MURAT ARKAN

CHP  (Cumhuriyet Halk Partisi) Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, CHP Keşan İlçe Başkanlığı’nda dün gerçekleştirilen basın açıklamasında Türkiye gündemini değerlendirdi.

Toplantıda, ilk söz alan CHP Keşan İlçe Başkanı Erdoğan Gümülcineli, “Hepiniz çok değerli CHP’li üyeler öncelikle hoş geldiniz.” diyerek toplantının amacına ilişkin bilgi verdi. Gaytancıoğlu’nun gündeme dair açıklamalar yapmak üzere toplantıda yer aldığını belirten Gümülcineli, “Kendisinde yeni anayasa ile ilgili çalışmalarla ilgili taze bilgiler var. Çok yoğun bir şekilde Ankara kulislerinin yapıldığını biliyoruz. Milletvekillerimiz tamamen Ankara da anayasa maddeleriyle ilgili komisyonlarda şiddetli tartışmalar, şiddetli müdahaleler, hepimiz az da olsa anayasa değişikliğinin neler getirdiğini, getirebileceğini basından ve görsel medyadan duyuyoruz. Bizlerinde geçtiğimiz Cuma günü il danışma kurulu toplantımız vardı. Genel başkan yardımcımız Sayın Tekin Bingöl’ün katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Orada daha detaylı bilgiler verdiler bize, inanın tüylerimiz diken diken oldu. Mevcut hazırlanmış haliyle bu anayasa geçerse hiçbir şekilde ne parlamentonun anlamı kalıyor nede seçmenin anlamı kalıyor. Tamamıyla bir kişi üzerinde Cumhurbaşkanı değil, formaliteden adına Cumhurbaşkanı diyor ama tamamıyla başkanlık sistemi getiriyorlar. Bütün seçmen iradesine dair müdahale edebilecek yetkilerle donatılıyor.dedi.

BU ÜLKEYİ KURAN PARTİYİZ, BU ÜLKEYİ KURAN İDEOLOJİYİZ

Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, son dönemde ülke gündemine yerleşen sorunlardan söz ettiği konuşmasına şöyle başladı: “Çok değerli ilçe başkanım, çok değerli ilçe yönetimim, çok değerli il genel meclis üyelerim, çok değerli CHP’liler. Aslında bizim bugün işsizliği konuşmamız lazım. Çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranı geçtiğimiz günlerde açıklandı %11,3 resmi rakam. Aslında biz bugün terörü konuşmamız lazım. Son bir yılda sadece 850 şehidimiz verdik.  Aslında biz bugün Suriye’de bir operasyon yapılıyor Mehmetçiklerimiz tutsak bazı yakılma görüntüleri var. Bunlar gerçek mi değil mi hükümete soruyoruz bir cevap alamıyoruz. Bunları konuşmamız lazım. Bizler bugün Türkiye’de 900 milyar dolar iç ve dış borç var, Türk halkı ciddi anlamda borçlu 18,5 milyon insan kara listede, esnaf ve ticaret yapan iş adamları sicil affı istiyor bunları konuşmamız lazım. Vergi borçlarını yapılandıran hükümet ilk taksitleri aldı ama ikinci taksitlerin ödenmeyeceği yolunda kamuoyunda ciddi bir kanaat var. Bunlar konuşmamız lazım. Atanamayan 400 bin öğretmen varken iktidar hale imam hatip liseleri açmaya çalışıyor, 17 bin adet köy okulunu kapattı. Eğitimde laik olmaya bir sistem var, imamlar öğretmenleri de eğitime alacaklar. Bunlar konuşmamız lazım. FETÖ’nün siyasal ayağını konuşmamız lazım. İktidar içinde ne kadar FETÖ’cü milletvekili var, ne kadar bakan var bunları konuşmamız gerekirken biz geliyoruz bir kişinin dayattığı bir rejim değişikliğine takılıyoruz. Ama bu ülkede bizim, bizde Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bu ülkeyi kuran partiyiz. Bu ülkeyi kuran ideolojiyiz. Anayasa değişikli taslağı geçtiğimiz günlerde anayasa komisyonuna geldi. Bir boş beyaz kağıda içinde ne yazdıklarını bilmedikleri 316 tane imza üzerine bir yazı sonrasında eklenen. Önce imzalar alınıyor, sonra da ne olduklarının bilmedikleri 316 tane iktidar milletvekili. Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz ama kim birbirine ne kadar samimi olsak da desek ki sen adını soyadını imzanı atta biz üzerinin sonra dolduracağım dese kimse bunu kabul etmez. Bunu bize Genel Başkan dese önce imzaları atar mısınız dese biz Genel Başkana hayır deriz. Partimizin genel başkanı da olsa ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi imzalamayız. Ama 316 tane imza buluyor sonra sözüm ona uzlaşıyorlar milliyetçi Hareket Partisinin yöneticileriyle ve Meclis anayasa değişikli komisyonuna 21 maddelik değişiklik geliyor.”

