıklarını merak ediyoruz.

Bugün düşman olan kardeşleri ‘paralel yapı’ denen örgütü bu ülkenin nüfuzuna yerleştirenlerden hesap sormayı düşünüyorlar mı? Veya şimdi ‘paralel yapı düşman’ nidaları atanlar Cumhurbaşkanının seçim galibiyetini okyanus ötesine armağan ettiğini de hatırlıyorlar mı hatırlıyorlarsa bu konu hakkında ne düşünüyorlar merak ediyoruz.

Yine bugün ucuz milliyetçilik yapan genel merkezlerinin ve Cumhurbaşkanı'nın çözüm süreci adı altında imralıya heyetler göndermesi, ülkenin her köşesine terör ekilmesine göz yumulması sonucunda ve her ne kadar uzak durmaya çalışsak da bizi soktukları ortadoğu bataklığı nedeniyle ülkemizde yapılan saldırılar sonucu kaybettiğimiz insanlarımız ve bu yaşananların sorumluları hakkında ne düşünüyorlar?

Çocukça bir bahane olarak kandırıldık mı diyecekler merak ediyoruz?

MERAK EDİYORUZ

Öve öve bitiremedikleri ülke ekonomisinin çökmeye yaklaşmasını, dolar ve euro'nun kopuk uçurtma misali yükselişini nasıl izliyorlar? Her kahvehanede her sokak köşesinde gördükleri insanların geçim sıkıntısından şikayet ettiklerini duyduklarında hatta ve hatta kendileri ekonomik sıkıntılar çektiklerinde ekonomik yönden aynı övgüyü yapabiliyor mı? Mesela çiftçinin rahat ve bolluk içinde olduğunu, esnafın kazancının iyi durumda olduğunu, esnafın zenginleştiğini söyleyebiliyorlar mı? Merak ediyoruz.

Mesela bugün kendisine hakaret edildiği düşüncesiyle savunmaya çalıştıkları Cumhurbaşkanı'nın açıkça Anayasayı ihlal etmesi, tarafsızlıktan uzak, bir parti genel başkanı gibi davranması hakkında ne düşünüyorlar?

ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN SINIRLANDIRILMASI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORLAR?

Ülkenin genelkurmay başkanı da dâhil olmak üzere binlerce askerimizin, gazetecimizin, kulüp yöneticilerinin yıllar boyunca  haksız yere cezaevlerinde tutulmaları hakkında ne düşünüyorlar?

Halen bu ülkede haber alma ve haber yapma özgürlüklerinin sınırlandırılması ve yaşanan her türlü toplumsal infial yaratan olayda haber yapma yasağı getirilmesi hakkında, özgürlüklerimizin sınırlandırılması hakkında ne düşünüyorlar?

Mesela kendi genel başkan yardımcılarının deyimiyle bir belediye'nin parsel parsel paralel örgüte peşkeş çekilmesi hakkında ne düşünüyorlar?

17-25 Aralık operasyonları hakkında ‘bal tutan parmağını yalar ve çalıyorlar ama çalışıyorlar da’ düşünceleri haricinde bir fikirleri varsa o fikirlerin ne olduğunu ve Türkiye tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalını yargı önüne taşımamaları hakkında ne düşünüyorlar merak ediyoruz.

Tüm bunları anlatmamızın nedeni, ülkemizin çok zor zamanlardan geçtiği ve ülke gündeminin an ve an büyük toplumsal olaylarla değiştiği bugünlerde, bizler topsumsal sorunların çözümü için çaba sarf ederken, AKP İl ve İlçe Başkanlıklarının nelerle uğraştığını toplum önüne sermektir.

TEK KELİMEYLE ÖZETLEMEK GEREKİRSE AYMAZLIKTIR

Genel Başkanımızın muhalefet görevini yaptığı, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında, eleştiri sınırları içerisinde Cumhurbaşkanı hakkında söylediklerini, AKP İlçe Başkanlıklarının suç duyurusunda bulunarak yargıya taşımaya çalışmaları, toplumsal sorunlarımız hakkında ise hiç bir açıklama yapmamaları;  tek kelimeyle özetlemek gerekirse aymazlıktır.