1982 ANAYASASI BİR DARBE ANAYASASIDIR

Yeni Anayasa çalışmalarının rejim değişikliği olduğunu iddia eden Gaytancıoğlu, “Biz süratle bunları inceledik ve incelediğimiz bu 21 maddelik anayasa değişikli taslağının tamamen Suriye anayasasına kopyaladığını öğrendik. Tamamen Suriye anayasasını Türkiye’ye uyarlama sevdalısı. Anayasa nedir? Toplumsal sözleşmedir. Toplumun tüm bireylerinin üzerinde mutabakata vardığı, kimsenin tartışmadığı, ülkenin nasıl yönetileceği, idaremin nasıl yapılacağını açıklayan bir sistemdir. Bazı ülkelerde bile anayasa tartışılmaz. Örneğin İngiltere’nin yazılı bir anayasasının olmadığı yargıçların hakimlerin tamamen klişeleşmiş kurallara göre verildiğini herkes bilir yani toplum artık rayına girmiştir. Türkiye’nin en son anayasası en son 1982 yılında halk oylaması ile geçmiştir. Nasıl geçtiğini herkes biliyor. Darbe anayasasıdır bu. %92’nin herhalde nasıl evet aldığını herkes biliyor. İncecik kağıtların içerisine sıkıysa hayır de. Herkes baskıyla evet demiştir. Sonrasında bu anayasa çok ciddi değişiklere uğramıştır. Yüz maddesi değiştirilmiştir. Bazılarında referandum yapılmıştır. Şimdi bunu da iktidar basite indirgemektedir. Zaten yüz maddesi değişti, biz bunu meclis komisyonunda da değiştiririz olmazsa genel kurula getiririz rejim değişmiyor, sadece anayasanın ilgili maddeleri değiştiriliyor, Cumhurbaşkanına biraz daha yetki veriliyor, partili Cumhurbaşkanlığı getiriliyor Türk halkı da bunu kabul eder. Bu böyle değil, bu basit bir anayasa değişikliği değil. Bu incelediğinizde tamamen bir rejim değişikliğidir. Yani bizim dedelerimiz, ninelerimiz Çanakkale’de savaştılar, Sakarya da, Dumlupınar da biz düşmanla savaştık bir Cumhuriyet kurduk, o Cumhuriyetin kurumlarını oluşturduk, demokrasiyi seçtik, demokratik parlamenter sistemini güçlendirmek için, Cumhuriyet Halk Partisi kendine rakipler yarattı. Çok partili sevdadan vazgeçmedik. Ama Atatürk göremedi, İsmet İnönü’ye muhalefet olmak nasip oldu. Biz muhalefeti içimize sindirdik hala daha içimize sindiriyoruz.

 “İktidar sahipleri hala güçlerinin arttırma peşindeler. Bu amaçla gözlerini kan bürümüş rejimi değiştirmek istiyorlar. 1950 yılında İsmet İnönü yanına Mehvibe hanımı alarak Çankaya köşküne elveda dedi. Bunlar yaptırdıkları sarayda oturabilmek için bizim 1923’te kurduğumuz, yetkiyi saraydan alıp, saltanattan alıp halka verdiğimiz sistemi tekrar saraya vermek istiyorlar. Bu getirilen anayasa değişikliği, anayasa değişikliği değil, tamamen rejim değişikliğidir.” şeklinde konuştu.

Konuşmasını iktidarın uygulamalarını eleştirerek sürdüren Gaytancıoğlu, şunları kaydetti:

“Demokratik parlamenter sistemin sonlandırılması, meclisin denetim hakkının tamamen kaldırılması herkese dokunan bir başkan ya da partili Cumhurbaşkanı adına ne derseniz deyin ama kendisine dokunulmayan bir kişi. Tayyip Erdoğan tamamen bu değişikliği Türkiye’nin gündemine sunmuş ve demokrasiyi çiğnemektedir. Bu teklif meclise geldiğinde anayasa komisyonunda 25 iye var, 7 tanesi CHP’den. Bizlerde o komisyona gidip görüşlerimizi sunabiliyoruz. Çünkü TBMM iç tüzüğü diyor ki her milletvekili orda konuşabilir. Bu orada görüşlerimizi anlatabiliriz anlamına geliyor. Geçtiğimiz hafta değişiklik gündeme geldiğinde dedik ki bu salon çok küçük biz 68 adet CHP’li milletvekiliyiz,7 adet milletvekili girecek ama  bizle de konuşmak istiyoruz bu salonu büyütün. Türkiye büyük bir ülke meclis büyük bir meclis gerekirse meclis genel kuruluna geçelim bunu daha geniş bir salonda yapalım. Hayır dediler biz burada yapmak istiyoruz. Dedik ki bu getirilen anayasa değişikliği değil, bu rejim değişikliğidir. Bunu Türk halkı görmeli, belki de bu referanduma gidecek. Neler konuşulacak Türk halkı açsın televizyonu istediği kanalı seyretsin. Bütün televizyonlara serbest çekim hakkı verin. Çünkü görüşmeler kapalı ortamda yapılıyor. Olmaz dediler. O zaman TRT 3’e verin canlı yayınlansın. Kim ne konuluyor, CHP’nin çekinceleri ne? AKP neyi savunuyor, MHP ne diyor? Herkes görsün. Hayır komisyon aynen bu şekilde devam edecek dediler. Oylamada onlar kazandı tabi ki. Daha sonra bizlerde söz istedik. Bana 120. Sırada söz geldi. Hesapladık yılbaşından sonraya geliyor. Nedense 20 kişi konuştu, oylamaya gidelim dediler. Saraydan talimat geldi, biran önce bitirin, maddelere geçin. Oylandı bizler itiraz ettik, görmüşsünüzdür sular falan atıldı. Şuan 3’üncü maddeden bugün başladı. Komisyonda görüşmeler biterse ne oldur. Peki bizler komisyonda neden böyle davranıyoruz. Halkımızın ne tartıştığımız bilmesi. Neyin tartışıldığını bilinmesi”

AKP ARTIK DÜNYADA İTİBARI KALMAYAN BİR PARTİ

MHP tabanının da kendilerine destek verdiğini kaydeden Gaytancıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başlangıçta AKP’liler çok basit bir değişiklik yapılacağını söylüyor. Ne olmuş ki diyor. Amerika’da da başkanlık sistemi var. Orda da başkanlık sistemi var ama güçlü bir senato var. Başkanın yetkisi var ama senato gerektiğinde yetkileri azaltabiliyor. Örneğin bir yerden bir yere asker gönderecek, başkan karar veremiyor. Bize gelen taslakta başkan meclisi kapatıyor, bölgesel yönetimler kurdurabiliyor. Yeni bakanlıklar açabiliyor, bazılarını kapatabiliyor. Yargıya ve yürütmeye yasamaya müdahil olup, başkan karar verebiliyor. Yani diktatör. Rejim elden gidebilir ama bizde ne yaptığını bilen bir partiyiz. Ciddi anlamda savunuyoruz ve savunmaya da devam edeceğiz. Görünür olan şudur ki bu o komisyonlardan geçecek. Neden AKP bu kadar acele ediyor ona bakmamız lazım. AKP artık dünyada itibarı kalmayan bir parti. Cumhurbaşkanı ve Hükümet artık itibarını yitirmiş. Sözünde durmamış. Dış ilişkilerde asortik olmuş. Ekonomiyi batırmış. Sıcak para ekonomisi uygulamış. Tamamını betonlara yatırmış, üreten bir politika yerine, ithalat eden bir politika uygulamış, insanlarına istihdam yaratamamış, dış politika da ortak politika ile hareket edememiş. Özgür Suriye ordusuyla hareket edip Suriye bataklıklarında ordumuz perişan. Terör de terör örgütleriyle işbirliği yapmış PKK ile uzun süren görüşmeler yapmış. Oslo’da, Habur’da, İmralı görüşmeleri... Dolmabahçe mutabakatları Diyarbakır buluşması.