Bununla birlikte daha geçtiğimiz günlerde Eski Genel Başkan Yardımcıları Bülent Arınç’ın da bahsettiği gibi yargı üzerinde bulunan inanılmaz baskılar neticesinde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında söylemlerinden ötürü hali hazırda açılmış bir soruşturma bulunmaktadır.

HAKKIMIZDA AÇILAN SORUŞTURMALAR BİZİ İNANDIĞIMIZ YOLLARDAN VE DOĞRU BİLDİĞİMİZİ SÖYLEMEKTEN ALIKOYAMAYACAK

AKP İlçe başkanlarının yaptıkları bu suç duyurularının hiçbir sonuç ortaya çıkarmayacağı açıkken yine de adliye önünde poz vererek dilekçe sunmalarını, maalesef yarınlardan bir koltuk kapabilme ve padişahım çok yaşa düşünceleriyle açıklamak gerekmektedir.

Şu da bilinmelidir ki, bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak düşünce ve ifade özgürlüğünün savunucusu olmaya devam edeceğiz, hakkımızda açılan soruşturmalar bizi inandığımız yollardan ve doğru bildiğimizi söylemekten alıkoyamayacak. Bizler, asılsak da, bombalansak da, işkenceler görsek de, hain kurşunların hedefi olsak da inandığımız yoldan hiçbir zaman sapmadık ve bundan sonra da sapmayacağız. Hakkımızda bu nedenlerle açılan soruşturmalar da bizim hayatımıza koyacağımız birer övünç madalyası olacaktır.

SON OLARAK CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN BAZI SÖYLEMLERİNİ HATIRLATMAK İSTİYORUZ

 1- 2013 yılı Ağustos ayı Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Vakfı Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ''geçmiş dönemlerde de bazı siyasetçilere diktatör denildi, şimdi de benim için diyorlar, ben diktatör olacağım ve kalkıp birisi bana diktatör diyebilecek? Vay onun haline'' demiştir.

2- 7 Haziran seçimleri öncesi 5 Haziran Günü Ankara Gölbaşı İlçesinde ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla halka hitap ederken ''hafta sonu sandıkları patlatıyor muyuz? dedikten hemen sonra ''ortada bir diktatör söylemi var, kimmiş o diktatör? 20 partinin seçime girdiği yerde diktatör olur mu? Ben diktatör olacağım sen bana hakaret edeceksin ha... diktatör olsam bunu yapamazsın, adamın anında işini bitirirler! demiştir.

3- 2014 yılı Mayıs ayı TOBB toplantısında toplantıya katılan Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ederek ‘Tayyip Erdoğan'a diktatör diyenler ve şu anda karşımda oturanlar var, ben diktatör olsam meydanlarda rahat dolaşamazsınız.’ demiştir.

Tüm bu söylemlerin ortak noktası, Cumhurbaşkanına diktatör eleştirisi yapılması ve Cumhurbaşkanı'nın ben diktatör olsam sizi cezalandırırım, meydanlara dahi çıkartmam söylemidir.

Şimdi geldiğimiz bu noktada gerek genel başkanımızın söylemleri doğrultusunda hakkında açılan soruşturma, gerekse de gazetecilerin, sosyal medya kullanıcılarının hükümet ve cumhurbaşkanı hakkındaki eleştirileri sonrası açılan soruşturmalar, bununla birlikte Anayasal Hak olan gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkını kullananların, haklarını kullanmaya çalışmalarının engellenmesi ve haklarını kullananların cezalandırılmaya çalışılması hatta cezalandırılmasını da göz önünde bulundurularak, gerekli yorumun yapılmasını kamuoyuna bırakıyoruz.  Saygılarımızla”