AKP BİR GÜNDE BİZİ NEDEN HDP İLE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRSİNİZE GETİREN BİR OPERASYONU YÖNETİYOR

Terör örgütüne göz yummuş. 256 defa TSK başvurmuş, demiş ki güney doğuda şu ilçe de hendek var, bu apartmanda yığınak var. Şurada teröristler var demesine rağmen bir şey yapmamış. Hendeklerin kazılmasına göz yummuş. Silahların taşınmasına göz yummuş. Kamyonlar gelmiş kalaşnikovlar gelmiş buna göz yummuş. Reyhanlıda ki patlama öncesinde Afyonda biliyorsunuz cephanelik patladı bu silahların Kilis üzerinden IŞID militanlarına gitmesine göz yummuş, hatta dönemin MHP milletvekili olan Türkeş, bunlar bayır bucak Türkmenlerine gitmiyordu teröristlere gidiyordu demesine rağmen şimdi hayır bayır bucak Türkmenlerine gidiyordu diye yorum değiştirmiş bir parti. Yani AKP’nin sonu geldi. AKP tek çıkar yolu olarak Türkiye’yi bölmeyi, Türkiye’yi kutuplara ayırmayı, bölmeyi parçalamayı düşünüyor. Bunun içinde rejimi değiştirmeyi öngören bir anayasayı geçirebilirse mecliste, geçmezse artık dağılır. Ama geçerse kamuoyuna gelecek, bu seferde iş bize düşecek. Bizde var gücümüzle buna hayır dedirtmek için çalışmak zorundayız. Onun için işsizliği terörü, yoksulluğu, ekonomiyi falan filan bir kenara bırakıp bunları anlatmak için buraya geldik. Durum ciddidir. Bizim kimsenin partisiyle ilgimiz yoktur. İsteyen istediği partiye oy verebilir. Eğer bu rejim değişikliği gündeme gelirse Cumhuriyeti isteyen ve Cumhuriyeti koruyan bizler bu mirası korumak zorundayız. Çalışarak bu referandumda bu hayır oylarının sayısını arttırmak zorundayız. Görünen iyidir. AKP şuanda yeterince kamuoyu desteği sağlayamamıştır. %41-%42 gibi bir oy desteği vardır. Ama algı yönetimini çok iyi yapan bir partidir AKP. Bir günde bizi neden HDP ile işbirliği yapabilirsinize getiren bir operasyonu yönetiyor. Terör örgütü bir tek bizim partimize saldırmıştır. Bizde her zaman terör örgütleriyle, teröre destek veren bir partilerle aramızda bir mesafe koymuşuzdur. Medya aracılığıyla bizim işbirliğimize gösteren bir parti konumundadır. AKP yıllarca terör örgütleriyle iş birliği içerisinde olmuştur, ama sütten çıkmış ak kaşık gibi kendini sıyırmak istemektedir.

MECLİSTEKİ VİCDANLI MİLLETVEKİLLERİNE BUNU ANLATACAĞIZ

15 Temmuz darbesini dahi muhtemelen kendisi planlamıştır. Darbeye kılıf uydurmuştur, darbenin başarısız olması için planlanan bir darbe olduğunu artık az çok bizler de anlıyoruz. Biz bu yolda beklide tek başına mücadele edebiliriz. Tek başımıza da mücadele etsek de tabii ki her geçen gün taraftar sayımız artmaktadır. 1 Kasım Milliyetçi Hareket Partisinin bildirgesinde her türlü başkanlık ve yarı başkanlık adı ne olursa olsun tek adam rejimine hayır dediğini biliyoruz. MHP tabanı da bize ciddi anlamda bize destek veriyor.  Onun dışında oylama gizli olacaktır. Gizli oylamada mecliste insanlar vicdanlarıyla karşı karşıyadır. 1 Mart 2013’te AKP yine meclise bir teskere getirmiş, Amerika’nın Türkiye’deki limanlara çıkmasına, asker bulundurmasına, silah bulundurmasına izin veren bir teskereyi biz gayet güzel bir şekilde savunmuşuzdur ve 85 AKP’liyi ikna ederek, o teskerenin geçmesini sağlamışızdır. Komisyonlar da bize o sırayı verseydiler, birkaç hafta da tartışıp medyada bunları yansıtsaydı AKP yasayı geri çekmek zorunda kalırdı. Nasıl ki daha önce akademisyenlere kıyak emeklilik, bize iyi geliyor ama biz bunu kabul etmedik, çünkü böyle bir şey kimseye tanınamaz. Komisyonda şuanda ne aşamadadır bilmiyorum ama gözümüz ve kulağımız da orda ciddi tartışmalar yapılıyor. Biz artık sosyal medyayı kullanıyoruz, şimdi onu kapatıyorlar. Canlı yayın yapmaya çalışıyoruz, Türk halkı bunları görsün diyoruz ama Türk halkı bunları ne derece görüyor onu da bilmiyoruz açıkçası. Durum kötüdür, bizde bu fırsatı değerlendirip iyi şekilde değerlendirebilirsek AKP’nin sonunu geldiğini görüyoruz. Birlik ve beraberlik içerinde olduğumuz takdirde başarabileceğimiz biliyoruz. Meclisteki vicdanlı milletvekillerine bunu anlatacağız. AKP ve MHP’li diğer milletvekillerinin gerekirse odalarına giderek bunu anlatacağız.  Meclis iradesinin tek adam meclisi olmadığını, tek adam rejiminin olmadığını herkese anlatacağız. Beyaz kağıda attıkları imza gibi oy kullanırlarsa işimiz biraz daha zor. İş referanduma kalabilir. Biz öncelikle ne kadar hazırlıklı olursak, şimdiden kamuoyunu yapmamız lazım. Getirilmek istenen tamamen rejim değişikliğidir.

HEM PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLACAK HEM TARAFSIZLIK YEMİNİ OLACAK. BUNA HERKES GÜLER

“Partili Cumhurbaşkanlığı falan tamamen hikaye. Teklifte partili Cumhurbaşkanı olabilir ve tarafsızlık yemini eder. Hem Partili Cumhurbaşkanı olacak hem tarafsızlık yemini olacak. Buna herkes güler. Denetim mekanizması yok.  Bir bakan yolsuzluk yaptı, bakanları da bu atıyor zaten. Başbakan da yok, sen, sen, sen, bakansınız. Milletvekilinin meclise soru önergesi vermeye hakkı yok.  Onu veremeyeceğiz. Araştırma yaptıramayacağız. Gensoru veremeyeceğiz. Yani Bakanı düşürmek için gensoru veremeyeceğiz. Bakanı ancak bu görevden alabilecek. Meclisin hiçbir fonksiyonu yok bakan yolsuzluk yaptı, TIR’larla silahları terör örtüne verdi, vatana hıyanet suçlaması, yani ben 300 milletvekilini bulacağım, böyle bir yolsuzluk yaptı gelin imza atalım 299 olursa ret, 300 olursa gündeme alacaklar. Konuşulması için 50 tane daha imza bulacağım. Yargılanması için 50 tane imza daha bulup 400 tane imza bulmam lazım. Milletvekillerini kim seçecek yine bu seçecek. Denetlemeyi yargıyı yine bu oluşturuyor. Hakimler ve savcılar üyelerini yine bu atayacak. Yani her şey: yasama, yürütme, yargı bir kişinin elinde kadarları o verecek. Eyalet sistemi isterse bir gecede oturacak yazacak, bakanlarına oylatacak. İsterse meclisi feshedebilme yetkisi var. Diyecek ki savaş halindeyiz, meclisi feshediyorum. Bu yetkiyi ona vermeyeceğiz. Önce mecliste engellemeye çalışacağız, engelleyemezsek de sahaya çıkacağız bunu demokratik olmadığını, yüz yıl önce nasıl otoriter sisteme karşı geldiysek şimdide karşı geldiğimizi her fırsatta dile getireceğiz. Rejimi kurtardığımız takdirde diğer konuları konuşuruz.”

Toplantı karşılıklı görüş alışverişinin ardından sonra erdi.